“Atalara Dair Ayetler”
Hiç merak ettiniz mi? Acaba bize dini anlatan ilmihaller ve değer verip dikkatlice dinlediğiniz ve de gelmiş geçmiş vaizlerden bir kısmı bizim Kuran’ı okumamış ve ayetlerin anlamını bilmiyor olmamızdan faydalanarak bizi kandırmış veya kandırıyor olabilirler mi? Acaba hâlihazırda iyi niyetle yaptığımız dini uygulamalarımız geçmişten beri tahkiksiz gelen ve sadece şekilde kalıp içi gerçekle doldurulmamış olan ilkel ritüellere benzetilmiş olabilir mi? Yoksa çeşitli sorgulanamaz kalıplarla baskıcı bir atalar dini yaşıyoruz da özgür düşünemiyor olabilir miyiz?
5-Maide 77 “De ki: “Ey Ehl-i kitap! Dininize ait konularda haksız yere haddi aşmayın. Daha önce gelip geçenlerden hem kendisi sapmış, hem bir çok insanları da saptırmış olan atalarınızın ve şimdiki durumda da doğru yoldan sapan birtakım kimselerin heva ve hevesine uymayın.”
Hiç merak ettiniz mi? Geleneksel bir mezhebi taassupla dini Kuran dışı kaynaklardan öğrenirken, öğrendiklerimizi Kuran’la teyit ettik mi? Yoksa sadece annemiz, babamız ve atalarımızdan gelen bir inanç sistemini İslam mı zannediyoruz? Eğer sorgulamadan inanıyorsak bizim Hintli bir Budist’ten farkımız nedir? Hiç kendimize sorduk mu ki, oralarda doğmuş olsaydık ve atalarımız ineğe tapıyor olsalardı bu idrake kapalı ve bilgisiz seviyemize rağmen biz yine Müslüman olur muyduk?
5-Maide 104 “Kendilerine: “Allah’ın indirdiğine ve Resule (onların hakemliğine) gelin denildiğinde “Atalarımızı ne halde bulmuşsak o bize yeter!” derler. “Ataları hiçbir şey bilmeyen, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı onlara tabi olacaklar?””
Hiç merak ettiniz mi? Allah neden sadece Asr suresiyle yetinmeyip Kuran’ın hemen her yerinde sık sık insanların çoğunun yanlış yolda olduğunu söylüyor? Bugün etrafımıza baktığımızda insanların çoğunun temsil ettiği dini inanışın İslam olduğunu düşünüyorsak sorun nerede?
6-Enam 116 “Eğer dünyada bulunan insanların çoğuna uyarsan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar sırf zanna uyarlar ve kafadan atarlar.”
Hiç merak ettiniz mi? Acaba biz de hiç tahkik etmeden atalarımızdan beri gelen dinin Allah’ın dini olduğu zannıyla yanlış denizlerde kulaçlar atıyor olabilir miyiz? Acaba bizim müşriklerden farkımız ne? Peygamberleri yalancı saymanın izdüşümü bugün neye tekabül ediyor? Onun adını altına yazdıklarında bir sözün peygambere ait olduğuna hemen inanacak kadar saf olabilir miyiz? Elimizde hiçbir delil olmadan her söyleneni din zannediyor olabilir miyiz? Bu durumda bilmeden bile olsa peygambere söylemediği sözleri, yalanları, yapmadığı işleri yakıştırarak onu böylece yalancı sayıyor olabilir miyiz? Allah’ın kitabını okumayı başkalarına bırakmışken hesap günü geldiğinde geçerli özrümüzün kader olacağını mı zannediyoruz?
6-Enam 148 “Müşrikler diyecekler ki: “Eğer Allah dileseydi, ne biz, ne de atalarımız şirk koşmaz, hiçbir şeyi de haram kılmazdık.”Onlardan öncekiler de peygamberlerini yalancı saymışlardı da nihayet Bizim azabımızı tatmışlardı. De ki: “Sizin elinizde ortaya koyacağınız bir bilgi, bir belge varsa hemen çıkarıp gösterin. Ama gerçek şu ki: Siz sadece kuru bir zannın ardından gidiyorsunuz düpedüz yalan atıyorsunuz.””
Hiç merak ettiniz mi? Yarın bize niçin bu işi böyle yanlış yaptınız diye sorulduğunda “Bize böyle öğrettiler, anamızdan babamızdan böyle gördük” mazereti bizi kurtarabilecek mi? Bugün aslını bilmeyerek ya da emin olmayarak yaptığımız dinsel işleri Allah böyle emrettiği için mi böyle yapıyoruz yoksa geleneksel olarak öyle yapılan bir ortamda kendimizi bulduğumuz için mi?
7-Araf 28 “Onlar kötü bir iş yaptıkları zaman: -Atalarımızı böyle yaparken bulduk, Allah da bunu bize emretti, derler. De ki: -Allah, kötülüğü emretmez. Bilmediğiniz şeyi Allah’a mı atıyorsunuz?”
Hiç merak ettiniz mi? Allah Kuran’da geçmiş kavimlerden bahsederken niçin sürekli atalarına ve geleneklerine uyan bir dini inanış sergileyen insanları yermekte? Bunun bugüne izdüşümü nedir? Sadece Hıristiyanlar ve Yahudiler mi? Hiç tanımadığımız ve Allah’ın bize bildirmiş olmadığı kimi insanları sırf ilimleri görülmüş diye evliya, veli, Allah dostu, keramet sahibi gibi sıfatlarla yüceltmekle doğru mu yapıyoruz? Eğer öyle olsalar bile içlerindeki gerçekten değerli olan insanları bile olduğundan fazla ululaştırarak şirke giriyor olmuyor muyuz? Atalara haksızlık yapmayalım derken Allah’a haksızlık yapıyor olmuyor muyuz?
7-Araf 71 “İşte! dedi, “üzerinize Rabbinizden bir azap fırtınası ve bir hışım indi. Siz, sizin ve atalarınızın uydurduğu ve zaten tanrılaştırılmalarına dair Allah’ın da hiçbir delil göndermediği birtakım boş isimler hakkında mı benimle tartışıyorsunuz? Gözleyin öyleyse azabın gelişini! Ben de sizinle beraber gözlüyorum.”
Hiç merak ettiniz mi? Tahkiksiz bir geleneksel inanca teslim olarak yanlış bir iş yapıyorsak bahanelerimiz bizi kurtarır mı? Bizi yanlış yola düşürenler varsa bu bizi suçsuz yapar mı?
7-Araf (172-173) “Rabbinin Âdem evlatlarından, misak aldığını da düşünün! Rabbin onların bellerinden zürriyetlerini almış ve onların kendileri hakkında şahitliklerini isteyerek “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” buyurunca onlar da “Elbette!” diye ikrar etmişlerdi. Kıyamet günü “Bizim bundan haberimiz yoktu!” yahut: “Ne yapalım, daha önce babalarımız Allah’a şirk koştular, biz de onlardan sonra gelen bir nesil idik, şimdi o bâtılı başlatanların yaptıkları sebebiyle bizi imha mı edeceksin?” gibi bahaneler ileri sürmeyesiniz diye Allah bu ikrarı aldı.”
Hiç merak ettiniz mi? Eski peygamberlerin kavimlerinde de bu gelenekçilik ve ataların dinine, örflerine adetlerine din diye sarılma durumu var mıydı? Hud ve Salih peygamberin kavmi de öyle miydi?
11-Hud 62 “”Ey Salih!” dediler, “Sen şimdiye kadar ümit bağladığımız bir kişi idin. Şimdi ne oldu sana. Ne diye bizi atalarımızın taptığı tanrılara tapmaktan vazgeçirmek istiyorsun? Doğrusu, senin çağırdığın bu fikrin doğruluğundan şüphe içindeyiz, kuşkulanıyoruz.””
Hiç merak ettiniz mi? Esas manada mesele azınlık bir takım ateistlerin Allah’ın varlığını kabul etmemesi değil de çoğunluğun Ona atalar dini vasıtasıyla şirk koşması mıydı? Şuayb peygamberin kavmi de öyle miydi?
11-Hud 87 “”Şuayb!” dediler, “atalarımızın taptıkları tanrılarımızı terk etmeyi yahut mallarımızı dilediğimiz gibi kullanmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor? Aferin, amma da akıllı, uslu bir adamsın ha!””
Hiç merak ettiniz mi? Arap müşrikleri de öyle taklitçiler değiller miydi?
11-Hud 109 “Artık o müşriklerin taptıkları şeylerin kendilerini ne feci âkıbete sürükleyeceğinden hiç şüphen olmasın. Daha önce ataları nasıl tapınıyor idiyse bunlar da onları taklid ederek öylece tapınıyorlar. Biz de elbet müstehakları ne ise, eksiksiz tam tamına vereceğiz.”
Hiç merak ettiniz mi? Yusuf suresinde aynı konunun ne işi var?
12-Yusuf 40 “Sizin Allah’tan başka ibadet ettiğiniz tanrılar, sizin ve atalarınızın uydurduğu birtakım boş isimlerden ibarettir. Allah onların tanrı olduklarına dair hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm yetkisi yalnız Allah’ındır. O ise, başkasına değil, yalnız Kendisine ibadet etmemizi emir buyurmuştur. İşte dosdoğru din! Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.””
Hiç merak ettiniz mi? Allah’ın gerçek yolu bize atalarımızca anlatıla gelen şekilde ibadet etmemiz mi, ayetlerde yazılı olanlar mıdır? Yoksa yaptıklarımızın hepsinin ayetlerdeki gibi şeyler mi olduğunu zannediyoruz? Yoksa Allah muhafaza, zan içerisinde mi yaşıyoruz?
12-Yusuf 108 “Ey Resulüm de ki: “İşte benim yolum budur! Ben insanları Allah’ın yoluna, düşünmeksizin, taklit yolu ile değil, delile dayanarak, idrâklerine hitab ederek dâvet ediyorum. Ben de, bana tâbi olanlar da böyleyiz. Allah’ı bütün eksikliklerden tenzih ederim. Ben asla müşriklerden değilim.””
Hiç merak ettiniz mi? Allah’ın yeni bir peygamber gönderdiği kavimlerin durumu hep böyle miydi? Hep geleneğe ve atalara mı inanıyorlardı? Mazeret yine kadercilik mi oluyordu?
16-Nahl 35 “Bir de müşrikler dediler ki: “Eğer Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız, Kendisinden başkasına ibadet etmez. Onun emri olmadan hiçbir şeyi haram kılmazdık.”Bunlardan öncekiler de böyle söylemiş, böyle yapmışlardı. O halde, peygamberlere açık bir tebliğden başka bir vazife düşer mi?”
Hiç merak ettiniz mi? Sürekli din büyüklerini kutsayarak ve onların dediklerini harfiyen yerine getirerek güzel bir iş yaptığımızdan neden bu kadar eminiz? Oysa iyi bir Müslüman daima imanını kaybedeceği endişesi ile hareket etmeli ve şüphelerini gidermeli değil midir?
18-Kehf (103-104) De ki: “İşleri yönünden âhirette en büyük kayba uğrayanların kimler olduklarını bildireyim mi? Onlar o kimselerdir ki dünya hayatında yaptıkları işlerin karşılıkları hep boşa gidecektir. Halbuki kendilerinin güzel güzel işler yaptıklarını sanırlar.”
Hiç merak ettiniz mi? Atalara ve onların taptıklarına tapmak demek ne demektir? Allah’ı reddetmek olmadığına göre!
21-Enbiya 53 “Biz, dediler, atalarımızı bunlara tapar bulduk, biz de onların yaptıklarını yapıyoruz.”
Hiç merak ettiniz mi? İbrahim peygamberde de durum farklı mıydı? Biraz olsun düşünmeyecek miyiz?
26-Şuara (74,75,76) “”Yook!” dediler, “ama atalarımızı böyle bir uygulama içinde bulduk, biz de onu benimsedik.” İbrahim dedi ki: “Peki, gerek sizin taptığınız, gerek gelip geçmiş babalarınızın taptığı şeyler hakkında biraz olsun düşünmediniz mi?”
Hiç merak ettiniz mi? Hep mi böyleydi ademoğlu? Hiç mi ibret almamışız?
26-Şuara (136-139) “”Sen” dediler, “Ha böyle nasihat etmiş, ha etmemişsin, bize göre hepsi bir. Bizim tuttuğumuz yol, önceki atalarımızın sürüp gelen âdetlerinden başka bir şey değildir. Biz bundan ötürü de cezalandırılacak değiliz!” Neticede onu yalancı saydılar, Biz de onları imha ettik. Elbette bunda, alınacak ibret var, fakat onların ekserisi ibret alıp da iman etmezler.”
Hiç merak ettiniz mi? Neredeyse her surede neden atalar da atalar geçer durur?
31-Lokman 21 “Kendilerine: “Gelin, Allah’ın indirdiği buyruklara uyun!” denilince:”Hayır, biz babalarımızdan ne görmüşsek onu uygularız, sadece onlara uyarız” derler. Peki şeytan atalarını o alevli ateş azabına çağırmış olsa da mı onların peşinden gidecekler?”
Hiç merak ettiniz mi? Önderler, büyükler, atalar, liderler! Neden hep böyle?
33-Ahzab 67 “”Ey ulu Rabbimiz!” derler, “sözün doğrusu, biz önderlerimizin ve büyüklerimizin dediklerine uyduk, ama onlar bizi yoldan saptırdılar.””
Hiç merak ettiniz mi? Sonunda ne olacak?
34-Sebe 31-33 “Kâfirler: “Biz ne bu Kur’ân’a, ne de bundan öncekilere inanırız.” derler. O zalimleri; sen, Rab’lerinin huzuruna duruşma için getirildiklerinde, birbirlerine laf atarken bir görseydin! Zebûn edilen, dünyada güçsüz bırakılanlar o kibirli olan önderlerine: “Ah! Sizin yüzünüzden bu hallere düştük, siz olmasaydınız biz de iman edecektik!” diyecekler.
Öte yandan dünyada iken kibirlenenler o zebûn edilenlere, ezilenlere: “Size hidâyet geldikten sonra, biz mi sizi ondan uzaklaştırdık. Bilakis, siz zaten suçlu kimselerdiniz!”
Ezilenler de kibirlilere: “Hayır! İşiniz gücünüz, gece gündüz dolap! Siz daima Allah’a nankörlük etmemizi, Ona birtakım şerikler uydurmamızı bizden isterdiniz” derler. Ve böyle atışırlarken hepsi, azabı gördükleri o esnada, pişmanlıklarını içlerine atarlar… O inkârcıların boyunlarına ateşten demir halkalar takarız. Bu, yaptıklarının adil bir karşılığı değil midir?”
Hiç merak ettiniz mi? Buradaki aşağılamayı!
36-Yasin 74 “Tuttular, Allah’tan başka tanrılar peşine düştüler, güyâ ki yardıma nâil olacaklar!”
Hiç merak ettiniz mi? Buradaki acımayı!
37-Saffat 69-73 “Onlar atalarını haktan sapmış durumda buldular. Bunlar da onların izlerinde koşmaya can atıyorlar. Daha önce yaşayan insanların ekserisi de yoldan sapmışlardı. Biz de onları uyarıp gerçeği gösteren peygamberler göndermiştik. İşte bak ve düşün: O uyarılanların âkıbeti nice oldu?”
Hiç merak ettiniz mi? Buradaki temsille Allah ne demek istiyor?
39-Zümer 29 “İşte şimdi Allah bir temsil daha getiriyor: İki adam var, bunlardan birincisi, birbirine rakip, birbiriyle hep çekişen ortakların emrinde, diğeri ise sadece bir kişinin emrinde çalışıyor. Bu ikisinin durumu hiç bir olur mu? Olmaz elhamdülillah! Fakat çokları bu gerçeği bilmezler.”
Hiç merak ettiniz mi? Allah’ın “hayır!” diyerek şiddetle reddettiğinin peşinde olabilir miyiz?
“43-Zuhruf 22 “Hayır! Ne bilgileri var, ne kitapları! Sadece şöyle derler:”Biz babalarımızı bir dine bağlanmış gördük. Biz de onların izlerinden gidiyoruz.””
Hiç merak ettiniz mi? Bakın her peygamber aynı sorunla boğuşmuş!
43-Zuhruf 23 “İşte böylece senden önce, uyarıcı bir resul gönderdiğimiz hiçbir şehir yoktur ki oraların varlıklı kişileri: “Biz babalarımızı bir dine bağlanmış gördük. Biz de onların izlerine uyduk!” demiş olmasınlar.”
Hiç merak ettiniz mi? Çözüm nedir peki?
43-Zuhruf 36-38 “Kim Rahman’ın hikmetlerle dolu ders olarak gönderdiği Kur’ân’ı göz ardı ederse, Biz de ona bir şeytan sardırırız; artık o, ona arkadaş olur. Bu şeytanlar onları yoldan çıkarırlar, ama onlar kendilerinin hâlâ doğru yolda olduklarını sanırlar. Ta ki huzurumuza gelinceye kadar böyle devam eder. Huzurumuza çıktığında arkadaşına: “Keşke seninle aramız doğu ile batı arası kadar uzak olsaydı! Meğer sen ne kötü arkadaşmışsın!” der.”
Hiç merak ettiniz mi? Sarık, cübbe, başörtüsü, mes, çarşaf, fes ve peçe mi mesele? Yoksa bu dindar adamdır diye peşine takıldığımız bazı sakallı ve sakalsızlar, atalar dininin rahipleri veya takipçi rantçıları olmasın! Bazı münafıklar yeminlerini kalkan ederek yüzümüze başka arkamızdan başka konuşuyor olmasın! Hiç merak ettiniz mi? Biz de bu aldatılmış güruhun içinde olabilir miyiz?
63-Münafikun 4 “Onları gördüğünde kalıpları kıyafetleri senin hoşuna gider, onları beğenirsin. Konuştuklarında sözlerine kulak verirsin. Gerçekte ise onlar, âdeta duvara dayatılan, ruhsuz kütüklere benzerler. İçleri boş, ödlek olduklarından çıkan her sesten pirelenir, her yeni haberi kendi aleyhlerinde sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın! Allah belalarını versin onların! Nasıl da hakikatten vazgeçiriliyorlar.”
Hiç mi merak etmiyoruz Allah’ın bu hiddetine sebep nedir? Münafıklara söylenmiş deyip geçebilir miyiz? Hiddeti bizim için yaratan Allah’ın bu hiddeti bizim hiddetimiz olmalı değil midir ki tanımadığımız insanları savunmak adına Onun ayetlerini göz ardı ediyoruz? Kendimize samimi olalım. Yukarıdaki ayetleri kaç kere okuduk daha önce, kaç kere üzerinde düşündük? Allah’ın biliciliğini bir tarafa bırakıp başımıza gelenleri kadere bağlayanlardan mı olacağız?
Tüm bu hiddete sebep kötülükleri yaratanı Allah zannedip onun bize üflediği cüzi sıfatlarımızla bile nasıl canavarlaştığımızı ve kötülükleri kendimizin var ettiğini anlayamıyor muyuz? Eğer Onun bize verdiği söz olmasaydı tüm bu kötülüklere müsaade edeceğini mi zannediyoruz? Kaderim buymuş mu diyeceğiz hala? İşte bu durum münafıklığın ta kendisi değil midir ki hem cennete talip olup hem de talihe suçu atıp sıyrılmaya çalışmak? Oh ne güzel, yaptığımızı araştırmamaktan, onun ayetlerini okumamaktan ve düşünmemekten hiç korkmuyoruz da düşünmekten, akıl yürütmekten korkuyoruz, korkutuluyoruz; sonra da “Allah’ın halifesiyiz” diyoruz! Nasıl bir haleflik bu? Yukarıdaki ayette beliren hiddetin hedefinde olmak ister miyiz?