İBADETLERDE SAMİMİYET

Kulluk vazifelerimizi yerine getirmeye, Allah`ın bize farz kıldığı ibadetleri elimizden geldiğince yapmaya çalışıyoruz. Ama bunları yaparken, acaba “elimizden geldiğince” kavramında yeterince samimi miyiz? Günlük hayatımızda ibadetlerimizi yerine getirirken karşılaştığımız bazı zorlukları biraz düşünürsek hangi durumlarda tercihimiz nasıl yaptığımızla ilgili sonuçlara ulaşabiliriz. Çok yorgun ve geç saatte uyuduğumuz bir gecenin ertesinde sabah namazına uyanamadıysak; bunu nedeni uyanmaya güç yetirememek miydi, yoksa (daha&helliip;)

NE KADAR İNANIYORUZ?

Geçenlerde izlediğim bir dizideki ilginç bir olay bana, Allah`a olan inancımızın derecesinin karşılaştığımız imtihanlarla nasıl ortaya çıkabileceği hakkında bazı ipuçları verdi. Dizide, yeni doğan bir bebeğin ölümcül bir hastalığı olduğu ortaya çıkmıştı ve doktorlar bir operasyonla yaşama şansının oldukça artacağını bebeğin ailesine bildirmişlerdi. Ancak bebeğin babası, operasyonun Allah`ın haram kıldığı bir şeyi içerdiğini düşünerek buna izin veremeyeceğini ve çocuğu için (daha&helliip;)

Fatiha`nın Anlattıkları…

Müslümanlar tarafından yeryüzünde belki de en çok tekrar edilen duadır Fatiha Suresi.. Geleneksel olarak namazda her rekatta okunması İslam alemi tarafında kabul edilmiş, ölülerimizin arkasından okunmuş, hatta belki dua edilmesi gereken her olayda en çok tekrar edilmiş suredir. Her müslümanın Arapça`sını ezbere bildigi bir sure belki de.. Meali üzerine de derin derin düşünüyor muyuz acaba herbirimiz bu sureyi okurken..Ya da (daha&helliip;)

ÖLÜME HAZIR OLABİLMEK…

Hepimiz biliyoruz ki etrafımızda yaşayan bitki, hayvan ya da insan, her canlının ömrü bir gün sona eriyor. Kainatı yaratan Allah, zamanı gelince üzerinde yaşayan her canlıyı ölüme, hatta kainati da yok olmaya mahkum etmiştir. Hayat kadar gerçek olan ve hepimizin bir akrabasını, bir tanıdığını, bir yakınını kaybederek karşılaştığı ölüm gerçeğini kabullenmemek mümkün mü ya da ne kadar gerçekçidir? Ölüm bu (daha&helliip;)

GERÇEK HAYAT DÜNYADAN İBARET DEĞİL!

Kendimize ve çevremizdeki insanlara baktığımızda illa ki, yaşam şartları itibariyle, hayatta hoşnutsuz olunan ve değiştirmek istenen birçok şeyi sıralayabiliriz. Oysa bizim başımıza veya hayatta en yakınımız olan insanların başına, ölümcül hastalık, ömür boyu sakat, kör ya da felç kalma gibi geriye çevrilemeyecek felaketler gelse, herhalde insanların çoğu eski hayatlarını geri kazanabilmek için birçok şeyini feda etmeye razı olurdu. Aslında insanların (daha&helliip;)

DÜŞÜNMEYE DAVET

Akıl… En öz tanımıyla insanoğlunu diğer canlılardan ayıran en belirgin ve üstün özellik. Acaba pratik hayatta bu gerçekten böyle mi? Yani insanoğlu aklını gerçekten değeri ölçüsünde kullanabiliyor mu? Yoksa inanların akılları ve akli değerleri etraflarındaki diğer akıllara ve bunların değerlerine göre mi şekilleniyor. Nasıl oluyor da önemsiz ve küçücük şeyler gözlerimizde devleşirken olağan üstü sayısız oluşum ve mükemmellikler küçülüp önemsizleşebiliyor. (daha&helliip;)

ALLAH’IN BİZLERİ UYARMASI

Kuran ayetleri bizleri sadece dünyadaki hayatımız boyunca neler yapmamız neler yapmamamız yani nasıl yaşamamız gerektiği konusunda uyarmakla kalmaz. Bununla beraber aşağıdaki ayette söylediği gibi nelerin insanı – helal olsalar bile – Allah’ın dininden alıkoyabileceği, saptırabileceği konusunda bizleri uyarır. Ey iman edenler! Şu bir gerçek ki, eşlerinizin ve evlatlarınızın içinden size bir düşman vardır; onlara karşı dikkatli olun! Eğer affeder, ellerini tutar, (daha&helliip;)

DİNİ YAŞAMAYANLAR YAŞADIKLARINI DİNSELLEŞTİRİR

Etrafımızda dini yaşayan insanlar olduğu gibi, kendinin bu dinden olduğunu söyleyip dini yaşamayanlar da var. Onlara sorsanız, sizin yaptığınızın yanlış veya abartı olduğunu söylerler. Aslında onlar, mensubu olduklarını samimi bir şekilde söyledikleri dinlerini tam kavrayamayan insanlardır. Zaten dini ve Allah`ı anlayabilseler böyle davranmazlar. Onlar için bu dinde bir eksiklik, bir eskilik, bir zorluk, bir anlamsızlık, bir günün koşullarına uymama, bir (daha&helliip;)