BEYİN JİMNASTİĞİ

Kişisel düşüncemi belirli bir kalıp içerisin de düzenleyerek başı-sonu belli olan bir ko-numa getirebilir ve düşüncelerimi sizinle paylaşabilirim. Çünkü ‘’Yaratan’’ bana bu şansı vermiş ‘’


Düşüncelerimi tasarlayabilirim… Nasıl tasarlayabilirim? Asıl sorun had hudut tanıma-dan yaptığımız tasavvurlardan kaynaklanmaktadır. Çünkü kurduğumuz tasavvurlar-dan sorumluyuz ve elimdeki malzeme sınırlı çünkü Yaratanın verdiği kadar ilim sahibi olabiliriz ve sunulan lütuf kadar tasavvurumuzu gerçekleştirip hayatımıza yön çizebili-riz.. Biz yaratılanlar başka bir yaratılana ‘’haddini bil diyerek’’had hudut çiziyoruz ve bu sınırı geçemezsin diyoruz da nasıl olur Yaratanın bize bildirdiği hükümlerle had hu-dut çizmesini görmezden gelip yok sayıyoruz. Biz yaratılanlar, birbirimize birbirimizin hudutlarını çiğnetmek istemezken Yaratanın çizdiği hududunu nasıl çiğneyip gasp ede-biliyoruz? En üst seviyeden bilinci kuşatıp her şeyi bilebileceğimizi iddia edebiliyoruz. Yaratılmış olan ancak diğer bir yaratılanı görüp tanıklık edebilir. Yaratılış gereği yara-tılan her şey biri birine tanıklık eder.

Selim akılla düşündüğümüzde anlıyoruz ki ‘’Kainatta’’ makro dan mikroya had hudut-lar çizilmiş ve Kitabımız aracılığıyla bize bildirilmiştir. Kitabımızdan anlıyoruz ki ‘’Tartıda haddi aşmamak’’, ’’Mizanı bozmamak!’’ üzerine kurulmuş bir sunnetullah’la karşı karşıyayız. Allah`ın koyduğu yasalar(Sunnetullah) had hudutlar ki; Deprem, tusunami, mevsimlerin oluşumu, çalışanın kazanması, ilim tahsil edenin etmeyene üstün oluşu, aklı ön planda tutanın üzerine güzellikler-dürtülerini ön planda tutanın veya ak-lını başkalarına ipotek bırakanların ya da atalarının izinden gidenlerin üzerine PİSLİ-ĞİN yağması, yer çekimi, azalan verim kanunu, suyun kaldırma kuvveti ve sıfır derece-de donması ve de hacminin genleşmesi…. vs) Allah`ın SUNNETINE/koyduğu yasalar(had hudut sınırlarını eksiksiz yerine getiren) yasalar mekan ve zaman ayrımı yapmaksızın hatta inanan-inanmayan ayrımı yapmaksızın AYNI tepkiyi verir. İşte bu yasalar BİZ islam ferdi/Müslüman olanların en anlayamadığı veya anlamak istemediği konudur. Oluşturulan yasalar herkesi eşit kapsar. Ve âdemoğlu bu oluşturulan yasaları okuyup anlayabilir.

Ademoğlunun keşfettiği yasalar üzerinden yazıma devam etmek istiyorum. Durağan evren modeline göre tanımlanan, hatta Newton fiziği diye adlandırılan ve Kâinatı tıpkı bir makine gibi kabul eden ve Kâinata toptancı yaklaşan zihniyet değişkenliği ve farklı-lıkları görmezden gelmiştir. Einstain la başlatılan Kuantum fiziğine doğru yelken açılan günümüzdeki keşifler de ise izafilik ve değişkenlik ön plana geçirilmeye çalışılmaktadır.

Benim bir tezim var ve sizinle paylaşmak istiyorum tezimi. Kâinat 1-Durağan /sabit/ 2-doğal değişken/oluş ve bozuluş 3- isteğe bağlı değişken yapılardan(nefse ilham edilen fucur ve takvayı seçebilen) meydana gelmiş olabilir. Kur’an muhkem ve müteşabih ayet-lerden oluşmaktadır. Kur’an Kâinatı anlatan bir kitap olması hasebiyle müteşebih/değişken-benzeşen ayetler muhkemle-sabit ayetlerle birlikte değerlendirilme-si gerektiği prensibinden yola çıkarak Bilimin keşiflerini de aynı şekilde ele alıp değer-lendirebiliriz. Belkide müteşabih olan muhkemle birlikte ele alınıp değerlendirmezse mizanda/tartıda sapma meydana gelebilir. Tıpkı Fuad ve kalbin birlikte çalışması ge-rektiği gibi Müteşabih muhkeme bağlanmalı fuad kalble birlikte ele alınmalı ve sa-bit/doğal değişken/isteğe bağlı değişkenler(İRADE) olarak KÂİNATI OKUYABİLİRİZ. Üzerinde hassasiyetle durmak istediğim mevzu Doğal değişkenlerle(en basit örnekle mevsimler) isteğe bağlı değişkenlerin biri birine karıştırılamaması gerektiğidir. Şayet doğal değişkenlerle isteğe bağlı değişkenler birbirine karıştırılsa her şey izafi kalır ve Ortada cüzi irade yani istek ve seçim şansına gerek kalmaz O zaman, her şey Cenab-ı Allahın oluşturduğu sistem ve program gereği hareket eder. Sadiysen sadisindir şakiy-sen şakisindir ve Tövbe etmenin duanın ibadet ve iman etmemin anlam amacı ortadan kalkar.
Doğal değişkenler iradelerini doğal yasalara bağlamış teslim olmuş gözükmektedir. Fa-kat ins ve cin soyuna seçme serbestîsi verilerek sınava tabi tutulmasından anlıyoruz ki isteğe bağlı değişkenlere tabidir…….

Üzerinde durmak istediğim diğer bir mevzuda Âdemoğlu geçmişte ve günümüzde yasa-ları hep okumuştur ve okumaya da devam edecektir. İşte doğal değişken yasaları oku-yan âdemoğlu İblis denilen varlığı da doğal değişkenler içinde ele alıp değerlendirmiş olabilir. İblisi zorunlu bir prensip olarak ele almış ve sorumluluğu tıpkı iblis gibi üze-rinden atmış olabilir. Bu durumda Hakla/gerçekle batıl/yalan, iyilikle kötülük izafi ka-lır. Sana göre öyle bana göre böyle olur. Hepimiz tümel yapıda /vahdet/ bulunduğumuz gerçeğinden yola çıkarak iki prensibi zorunlu ve gerekli görebilir Allahın bilincinden bakmaya çalışarak her şeyi izafi görme gafletinde bulunabilir sorumluluğu üstümüzden atabiliriz.

Âdemoğlu doğal değişkenleri tek tek ele alıp medeniyetler kurabilir. İstek ve seçimiyle Murat edilen ilahi yasa ya ayak uydurup mutlu-mesut-hür-bağımsız rahat yaşayabilir. Sonuçta biz iste sekte isteme sekte Rahmanın / Rabbin huzuruna getirileceğiz.

Kur’an dan anlıyoruz ki Ademoğlu Vahyin rehberliğinde Sabitleri dikkate alarak sabit-lerin ışığında doğal değişkenleri OKUYABİLİR. Rabbimizin medeniyetler kurup mede-niyetleri geliştirebilme potansiyeliyle donatıp var ettiği ademoğluna üflenilen Ruhla bizi yaratılmışlığı Okuyabilen bir konuma taşımış ve şereflendirmiştir. Sınava tabi tutul-mamızdan anlıyoruz ki seçimlerimizden ve ürettiklerimizden sorumluyuz. Her açığa çıkartıp OKUYABİLDİĞİMİZ POTANSİYEL BİLGİMİZ bizim için birer SINAV VE-SİLESİ ve nimettir. Biz bu verilen nimetlere nankörlük mü edeceğiz yoksa şükür mü edeceğiz kısaca bize sunulan nimetleri sahiplenme yemi kalkacağız çünkü Rahmanın bize sunduğu nimetler saymakla bitmez Bizim bildiğimiz bilmediğimiz gördüğümüz görmediğimiz nice nimetler vardır.

Sonuç olarak biz bu doğal değişkenleri okuyabil sekte okuyama sakta onlar vazifelerini kusursuz ve eksiksiz bir şekilde yerine getirmektedirler. Biz onları yanlış okuyup tasvir etsek dahi Sünettullahtan /doğal değişkenlerden hiçbir şeyi ne eksiltiriz ne de artırırız..

İnsanların ellerinin kazanmış oldukları yüzünden denizde ve karada bozgun çıktı. Allah onlara, yaptıklarının bir kısmını tattırıyor ki geri dönebilsinler. Rum/41

Onlara: `Allah`ın indirdiğine ve elçiye gelin` denildiğinde, `Atalarımızı üzerinde buldu-ğumuz şey bize yeter` derler. (Peki, ) Ya ataları bir şey bilmiyor ve hidayete ermiyor idi-lerse?
Ey iman edenler, üzerinizdeki (yükümlülük) kendi nefislerinizdir. Siz doğru yola erişir-seniz, sapan size zarar veremez. Tümünüzün dönüşü Allah`adır. O, size yaptıklarınızı haber verecektir. MAİDE/104-105

Şirk koşanlar diyecekler ki: `Allah dileseydi ne biz şirk koşardık, ne atalarımız ve hiç bir şeyi de haram kılmazdık. ` Onlardan öncekiler de, bizim zorlu-azabımızı tadıncaya kadar böyle yalanladılar. De ki: `Sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var? Siz ancak zanna uymaktasınız ve siz ancak `zan ve tahminle yalan söylersiniz. ` De ki: `En `üstün ve apaçık` delil Allah`ındır. Eğer O dileseydi elbette tümünüzü hidayete yö-neltip-iletirdi. `De ki: `Gerçekten Allah`ın bunu haram kıldığına şehadet edecek şahidlerinizi getirin. ` Şayet onlar, şehadet edecek olurlarsa sen onlarla birlikte şehadet etme. Ayetlerimizi yalan sayanların ve ahirete inanmayanların heva (istek ve tut-ku)larına uyma; onlar (birtakım güçleri ve varlıkları) Rablerine denk tutmaktadırlar.
De ki: `Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım: O`na hiç bir şeyi ortak koşmayın, anne-babaya iyilik edin, yoksulluk-endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. -Sizin de, onların da rızıklarını biz vermekteyiz- Çirkin-kötülüklerin açığına ve gizli ola-nına yaklaşmayın. Hakka dayalı olma dışında, Allah`ın (öldürülmesini) haram kıldığı kimseyi öldürmeyin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki akıl erdirirsi-niz. `Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yak-laşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Hiç bir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Allah`ın ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz. `Bu benim dosdoğru yolumdur. Şu halde ona uyun. Sizi O`nun yolundan ayıracak (başka) yollara uymayın. Bununla size tavsiye etti, umulur ki korkup-sakınırsınız. EN’AM/148-149-150-151-152-153

De ki: `Siz Allah`a dininizi mi öğreteceksiniz? Oysa Allah, göklerde ve yerde olanları bilir. Allah, her şeyi bilendir. `HUCURAT/16

Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur gö-ründüklerini) kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir. `Bu Allah katındandır` derler. Oysa o, Allah katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah`a karşı (böy-le) yalan söylerler. ALİ-İMRAN/78

Ey insanlar, yeryüzünde olan şeyleri helal ve temiz olarak yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Gerçekte o, sizin için apaçık bir düşmandır.
O, size yalnızca, kötülüğü, çirkin-hayasızlığı ve Allah`a karşı bilmediğiniz şeyleri söy-lemenizi emreder. Ne zaman onlara: `Allah`ın indirdiklerine uyun` denilse, onlar: `Ha-yır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız` derler. (Peki) Ya atala-rının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler? İnkar edenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyip (duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen ve sürekli) haykıran (bir hayvan)ın örneği gibidir. Onlar, sağırdırlar, dilsizdir-ler, kördürler; bundan dolayı akıl erdiremezler. bakara/168-169-170-171

Ben onları ne göklerle yerin yaratılmasına, hatta ne kendilerinin yaratılmasınatanık tuttum. Ben, sapıp gitmişleri yardımcı edinecek değilim. KEHF/51

İşte Âdemoğlu Yaradılışı ve Cenabı- ALLAHIN ESMASINI Kurana göre okumalı her şeyi bir potaya koyup eritme hastalığından kurtulmalıdır..
İSİM-SIFAT-FİİLLERİ BİR POTADA ERİTEN ÂDEMOĞLU TEKİN SEYRİYLE YARATANIN BİLİNCİNDEN KÂİNATI YORUMLAMAYA KALKIP HERŞEYİ HAYALDEN İBARET GÖRME HASTALIĞINA TUTUNABİLİR BUNUDA DEĞİŞ-KEN YASALARI OKUYARAK YAPABİLİR. SEÇİME BAĞLI DEĞİŞKENLERİ YOK SAYIP GÖRMEZDEN GELİP SORUMLULUĞU ÜSTÜNDEN ATABİLİR.
BÖYLELİKLE ADEMOĞLUNU ASLINDA İRADESİZLİĞE DOĞRU SÜRÜKLEDİ-ĞİNİN FARKINA VARMADAN KÜLLİ İRADEYE TESLİMİYETİ SAPKIN BİR KADER İNANCI GÜDEREK YAPABİLİR VE DUALİZMİ ALLAH VE BEN Dİ-YENLERİN GAFLETİ OLARAK DEĞERLENDİRİP. DUALİZMİ DEĞİŞİK YO-RUMLAYABİLİR. ÇÜNKÜ FELSEFELERİN DE LA MEVCUDA İLLA HU VARDIR.
İBLİS VE ÂDEM İKİLEMİNİ YOK SAYIP ADEMİ ALLAHINCC. YERYÜZÜNDE-Kİ YANSIMASI /HALİFESİ OLARAK YARATILDIĞINI ZANNEDİP İBLİS ADEM İKLEMİNİ ORTADAN KALDIRABİLİR.

ADEM DEKİ ESMAYI KUVVEDEN FİİLE ÇIKAN ZORUNLU PRENSİP OLARAK ALGILAYIP SAPLA SAMANI BİR-BİRİNE KARIŞTIRABİLİR VE TEKİN SEYRİNİ BAŞLATABİLİR.
ÇÜNKÜ ADEMİN, İBLİS VE ADEM DUALİZMİNİ KABUL ETMESİ DEMEK SORUMLU-LUK YÜKLENMESİNİ GEREKLİ KILACAKTIR. YARATILMIŞLIKTAKİ İKİLİĞİ TEK GÖREN MANTIK GÜDÜP HAD VE HUDUDDUNU AŞABİLİR HERŞEYİ ZA-MANI –MEKANI-İYİLİĞİ-KÖTÜLÜĞÜ İZAFİ OLARAK ALGILAYIP YARATIL-MIŞLIĞA ŞAHİD OLMAK YERİNE SAHİP OLMAYA KALKABİLİR.. ALLAH CC ‘’ŞİRKİ AFFETMEZ’’ AYETİNDEKİ ŞİRKİ KENDİ HEVA VE HEVESİNE GÖRE YORUMLAYIP İNSANLIĞI GAFLETE SÜRÜKLEYEBİLİR. BUNU DA ŞU AN Kİ KUANTUM FİZİĞİNİN KUANTUM KOZMOLOJİSİ YORUMU OLARAK İNSAN-LIĞA SUNUP KÂİNATIN KIYAMETİNİ HIZLANDIRABİLİR.

Yazar : Muzaffer Cigal

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website