Cenab-ı Allahın sunduğu yaşam şansını, insanlar birbirine sunabiliyor mu, ikinci sorum bu oldu. Cevabını yine Rabbimizden öğrendim. Allah c. c. Hz. Musaya diyor ki,
Onlara, Ademin iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat. Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş kıskançlık yüzünden) ’’And olsun seni öldüreceğim ‘’dedi. Diğeri de Allah ‘’takva sahiplerinden kabul eder ‘’dedi(ve ekledi)(Maide/27)
’’Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile)ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim. Ben alemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım. ’’(Maide/28)
Ben istiyorum ki sen, hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenip ateşe atılacaklardan olasın. Zalimlerin cezası işte budur. ’’(Maide/29)
Nihayet nefsi onu kardeşini öldürmeye itti ve onu öldürdü, bu yüzdende kaybedenlerden oldu. (Maide/30)
Sonra ALLAH, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. (katil kardeş)’’Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da olamadım mı ki, kardeşimin cesedini gömeyim ‘’dedi ve ettiğinden yananlardan oldu. (Maide/31)
Bu iki kardeş kıssasındaki kardeşlerden, katil olanın, kargayı taklit ettiğini gördüm. Taklit kötü bir şey mi? Sonuçta kardeşini gömmüştü. Çok da kötü görünmüyordu, çünkü biz hala ölülerimizi gömmüyor muyuz? Bir şeyi mi gözden kaçırıyoruz burada? Bir kardeş diğerini öldürmedi mi? Oysa Rabbim, bir kişiyi öldüren bütün bir toplumu öldürmüş gibi olur demiyor mu başka bir ayetinde. Burda taklitle katil özdeşleşmiş.
Katlanarak büyümüş katletmek ve çok genele yayılmış. Birbirimizi katlediyoruz, tabiatı katlediyoruz, bunu da hep taklit ederek yapıyoruz. Cumartesi yasağına uymayanlar gibi maymunlaşmışız. Kopya ettiğimiz sistemden, sistemi okudukça her şeyi, iki farklı şekilde yararımıza ve zararımıza kullanma ve tüketme çılgınlığını göstermekteyiz. Bilim insanları çok büyük bir sorumluluk üstlenmektedirler. Sentetik bilim üretme çılgınlığını inşallah bırakırız. Bugün Allah`ın yarattığı bilim, bilişim ve teknoloji geliştikçe; insanoğlu, heyecana-hayale ve kibre kapılarak; her şeyi yapabileceğini sanıyor. Kendisini, adeta ilahlaştıracak yolda; hiçbir sınır tanımadan; para ve güç hırsıyla; dünyanın zenginliklerini, atmosferini, bitki ve canlılarını nasıl talan ettiyse; şimdi de, yaratılmışların en şereflisi olan insanı, aşağıların aşağısına indirmeye çabalayarak; en büyük kumarını oynuyor. Genetik bilimiyle -Genom projeleriyle. Ben bu konularda uzman değilim yalnız bilinçli bir insan olmaya çalışıyorum. Ve çoğunun denetimsiz olduğunu öğrendiğim bu projelerin yasalarla takip edilmesi konusunda herkesİ bilinçlenmeye ve sesini çıkarmaya davet ediyorum.
O, yönetimi ele geçirdiği zaman, Arz`ı bozmaya, toprağı-ürünü ve nesli(soyu) helak etmeye çaba harcar. Allah, (evrensel düzeni bozan) bozguncuları sevmez. (Bakara/205-204)
İki farklı medeniyet anlayışı karşımıza çıkıyor.
Biri kendi emelleri ve amaçları uğruna kendilerine ait olmayan kainatı, talan etmek üzerine kurulmuş ve bir katil kadar acımasız hatta Firavunların Nemrutların kibrine sahip, ben de öldürürüm, ben de diriltirim diyebilen bir mantık sergilemektedirler. Oysa bir sivri sineği yaratmaya kadir olmadıklarını Rabbim ayetiyle bildirmektedir. Hatta gözkapaklarından düşen kirpiklerine bile söz geçirmemektedirler VE bunun farkında bile değildirler.
Diğer bir medeniyetse, günümüzde herkesin hayal ettiği. Kendisiyle barışık. Toplumla barışık. Tabiatla barışık Kainatı okuyan ve kainatın yasalarına göre hareket eden. Muhteşem bir medeniyet. Böyle bir medeniyet hayal olmaktan çıkabilir. Yaşam kılavuzumuz var elimizde. Kainatın Yaratıcısı tarafından gönderilen.
Cenab-ı ALLAH’ın bize gönderdiği kitapta yaratmış olduğu sistem(Fusilet/41-52)öyle güzel anlatılmıştır ki, hangimiz elimize bir Meal aldık ve sistemi okuyup kavramaya çalıştık.
BİZ NE KADAR ANLAYABİLİYORUZ SONUMUZU HAZIRLADIĞIMIZI VE SONLU BİR EVRENİN DE SONUNU HIZLANDIRDIĞIMIZI.
Yazar : Muzaffera Cigal