TV de bir film takıldı gözüme: The Day After Tomorrow (Yarından Sonra). Filmde, buzul çağı dünyaya hâkim olur ve dünyanın birçok bölgesi donar. Elbette milyonlarca insan ölür, sadece kahramanlarımız “ölümü alt ederler”. Ölümü alt etmek mümkün müdür gerçekten? Yoksa sadece bugün ölmedik diye aslında hiç ölmeyeceğimizi mi zannederiz? Kahramanlarımız büyük felaketleri atlatarak ölümden kurtulmuşlar, ekranların karşısındaki bizlere de “oh ölmediler” sevinci yaşatmışlardır.Sanki hiç ölmeyeceklermişçesine sanki hiçölmeyecekmişizcesine…
Uğrunda çalıştığımız, savaştığımız onlarca dünyevi başarının bir gün hiçbir şey ifade etmeyeceğini bile bile sanki hiç ölmeyecekmişiz gibi dünyevi hırs içinde yaşıyoruz. Allah Kuran’ı Kerim’de şu şekilde buyurur:
Yine O’nun ayetlerindendir ki O size, korku ve ümit olmak üzere şimşeği gösteriyor; gökten bir su indiriyor da ölümünden sonra toprağı onunla canlandırıyor. Bunda, aklını işleten bir topluluk için elbette mucizeler vardır.
Rum Suresi 30/24
Yani aslında sadece bir yakınımızı kaybettiğimizde hissettiğimiz ölüm hissini (korkusunu, bilinmezliğini) aslında her gün görüyor ve yaşıyoruz faklı formatlarda. Mevsimlerin değişmesiyle çiçekler açıyor soluyor yapraklar yeşerip kuruyor… Etrafımızdaki pek çok canlının da öldüğünü görebiliyoruz. Hatta bırakın etrafımızı her gece ölümü yaşıyoruz aslında uykumuzda. Tekrar uyanana kadar dünya ile olan tüm irtibatımız kesiliyor. Yani öyle bir gaflet ki içinde bulunduğumuz; her gün ölümü görsek ve bir gün kesinlikle öleceğimizi bilsek de bilmezden ve görmezden geliyoruz işte!