Kuran’ı Rehber Edinmek İçin Önce Anlamak Gerek!

Yine bir Ramazan geldi. Oruçlar tutulacak, sahurlar, iftarlar yapılacak. On bir ay boyunca dünyaya kapılmış, dünya nimetlerinden dini meselelere çok da zaman ayırmamış olanlar dine biraz daha yönelecek, dini programlar daha çok seyredilecek. Camilerde, evlerde mukabeleler yapılacak. Bunların hepsi çok güzel, çok sevindirici. Her ne vesile ile olursa olsun İslam’a yönelen, onu hayatında biraz daha önemli hale getiren her birey kuşkusuz kârdadır. Ancak camilerde, halk arasında, televizyonlarda yapılan konuşmaları duydukça şüphe etmeden duramıyorum. Ramazan ayı boyunca daha çok okuyacak, daha çok dinleyecek olan bu insanlar gerçekten Allah’ın dinine daha çok yaklaşacaklar mı? Daha fazla vakit harcayacakları o şey gerçekten Allah’ın dini mi? Değil gibi maalesef.

Evlerde, camilerde toplanan, Arapça bilmeyen ancak Kuran’ı seslendirmeyle okumayı aynı şey zanneden, havaya üfledikleri ya da kulaklarına çalınan kelimelerin bir tanesinin bile ne anlama geldiği hakkında fikir sahibi olmayan bu nedenle, örneğin miras ayetleri okunurken anlamamasına rağmen “duygulanıp” ağlayan insanlar, her gün bir cüz okuyup Kuran’ı “hatmetmeye” çalışacaklar. Başaracaklar da inşallah ancak Kuran okumuş olmayacaklar maalesef. Onların yaptıkları için Kuran’ı seslendirmek demek daha doğru olacaktır. Oysa Kuran bir rehber, yol gösterici, sakındırıcı olarak tanımlanır.

İşte sana o Kitap! Kuşku, çelişme, tutarsızlık yok onda. Bir kılavuzdur o, korunup sakınanlar için.
(2 Bakara Suresi -2)

Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur’an, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah’ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır.
(2 Bakara Suresi -185)

Kur’ân’ı tane tane, açık açık oku!
(73 Müzzemmil Sûresi -4)

Gerçekten onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik.
(7 A’râf -52)

Gerçekten de biz müminler için Allah’ın bizden beklediklerini, Allah’ın rızası için yapmamız gerekenleri öğrenebileceğimiz başka bir kaynak yok. Kuran ahlakı ile yaşamak derler ya örneğin, bu Kuran’da yazanları anlamadan nasıl mümkün olabilir?

Kuran’da bahsi geçen Kuran okumak eyleminde kişinin bu eylemden dersler çıkartması beklenir. Yani mümin okuduğunu anlamalı, Kuran’ın mesajının farkına varabilmelidir. Kuran’ı Arapça okumanın sevap olduğu Kuran tarafından desteklenmeyen bir iddiadır. Tersine birçok ayet Kuran’ın rehberliğine vurgu yaparak onun anlaşılmasını ve tatbik edilmesini ister. Arapça anlamayanlar için Kuran’ı Arapçasından okumanın hiçbir faydası olamaz. Kişi ibadet ettiğini sandığı ve eylemi iyi niyetle yaptığı için Allah kişiyi yine ödüllendirebilir ancak bu yapılan Allah’ın Kuran’da öğütlediği okuma eylemi değildir.

Allah bizlere Kuran’ın rehber edinilmesini öğütlüyor. Hiç anlaşılmayan rehber olur mu? Kuran şiir kitabı değildir. Ezberlenmesine, melodili bir biçimde havalara okunmasına gerek yoktur. Kuran, müminin başucu kitabıdır, doğruyu, yanlışı öğreneceği, Allah’ı tanıyacağı kaynağıdır. Bu Ramazan vesile olsun, rehberi elimize alalım, Rabbimizin bize söylediklerini anlamaya, idrak etmeye, uygulamaya çalışalım inşallah.

Bu vesileyle herkese hayırlı Ramazanlar.

Twitter: @yagmur_p

 


About the Author
Author

Yagmur

Leave a reply

Name (required)

Website