Kuran ve Savaş

Kuran`ın savaş ile ilgili hükümlerinin sıklıkla yanlış anlaşıldığına ya da manipüle edildiğine şahit oluyorum. İslam`ı bir şiddet dini gibi gören İslam karşıtları kadar, İslam`ı şiddet dini zanneden “müslüman” örgütler de bu hataya ortaktır. Sanırım bu noktada yapılması gereken, önyargılardan ve geleneksel inançlardan arınıp, Kuran`da savaşla ilgili bilinmeyen noktaların altını çizmektir.


1) Kuran genel bir ilke olarak insanlara barış içinde yaşamaları konusunda öğütler vermektedir.

“İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda kötülüğü uzaklaştır; o zaman, görürsün ki seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost oluvermiştir. ” 41- Fussilet, 34

“Kim sabreder ve bağışlarsa, şüphesiz bu, azme değer işlerdendir. ” 42- Şura, 43

2) Ne var ki Kuran gerçekçi bir kitap olarak insanların savaşmaktan geri durmayacaklarını öngörmekte ve inananlara kendilerine saldırıldığında ne yapmaları gerektiğini söylemektedir. Örneğin Kuran, inananları savaş durumunda bile inanmayanlara karşı orantısız güç kullanmamak konusunda uyarmış bir kitaptır.

“Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, ancak aşırı gitmeyin. Elbette Allah aşırı gidenleri sevmez. ” 2-Bakara, 190

3) Kuran`a göre, karşı taraf barış eğilimi gösterirse inananlar da bu davete icabet etmelidir.

“Eğer onlar barışa eğilim gösterirlerse, sen de ona eğilim göster ve Allah`a tevekkül et. ”
8-Enfal, 61

4)İslam aleminde tarih boyunca savunulan ve hatta uygulanan, tüm inanmayanların öldürülebileceği ya da senede bir kez cihat ilan edilebileceği gibi izahlar Kuran ile çelişir. Kuran insanların inanmama haklarının olduğunu; insanların inanmadıkları için öldürülemeyeceğini söyler ve sadece müslümanlara karşı savaşan, onları öldüren inanmayanların öldürülebileceğini ifade eder.

“Dinde zorlama yoktur. ” 2- Bakara, 256

“21- Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın.
22- Onlara zor ve baskı kullanacak değilsin. “88- Ğaşiye, 21-22

“Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah adalet yapanları sever. ” 60-Mümtehine, 8

“Ancak sizinle aralarında antlaşma bulunan bir kavime sığınanlar ya da hem sizinle, hem kendi kavimleriyle savaşmak istemeyip bundan göğüslerini sıkıntı basıp size gelenler dokunulmazdır. Allah dileseydi, onları üstünüze saldırtır, böylece sizinle çarpışırlardı. Eğer sizden uzak durur, sizinle savaşmaz ve barışı size bırakırlarsa, artık Allah, sizin için onların aleyhinde bir yol kılmamıştır. ” 4-Nisa, 90

5) “Kuran her şart altında savaşmayı engellemeliydi” iddiasında bulunanlar gerçekçi bir dünya anlayışına sahip değillerdir. Zira Allah inananlara belli şartlar altında kendilerini savunma hakkı vermeseydi inananlar yok olacaklardı. Bu noktada Kuran zulme uğrayanlara kendilerini savunma hakkı vererek onların yaşamlarını sürdürmelerine olanak tanımıştır. Üstelik inananların kendilerini savunacağını bilen müşrikler bu caydırıcı güç karşısında daha kontrollü davranmış, savaştan mümkün olduğunca kaçınmışlardır. Oysa müşrikler, karşı tarafın ne yaparlarsa yapsınlar karşılık vermeyeceğini düşünselerdi savaştan kaçınmazlardı. Bu bağlamda caydırıcılık savaşın önünde bir engel olmuştur.

“Kendilerine zulmedilmesi dolayısıyla, onlara karşı savaş açılanlara savaşma izni verildi. Şüphesiz Allah, onlara yardım etmeye güç yetirendir. ” 22- Hac, 39

Sonuç olarak İslam inananlara savunma savaşı yapmaları konusunda izin verir. Ganimet ya da fethin getireceği diğer imkanlar tek başına meşru bir neden oluşturmazlar. Tarih boyunca bu kuralın göz ardı edildiği gerçektir. Ancak bu, o kuralı çıkarları için ihlal eden müslümanların suçudur. Kuran`ın ya da Allah`ın değil.

Yazar : Derya

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website