İnsanlığın Önderleri Peygamberleri Örnek Almak

İbrahim ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır.


(60 Mümtehine 4)

İsa, kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek yaptığımız bir kuldu.

(43 Zuhruf 59)

Yemin olsun, Allah resulünde sizin için, Allah’ı ve âhiret gününü arzu edenlerle Allah’ı çok ananlara güzel bir örnek vardır.

(33 Ahzab 21)

İnsanlık tarihi incelendiğinde insanların mutlaka başlarında kendilerine yönetici olarak seçtikleri, ya da zâten içinde bulundukları sistemin bir sonucu olarak bir liderlerinin olduğu, o toplumlarla özdeşleşmiş tarihsel isimlerin bulunduğu görülmektedir. Bu liderlere duyulan saygı ve zaman zaman da korku sebebiyle onlara itaat esas olmakta ve sözü tartışmasız bir emir olarak algılanmaktadır. İşte peygamberlerin gönderilmelerinin en büyük faydalarından biri de, onların sahip oldukları liderlik ve fedakârlık özellikleridir. Onlar içinde bulundukları toplumlarda kulluk ve ibadetinde titiz, üstün ahlâk timsâli, cömert, hayır ve barışsever kişiler olarak örnek bir model oluşturmakta, insanlara iyiliği emredip onları kötülüklerden alıkoymaktadırlar.

Onları, bizim buyruğumuzla yol alan önderler yaptık. Onlara iyilikler yapmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik. Onlar, yalnız bize kulluk ediyorlardı. (Enbiyâ Sûresi 21/73. )

İnsanlık tarihine yön veren ve isimleri ölümsüz olmuş kişilerin en önde gelenlerinin her zaman için peygamberler olduğunun söylenmesi yanlış olmayacaktır. Günümüzde dünya nüfusu dikkate alındığında üç büyük dinin ve bu dinler ile özdeşleşmiş peygamberlerin ne kadar çok inananı ve takipçisi olduğunun görmezden gelinmesi mümkün değildir. İlâhî kaynaklı dinleri takip eden insanların tamamına yakınının Allah inancı başta olmak üzere O’nu her şeyden önemli ve yüce bir varlık olarak görerek hayatının merkezine koymasından, zekât, sadaka gibi yardımlara kadar pek çok konudaki inanç ve uygulamaları dikkate alındığında tüm bunları din sayesinde gerçekleştirdikleri görülmektedir. Bu sonuçtan hareketle dinin insan hayatındaki gerekliliği bir kez daha açığa çıkmaktadır. Kendilerine peygamber gönderilen kavimlerin bu nimetten nasiplenememiş kavimlere nazaran ne kadar üstün seviyede, ahlâkî ve medenî bir temele dayandıklarına da dikkat etmek gerekir.

Allah; Âdem’i, Nûh’u, İbrâhim Âilesi’ni, İmrân Âilesi’ni seçerek âlemlere üstün kılımıştır. (Âl-i İmrân Sûresi 3/33. )
Karşı karşıya kaldıkları sayısız zorluklara rağmen Allah’tan aldıkları elçilik vazifesini yerine getirmek uğruna canları ve malları ile mücadele eden, yerine getirmiş oldukları tebliğ karşılığında insanlardan herhangi bir ücret istemeyen, dünyevî makam ve mevki peşinde koşmayarak Allah’tan başka hiç kimseden bir beklenti içinde olmayan ve ilâhî vahyi en başta bizzat kendi hayatlarında tatbik ederek yaşantısı ile sözleri uyum içinde olan peygamberlerin bu konudaki kararlı ve sağlam tutumları, onların Allah tarafından görevlendirilmiş oldukları ile ilgili yeterli bir delil oluşturmaktadır.

Allah tarafından peygamber ve elçi olarak seçilen insanların içinde bulundukları toplumlarda üstün meziyetlere sahip, saygı duyulan örnek insanlar oldukları görülmektedir. Peygamberler bu yönleriyle insanüstü değil ancak üstün insanlar olarak kabul edilebilirler. Allah’ın seçkin kıldığı kullar olarak insanlara Allah’tan aldıkları vahyi bildirmelerinin yanında üstün özellikleriyle de kitleleri etkileyerek tebliğ vazifelerini yerine getirmişlerdir. Aynı zamanda sahip oldukları bu insanî ve ahlâkî özellikler onların Allah’tan gelen vahiy ile uyum içinde olmalarını ve bu sayede insanlar üzerindeki etkilerinin de daha güçlü olmasını sağlamıştır. Aksi takdirde yani kendisine böyle bir görev gelmeden önceki hayatında çirkinlik ve azgınlıklar içinde olan birinin böyle bir görevle şereflendirilerek insanları doğru ve hayırlı olana çağırması ve bu konuda yeterince başarılı olup sözüne itibar edilmesi pek mümkün gözükmemektedir. Kur’ân-ı Kerîm âyetleri incelendiğinde Allah tarafından seçilerek insanlara önder olmak üzere gönderilen kişilerin bu görev ile şereflendirilmeden önce de sonra da güçlü bir karaktere sahip ve pek çok açıdan da örnek birer insan oldukları görülmektedir. Bu konudaki âyetlerin bir kısmı şu şekildedir:

İbrâhim, gerçekten yumuşak huylu bir insandı; herkes için ah eder, içini çekerdi, yalvarıp yakarırdı. (Hûd Sûresi 11/75. ) Dediler ki: “Ey Şuayb! Namazın mı emrediyor sana, atalarımızın tapar olduğunu terk etmemizi yahut mallarımızda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi? Esasında sen; gerçekten yumuşak huylu, olgun bir insansın. ” (Hûd Sûresi 11/87. ) Dediler ki: “Ey Sâlih! Sen bundan önce, aramızda aranan/ümit beslenen bir kişiydin. Şimdi kalkmış, atalarımızın kulluk ettiklerine kulluk etmemizi mi yasaklıyorsun? (Hûd Sûresi 11/62. ) Kulumuz Eyyûb’u da an! …Biz onu sabırlı bulduk. Ne güzel kuldu o! Bize yönelen, yakaran biriydi o. (Sâd Sûresi 38/41-44. ) Güçlü-kuvvetli, basiret sahibi kullarımız İbrâhim, İshâk ve Yâkub’u da an! …İsmâil’i, Elyese’i, Zülkifl’i de an! Hepsi seçkinlerdendi. (Sâd Sûresi 38/45-48. ) Biz böylece ondan, kötülüğü ve fuhşu uzak tutuyorduk. Çünkü o, bizim samimi/seçkin kullarımızdandı. (Yûsuf Sûresi 12/24. ) “Bunun yorumunu bize bildir. Biz senin, güzel düşünüp güzel davrananlardan olduğun kanısındayız. ” (Yûsuf Sûresi 12/36. ) “Yûsuf, ey özü-sözü doğru insan! Şu rüyâyı yorumla bize. ” (Yûsuf Sûresi 12/46. ) (Hz. Yûsuf). Kitap’ta İdrîs’i de an. Çünkü o, özü-sözü tam uyuşan bir kişiydi. (Meryem Sûresi 19/56. ) Kudretimize yemin olsun ki, onlardan önce Firavun’un kavmini de ince bir imtihana çektik de, asil ve onurlu bir resûl geldi onlara. (Duhân Sûresi 44/17. ) Katımızdan bir kalp yumuşaklığı, bir temizlik verdik. Korunan biriydi o. Ana-babasına iyilik eden biriydi; zorba, isyancı biri değil (Meryem Sûresi 19/13-14. ) (Hz. Yahyâ). Adı, Meryem oğlu Îsâ Mesîh’tir. Dünya ve âhirette yüz akıdır. Allah’a yaklaştırılanlardandır. (Âl-i İmrân Sûresi 3/45. ) Zekeriyyâ, Yahyâ, Îsâ ve İlyâs… Hepsi iyilik ve barış için çalışanlardandı. (En’âm Sûresi 6/85. ) Ve gerçekten sen, çok büyük bir ahlâk üzerindesin. (Kalem Sûresi 68/4. ) Yemin olsun, içinizden size onurlu bir resul gelmiştir. (Tevbe Sûresi 9/128). O peygamber, müminlere öz benliklerinden daha dost, daha yakındır. (Ahzâb Sûresi 33/6. ) (Hz. Muhammed).

Hem kendimizin hem de etrafımızdaki kişilerin tüm hayatları boyunca kendilerine örnek aldıkları, büyük hayranlık ve fanatiklik duydukları kişilerin hangisinin insanlığa peygamberler kadar faydası olmuştur. Hangisi sevilmeyi ve örnek alınmayı onlar kadar haketmiştir. Bizlere düşen vazife peygamberlere gösterilecek en büyük saygı ve sevginin onların Allah yolundaki mücadeleci, fedakâr, sabırlı, adaletli, merhametli, ahlaklı, ihlâs ve takva sahibi tutumlarını örnek almaktan geçtiğini bilmek ve “nede olsa onlar peygamber biz nasıl onlar gibi olalım, biz onlar gibi olamayız” demek yerine onlar gibi davranmaya çalışarak dünya hayatındaki yaşantımızı Allah yolunda hayra ve barışa yönelik ameller ile süslemektir.

Yazar : Emre

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website