Dün küçük kardeşime fen bilgisi dersi için yardım ederken Allah’ın kurduğu düzenin mükemmelliğinin bir başka boyutu ile karşılaştım. Aslında konu hepimizin az çok bildiği ve her gün yaşadığı bir şey. Ama maalesef üzerine pek de düşündüğümüz, kafa yorduğumuz bir konu değil. Normal saymışız bugünkü halini olmuş bitmiş.. Konu ışık. Daha orta ikinci sınıftayken öğrendiğimiz bir gerçek şu; eğer cisimler kendilerine
(daha&helliip;)
Yazmak pek meşakkatli bir iş olduğundan yazarların çoğu hassastır. Çünkü ortaya konmuş büyük bir emeğe karşılık önemsenilmemek tatsızdır. Tabii buna benzer emek harcanan başka işler de vardır. Misal, annemiz koca gününü harcamış bize yemekler hazırlamıştır. Akşamleyin yemeği beğenilmezse veya eve tok gelinirse, bize küsmesi doğaldır. Aynı şekilde, anne ve babamız bizim için emek sergilemişler bizi büyütmüşlerdir ve tarafımızdan önemsenilmediklerini farkederlerse
(daha&helliip;)
Allah öyle merhametlidir ki, durduk yere bizi yaratır. Öyle merhametlidir ki, Firavun kadar zalime bile elçi gönderir. Bize Kutsal Kitap yollar. Bize çayın tadını, dondurmanın tadını, çileğin tadını belletir. Nimetlendirir bizi. Allah emrimize teknolojiyi verir, bilgisayarlar, internetler, kameralar, fotoğraf makineleri verir. Uçaklar uçurtur, gemiler yüzdürür, bulutlar süzdürür, yağmur yağdırır, patates çıkarır, soğan çıkarır, karpuz çıkarır, kavun çıkarır. Bize her gün
(daha&helliip;)
Kuran’ın ayetleri yenilmesi haram olan yiyecekleri çok açık bir şekilde şöyle sıralar: O size ancak şunları haram kıldı: Leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesilmiş olan. Fakat kim kaçınılmaz şekilde mecbur kalırsa; saldırmamak ve zorunluluk sınırını aşmamak şartıyla. Çünkü gerçekten Allah bağışlayandır, merhamet edendir. 16- Nahl Suresi 115 De ki: Bana vahyolunanlar içinde bir kimsenin yiyeceği olarak leş,
(daha&helliip;)
Düşünebilmek, insan hayatındaki en önemli nimetlerden biridir. Düşünmek insanı, etrafında gördüğü, işittiği, hissettiği her şeyin, Allah’ın o muhteşem yaratma sanatı ile gerçekleştiği gerçeğine götürür. Düşünen insan, yaşamdaki amacının ne olduğunu, neden yaratıldığını, Allah’a karşı sorumluluklarını, ölümü, ahireti aklından çıkarmaz. Rabbimiz bir ayetinde, Kuran ayetleri üzerinde düşünüp öğüt alabileceklerin, yalnızca temiz akıl sahibi olan müminler olduğunu şu şekilde açıklamıştır: “(Bu Kur`an,
(daha&helliip;)
Zina yapan kişiyi, bilhassa da kadını recm (yani taşlayarak öldürme) yolu ile cezalandıran sözde İslam toplumları dinen çok büyük bir günah işlemenin yanında dinimizin dünya çapındaki imajını da onarılamaz şekilde zedelemektedirler. Bir çok uydurmaya sahip çıkmış, bunlara sünnet adını vererek bunları uygulamaya ve uygulatmaya çalışmış mezhepler ve onların takipçisi gelenekçi zihniyet bu kez işi iyice abartmış ve bu uydurma ile
(daha&helliip;)
19 İki denizi salmıştır, birbirleriyle birleşiyorlar. 20 Aralarında bir engel vardır, birbirlerinin sınırını aşmıyorlar. 55 Rahman Suresi 19-20 Denizaltı araştırmaları ile ünlü Fransız bilim adamı Kaptan Jacques Cousteau denizlerdeki su engelleri ile ilgili yaptığı araştırmaların sonucunu şöyle anlatmaktadır: “Bazı araştırmacıların farklı deniz kütlelerini birbirinden ayıran engellerin bulunduğuna dair ileri sürdükleri görüşleri inceliyorduk. çalışmalar sonucunda gördük ki, Akdeniz`in kendine has tuzluluğu
(daha&helliip;)
Ortak/şirk koşma, dinden uzak cahiliye toplumlarındaki kişiler için adeta bir ‘yaşam biçimi’dir. Bu toplumda doğan her çocuk, genellikle o toplumun Yüce Allah yerine benimsediği ilahları tanıyarak gaflet içinde büyür. Bu yüzden ortak koşmak, birçok insan için olağan bir şeydir. Ortak koşan kişi, yaptığının Allah`a karşı isyan ve iftira anlamına geldiğini, karşılığında kendisini büyük bir cezanın beklediğini aklına bile getirmez. Dahası,
(daha&helliip;)