Bir devlet üniversitesinin rektörünün, geçen hafta televizyonda şu şekilde bir görüş beyan ettiği gazetelerce iddia edildi: “…Sadece Irak’ta değil bakın, Körfez’de de Şii’ler var. Suudi Arabistan ve Kuveyt için, Ürdün için, Mısır için bir insanın Şii olması Hristiyan olmasından kötü. Çünkü Hristiyan nihayetinde ehli kitaptır; üç dinden bir tanesindendir; Allah onu dilerse selamete de erdirebilir, cennete de koyabilir. Şii’yse sapkınlık var orada dini bozmaya çalışmak var… Irak’ta Şiiler ve Sünniler özellikle işgalden sonra birbirlerine olan nefretlerini daha bir açığa çıkardılar.” Bu görüş o rektör tarafından söylenmiş olsun ya da olmasın, Sunni geleneğin Şiilere bakışını yansıtması açısından önem arz etmektedir. Bu cümleler mezhepçiliğin ne denli zararlı olduğunu da gözler önüne sermektedir. Bu cümleleri kuran kişiler kendilerinden farklı bir dini yoruma sahip kişi ve grupları dini bozmaya çalışmakla suçlarlar. Ne yazık ki bu görüş, bu bakış açısı sadece Sunnilerde ve sunni kaynaklarda bulunmuyor. Şiiler de, şii kaynaklar da Sunnilerin Cehenneme gideceğini iddia ediyorlar. İşin kötüsü bu görüşler uydurma hadis ve izahlarla desteklenmeye çalışılıyor.
Oysa Kuran bizi bu tür ayrımlara gitmekten yasaklar. O inananların birbirlerine sıkıca bağlanmalarını, bölünmemelerini ister. Açıkça fırkalara, gruplara bölünmeyin denilmemesine rağmen müslümanlar bu ayeti görmezden gelirler ve “ama biz mezheplere bölündük, burada kast edilen biz değiliz” gibi temelsiz iddialarla pozisyonlarını savunurlar. Oysa ayetler açıktır:
Dinlerini parça parça edip hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Allah onlara yapıp ettiklerini haber verecektir.
6-Enam Suresi 159Hep birlikte Allah’ın ipine sarılın, fırkalara bölünüp ayrılmayın.
3-Ali İmran Suresi 103Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra çekişmeye girip fırkalar (mezhepler) halinde parçalananlar gibi olmayın.
3- Ali İmran Suresi 105
Bu ayetlerin ne denli doğru olduğu Irak’ta, Suriye’de yaşanan olaylarla tescillenmiştir. İnsanlar mezhepleri adına gidip kendilerini patlatmış, müslüman kardeşlerini sırf ayrı mezhepten diye göz göre göre öldürmüşlerdir. İşin acı tarafı bu durumun İslam coğrafyasında huzur istemeyenlerce suistimal edilmesidir.
Şimdi müslümanların önünde iki seçenek var. Ya Kuran’a dönecek, mezheplerin anlamsız ayrımlar olduğunu kabul edip birleşeceklerdir. Ya da kendi mezheplerini “hak” diğerini “sapık” ilan ederek Kuran’a muhalefet edeceklerdir.
Son olarak eğer ilk seçenek tercih edilecekse birleşmenin Kuran’da olması gerektiği unutulmamalıdır. Herkes “tamam birleşelim ama bizim alimlerin dediklerinde buluşalım” derse ortada bir birleşme olmaz. Müslümanlara düşen Kuran dışındaki hiçbir dini izahı “vazgeçilmez” almamak ve doğruyu bulmak için tartışmaktır. Yeter ki iki taraf buna niyet etsin.