Kuran’da çok farklı konular hakkında ayetler içerir. Evrenin yaratılışı, insanın yaratılışı, Allah’ın müminlerden istedikleri, onlar için yasakladıkları hep Kuran’da bildirilmiştir. Bir de kıssalar vardır ki eski zaman hikayeleri gibi düşünülmemeli, buralarda anlatılanlardan da dersler çıkartılmalıdır. Allah’ın Kuran’da bu olayları anlatıyor olmasının mutlaka bir hikmeti vardır ve bu anlatılardan nasıl davranmamız/davranmamamız gerektiğine dair mesajlar almamız yerinde olacaktır.
Geçen gün Kuran okurken Hz. Süleyman’ın kıssasına denk geldim. Allah bize bu kıssayı neden anlatmış, nasıl dersler çıkartmamızı istemiş olabilir diye düşünürken aşağıdaki ayete geldi sıra;
Kendinde Kitap’tan bir ilim olan kişi de şöyle dedi: “Ben onu sana, gözünü açıp yumuncaya kadar getiririm.” Derken Süleyman, tahtı, yanında kurulmuş görünce şöyle konuştu: “Rabbimin lütfundandır bu. Şükür mü edeceğim, nankörlük mü diye beni denemek istiyor. Esasında, şükreden, kendisi lehine şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki, Rabbim Ganî’dir, cömerttir.
(27 Neml Suresi -40)
Bu ayetler, Hz. Süleyman’a yardımcı olarak verilen birtakım özel güçlere sahip canlıları, onların Hz. Süleyman için yaptıklarını anlatıyor gibi gözükür. Ancak aslında bu ayetler, biz müminlere de güzel bir nimet ile ödüllendirildiğimizde nasıl davranmamız gerektiğine dair örnek teşkil etmelidir. Tahtı bir anda yanında gören Hz. Süleyman bunun Rabbinin kendisine bir lütfu olduğunu söylüyor ve bu nimet ile sınandığını düşünüyor. Bizler de karşılaştığımız her nimette, ki bunların kesinlikle doğa üstü yollarla elde edilmesi gerekmez, bu şekilde düşünebiliriz. Rabbimiz bize bu nimetleri verirken, bunları bize lütfederken aslında aynı anda bizi sınamaktadır da. Acaba bize lütfedilen nimetler için şükür mü edeceğiz yoksa tüm bu nimetler ile kendimizi daha güçlü, daha önemli hissedip nankörlük mü edeceğiz. Unutulmamalıdır ki Kuran’da insanların kendilerini yeterli gördükleri için azdıkları açıkça söylenmiştir.
İş, sanıldığı gibi değil! İnsan gerçekten azar: Kendisini her türlü ihtiyacın üstünde gördüğünden.
(96 Alak Suresi -6 ve 7)
Öyleyse nimetler bizim böbürlenmemize, kendimizi çok önemli görüp nankörleşmemize de neden olabilirler. İyi bir müminin görevi ise böyle bir sonucu engellemek, nimetleri ancak şükre vesile kılmaktır.
İşte size bir örnek; Bu kıssayı aklımızda tutup, her karşılaştığımız nimette hatırlayıp, her nimette acizliğimizi, Allah’a ne derece muhtaç olduğumuzu hatırlamak ve şükretmek için vesile kılmalıyız.
Allah bizleri şaşırtmasın.
Twitter: @yagmur_p