Ey iman sahipleri! Oruç sizden öncekiler üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır. BAKARA/183
Yukarıdaki ayetten de anlaşıldığı gibi oruç nefsimizi kötülüklerden korumamız ve şükür etmemiz için sorumlu olduğumuz ibadetlerden bir tanesidir.
Bir de halk arasında, oruç sayesinde varlıklı insanların, yoksul insanların halinden çok daha iyi anladıklarına inanılır. Peki gerçekten böyle mi?
Varlıklı olup da oruç tutan insan, akşam olduğunda başına oturacağı sofranın hayalini kurar. Peki yoksul insan neyin hayalini kursun! Varlıklı olup da oruç tutan insan, eşine veya annesine en sevdiği yemekleri yaptırır. Peki yoksul insan, kime hangi yemeği yaptırsın! Varlıklı olup da oruç tutan insanın sofrasından tatlısı da eksik olmaz, meyvesi de, kahvesi de. Peki ya yoksulun! Varlıklı olup da oruç tutan insan, orucumu ne ile açsam diye düşünürken, yoksul insanın maalesef böyle bir derdi yoktur.
Şimdi oruçlu olduğunuzu dolayısıyla çok acıktığınızı ve susadığınızı düşünün. Bütün gün akşam olmasını, evdeki çeşit çeşit yemekleri, meşrubatları, tatlıları, meyveleri hayal ettiniz. Nihayet akşam oldu, ezan okundu; Ve bir de baktınız ki sofranızda ekmek ve sudan başka hiçbir şey yok. ”Neyse canım bir gün de böyle idare ederiz.” dediniz. Ertesi gün aynı hayaller ile eve gittiniz, sofranın başına oturdunuz ve baktınızı ki yine kuru ekmekten ve sudan başka bir şey yok. Ertesi gün tekrar aynı hayaller, onun ertesi günü tekrar, tekrar ve tekrar …
Gün gelecek ve artık sofranızda güzel bir yemeğin hayalini kuramayacaksınız ya! İşte o zaman yoksulluğun ne demek olduğunu anlamış olacaksınız.
Allah bizleri sahip olduğu nimetlerin değerini bile kullarından eylesin.