“Sayılı günlerdir. Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutar. Oruca güç yetiremeyenler üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır. Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik yaparsa bu onun için daha hayırlı olur. Ve oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır. ”
2-Bakara Suresi, 184. Ayet
Ayetteki ifade çok nettir. Güç yetiremiyorsanız oruç ibadetinden muafsınız. Peki ama güç yetirebilmek ne demektir? Maalesef halkımızda her iki uçta da örneklere rastlamak mümkün. Yani gereğinden fazla rahat olan da var gereğinden fazla sıkı olan da. Bu konuda kesin sınırlar çizmek kolay değil. İnsanın vicdanına danışması gerekmekte kuşkusuz. Yine de biz belli başlı net hususlarda konuşalım.
İleri derecede şeker hastalarının, gün içinde ilaç almak zorunda olan kronik hastalığı bulunan kişilerin ve hamilelerin –en azından belli bir dönemden sonra- bu ibadete güç yetirebilmeleri pek mümkün görünmemektedir. Bu kişilerin oruç tutmak konusundaki ısrarları sağlıklarını, hamilelik durumunda da çocuğun sağlığını tehlikeye atabilir. Allah güç yetiremeyenlere izin vermişse, bir inanan samimi olduğu sürece bu izinden yararlanabilir. Dediğim gibi bu konudaki en önemli kriter samimiyettir. Durumumuzu, hiçbir şeyin Allah’tan gizli kalmayacağını bilerek değerlendirmeliyiz.
“Yemin olsun ki, insanı biz yarattık. Nefsinin ona neler fısıldadığını da biz biliriz. Biz ona, şahdamarından daha yakınız. ”
50-Kaf Suresi, 16. Ayet
Yalnızca çok susadığımız için, evimizden 30 km uzakta çalışıp yolda yorulduğumuz için, saat 14. 00’ten sonra başımız ağrıdığı için oruç ibadetini terk etmeye hakkımız var mı iyice tartmalıyız. Allah, kuşkusuz, bu ibadeti farz kılarken Ramazan’ın dönem dönem yaza geleceğini biliyordu. Buna rağmen, yalnızca günler uzun, havalar sıcak diye oruç tutmamak Allah için yapabileceklerimizin, dayanabileceklerimizin ne denli sınırlı olduğunu gösterir. Allah hiç kuşkusuz, zorluğun yanında bir kolaylık, sabır ve dayanma gücü verecektir. Yeter ki müminler temiz bir kalp ve iyi niyetle Allah rızasını kazanmak için çaba sarf etsinler.
“Zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var!”
94-İnşirah Suresi, 6. Ayet
Oruç ibadeti ile ilgili geleneksel anlayıştaki en önemli sorun adet dönemlerinde kadınların oruçtan uzaklaştırılmasıdır. Kuran bu durumun oruçtan muafiyet sağlayacağı yönünde bir ayete sahip değildir. Aybaşılı kadınlardan bahseden Kuran onların o dönemde cinsel ilişkiye girmelerini yasaklar. Oruç tutmalarını değil.
“Sana âdet halini de sorarlar. De ki: ‘O, insana rahatsızlık veren bir haldir. Hayızlı oldukları sırada kadınlardan uzak durun ve onlar temizleninceye kadar kendilerine yaklaşmayın. İyice temizlendiklerinde, Allah`ın emrettiği yerden onlara gidin. ’ Şu bir gerçek ki Allah, çok tövbe edenleri sever, iyice temizlenenleri de sever. ”
2-Bakara Suresi, 222. Ayet
Elbette adet dönemlerinin bilhassa ilk günlerini zor geçiren kadınlar, “güç yetiremeyecek” derecede zorluklar yaşarlarsa o günlerde bu ibadetten muaf olabilirler. Ancak bu durum zorlanılmayan günleri ve adet dönemini rahatça geçiren kadınları kapsamaz. Ne yazık ki bu yanlış uygulama, her kadının her Ramazan en az 5 gün ibadet etmesini engeller. Bu temelsiz ve yanlış yönlendirmeyi yapan hocalar vebale ortaktır. Ancak kadınlar da bu hatadan bizzat sorumludurlar. Dini Kuran’dan öğrenmek yerine hocalara danışmak ne yazık ki zaman zaman böyle sonuçlara gebedir.
Öyleyse bu yıl Ramazan başlarken gelin Kuran’larımızı elimize alalım. Önce oruç ile ilgili ayetler okumaya başlayalım, sonra da kitabın geri kalanı ile devam edelim. Böylece dinini daha iyi yaşayan müminler olalım inşallah. Herkese hayırlı Ramazanlar.
Yazar : yağmur