İndirilen Değil, Uydurulan; “Zan” Dini…

İNDİRİLEN DEĞİL UYDURULAN DİN; “ZAN” DİNİ

“Zan”nediyorsunuz ki;  “Hadisler olmadan Kur’an anlaşılmaz” diyerek “Yaradan’a değil yaratılana” iman edecek ve “Allah”a iftira edebileceksiniz.

“Zan”nediyorsunuz ki; “Sünnet Allah’ın değil Peygamberindir” diyerek Sünnetullah’a değil Sünnetulnebi’ye uyacak ve “Peygambere” iftira edebileceksiniz.

“Zan”nediyorsunuz ki; Allah’ın vahyettiği helallerine helal, haramlarına haram, günahlarına günah, farzlarına farz katarak “Kur’an- Kerim”e iftira edebileceksiniz.

“Zan”nediyorsunuz ki; Allah’ın dinine mezhepler, fırkalar, sünnetler, olmayan namazlar, bayramlar, kandiller gibi bilumum uydurma eklemeler yaparak “İslam”a iftira edebileceksiniz.

“Zan”nediyorsunuz ki; “Kur’an Müslümanlığı sapıklıktır” diyerek Allah dostları “Muvahhidlere” iftira edebileceksiniz.

“Zan” Ehli; Siz Yaradan’a değil, yaratılana tapıyorsunuz, indirilene değil uydurulana iman ediyorsunuz…

“Zan”nettiğiniz şey aslında; İnandığınız, iman ettiğiniz, bildiğiniz ve uyguladığınız herşeyin “Kur’an-ı Kerim”de yazdığını “Zan”netmeniz…

Yunus
36; Onların çoğu, ancak “ZAN”na uyarlar. “ZAN” ise gerçeğin yerini tutamaz. Allah onların yaptıklarını bilendir.

“Zan”nediyorsunuz ki; Peygamberimizi “Kainatın Efendisi” ilan edecek, onsuz zikri bile eksik sayarak Allah’a eş tutabileceksiniz. Onsuz Kur’anı bile eksik sayarak, Allah’ın kitabında katiyyen yazmadığı o düzmeceleri güya peygamber diliyle, sanki Allah’tanmış gibi yutturabileceksiniz. Farkınız var mı sizin Hz.İsa’yı tanrılaştıranlardan ya da diğerlerinden?

“Zan”nediyorsunuz ki; siz Kur’an ehli muvahhidlere “Hadis inkarcısı” diyerek etrafınızdakileri (maalesef size körü körüne inanmış zavallı müslümancıkları) onlara düşman edecek ve foyanız meydana çıkmasın diye onlara şüpheli ve çelişkili aslı astarı belli olmayan ha(va)disleri dinin olmazsa olmazı gibi göstererek “Kur’an-ı Kerim”den uzak tutmayı başarabileceksiniz.

En’am
148; Ortak koşanlar, “Allah dilemeseydi, ne biz, ne atalarımız ortak koşmaz ve hiçbir şeyi de haram etmezdik,” diyeceklerdir. Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar aynı şekilde yalanlamışlardı. De ki: “Yanınızda bize göstereceğiniz herhangi bir bilgi var mı? Siz ancak “ZAN”na (şüpheli ve çelişkili rivayetlere) uyuyorsunuz ve siz sadece tahminde bulunuyorsunuz.”

“Zan”nediyorsunuz ki; Hadisler Kuran’ın açıklamasıdır. Haşa Allah’tan daha iyi açıklamaktadır çünkü Allah açıkladım demesine rağmen, size göre bunu başaramamıştır ve aciz kalmıştır.

Kamer
40; Andolsun, biz Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?

“Zan”nediyorsunuz ki; Yaradan bize ayetleri ile bir çok yerde “eksiksiz, detaylı, kolaylaştırılmış, anlaşılır, açık açık izahlı ve tamdır” diyerek Kur’an ı Kerim’i tasvir etmişken siz Allah’ı hatalı, Kur’an-ı Kerim’i de yetersiz ve hadissiz anlaşılmaz gösterme çabasına girerek, Allah’a hakaret edecek ve kitabımızı tamamlanmamış bir kitap olarak gösterebileceksiniz. Size göre“Yaradan” bu konuda yetersiz ve eksik kalmış olacak ki bu boşluğu sizin”yaratılan” alimleriniz, sözde Hak “mezhep”leriniz ve ha(va)disleriniz dolduracak.

Cehaletinize kendinizi o kadar kaptırmışsınız ki kendinizi aklamak için bakın nasıl da gülünç duruma düşüyorsunuz; Sahih yani doğru hadisleri anlamak için Kur’an’ı baz aldığınızı, hadisin doğruluğunu Kur’an’la test ettiğinizi ifade ediyorsunuz. Kısaca “anlaşılamayan Kur’an’ı anlamakta kullandığınız hadis”in doğruluğunu anlayamadığınız Kur’an’a onaylatıyorsunuz. Demek ki size göre “Anlaşılamayan şey, anlaşılan şeyi onaylıyor”. Vah, vah ki ne vah!

Rum
32; Onlar ki dinlerini parçaladılar ve mezhep mezhep oldular. Her parti kendine ait (imam ve kitap) larla sevinip övünmektedir.

“Zan”nediyorsunuz ki; o zavallılar, Allah’a yakınlaşabilmek için peygamberleri, ehlibeyti, sahabeleri, şıhları, şeyhleri, mezhep imamlarını, tarikat liderlerini, cemaat başlarını, hocaları yada “Sizi” kendilerine veliler ve şefaatçiler edinecekler yada araya köprü yapacaklar.

Şura
6; O’nun dışında veliler edinenlere gelince, onlar üzerinde gözcü de Allah’tır.

Zümer
3; Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı-duru din yalnız ve yalnız Allah’ındır. O’ndan başkalarını veliler edinerek, “Biz onlara, yalnız bizi Allah’a yaklaştırmaları için kulluk ediyoruz” diyenlere gelince, hiç kuşkusuz Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü vercektir. Şu bir gerçek ki, Allah yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz.

“Zan” Ehli; Ya kitabımızı anlayarak okumuyor, ağlayarak okuyorsunuz ya da sadece seslendiriyorsunuz, ya gözlerinizde perde, ya kalplerinizde mühür, ya da beyinlerinizde kilit var, ya da atalarınızın dinine uyuyorsunuz,  ya da fevkalade “bir rantın, bir dünyalığın” peşindesiniz.

Bakara
7;
Allah kalplerini ve kulaklarını mühürler. Gözlerinde perde vardır ve büyük azap onlar içindir.

KEHF
104; “Onlar, iyi iş yaptıklarını “ZAN”nettikleri halde dünyadaki çabaları boşa çıkanlardır.”

Siz değil miydiniz; yüzyıllardır zulmeden, türlü türlü ritüeller uydurarak uygulanması imkansız hale gelmiş bir ayin dini yaratan, araya sizler gibi sözde alimler monte ederek kulu Allah’tan uzaklaştıran…

Siz değil miydiniz; türlü türlü fetvalar vererek padişahları bile parmağında oynatan, kardeşi kardeşe, oğulu babaya kıydıran, recm uygulatan, idam uygulatan…

Siz değil miydiniz; ayetleri hadisle nesh eden, hükmünü kaldıran veya değiştiren, mezhep savaşları çıkartan, müslümanı müslümana katlettiren …

Bilin ki; bütün isyanınız Allah’a ve gizlediğiniz ayetlerinedir!

Bakara
170; Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun,” dense, “Hayır, biz atalarımızın izlediği yolu izleriz,” derler. Peki, ataları bir şey düşünemeyen ve doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı?!

Şura
6; O’nun dışında veliler edinenlere gelince, onlar üzerinde gözcü de Allah’tır.

“Zan”nettiğiniz gibi İslam ritüellere dayalı “ayin dini” değildir. İslam Kur’an ile açıklanan ahlaka dayalı bir yaşam biçimidir, bir duruştur. Kur’an çarpan değil, çarpıklıkları gideren bir kitaptır. İslam temel ibadeti namaz, olmazsa olmazı Cuma, kaçmazsa kaçmazı bayram namazları olan bir din değildir. Oysa ki namaz, Allah’ın huzurunda ne dediğini bilerek “O”nu yüceltme, şükretme, arınma, destek ve talep duraklarımızdır. Esas ibadet ise “Erdemli” olmaktır. Allah’a iman etmek ve teslim olmak, ayetlerine karşı kör olmamak, Allah’ı birlemede şirke düşmemek, Allah’ı yüceltmek, hesap gününün olduğuna ve ahirete inanmak, ihtiyaç sahiplerine malından parandan vermek, yardımlaşmak, zulme direnmek, adaletli olmak, güzel ahlaklı olmak, dürüst olmak, insanlara iyi davranmak, kimsesizlere sahip çıkmak, mazlumların yanında mücadele etmek ve daha niceleridir…

Enfal
22; Allah katında, yaratıkların en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği göremeyen) sağır ve dilsizlerdir.

“Zan”nediyorum ki; Abdest alırken çok titizsiniz, kılı kırk yarıyorsunuz. Oruç tutarken, vatkin girip girmediği ile ilgili sorup duruyorsunuz. Doğrusunu yapmak için kılı kırk yarıyorsunuz. Vakit girdi mi, girecek mi, girmiş mi, nerede girmiş, ne zaman girmiş? Tüm bunları sorup duruyorsunuz… Namazı kılarken, elli bin dereden su getiriyorsunuz. Akustik tınıları tam ve mükemmel  yapmaya çalışıyorsunuz. Hiç Cuma kaçırmıyorsunuz veya ayda 1-2 kere. Hac ile ilgili tüm incelikleri öğrenmeye çalışıyorsunuz. Ama iş “ERDEMLİ İNSAN” olmaya gelince;  Yoksulu yedirip giydirmeye gelince? Her ne olursa olsun Hakikati söylemeye gelince? Yardımlaşmaya gelince? Affetmeye gelince? Nefsini öldürmeye gelince? İnsanlara iyi davranmaya gelince? Zulme karşı olmaya gelince? Bunun doğruluğunu teyid edebilecek bir zihin yapısı inşa etmeye gelince?

Yok. Yoksun. Yoksunuz! Siz sadece ritüeldesiniz. Çünkü toplumda ödüllendirilen şey neyse, ilk ona kayıyorsunuz. Kur’an-ı Kerim’den haberiniz bile yok.

Ankebut
51; Bu kitabı sana indirmiş olmamız ve kendilerine okunması onlara yetmez mi? Bunda inanan bir toplum için bir rahmet ve öğüt vardır.

“Zan”nı terkedin; Kur’an ehli olun, aklını az kullanan aciz kullar olmayın, Kur’an’dan başka rehber edinmeyin, kitabımızı kendi dilinizde anlayabilmek için okuyun, kitabımızın kapağına değil içindekine saygı duyun, peygamber ne buyurdu diye değil Allah ne emretti diye saf tutun, atalarınızın putlarını kırın, geleneklerinizi inancınızdan sökün atın, namazları Allah için kılın, Allah’ın farz kıldığı namazları kılın, Allah rızası dışındaki namazları kılmayın, abdesti Allah’ın istediği gibi alın, İslam’da ruhban sınıfı olmadığı için  Allah’ın yasakladığı mezhepleri fırkaları terk edin, tarikatlar ve cematler ile ilişkinizi kesin, kutsallarımız belli iken dinimizde olmayan mübarek(!) uydurma geceleri kutlamayın, cimri olup zekatınızı kırkta bir vermeyin, hayızlı kadınlara herşeyi yasaklamayın, zorla kimsenin başını örttürmeyin ve kızlarınızı iffetlerini korumaları için tesettüre  zorlayacağınıza oğullarınıza ahlaklı olmayı öğretin, unutun bugüne kadar size servis edilen haramları helalleri sevapları günahları, mekruhtu vacipti müstehaptı bilmem neydi gibi icatlar çıkarmayın, Allah’tan başka yasa koyucu aramayın, mübarek gecelerde TV’lerde din sömürüsü yapan kimi müşriklerin beyninizi yıkamasına izin vermeyin, sermayesi din olanların peşinden gitmeyin, Allah’ın diriye gönderdiğini ölüye okumayın, şefaatçi aramayın, cesetlerden medet umup türbelerde helak olmayın,Yaradandan isteyeceğinize ölmüşden istemeyin, hurafelerle mücadele edin, erdemli olun, şirki terk edin, gelenek dinini terk edin, “Zan”na uymayın ve teslim olun,  “İslam” olun…

Olun ki; “çoğunun” dünyadaki çabalarının boşa çıkacağı gibi, sizde ahirette azabı tatmayın. Sakın ha; Allah içimi biliyor, benim niyetim belli, bugüne kadar böyle alışmışım, kalbim temiz, vicdanım rahat derseniz ve devam ederseniz, artık amelleriniz boşa çıkar! Çünkü artık “UYARILDINIZ!”.

En’am
116;
Yeryüzündekilerin “ÇOĞUNA” uyarsan seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar ancak “ZAN”na uyuyorlar ve onlar sadece tahminde bulunup saçmalıyorlar.

Hadissiz, yalnız Kuran’ı dinin kaynağı kabul eden İslam anlayışı, sonradan azınlığa düşmüş bir anlayış olsa da baştan beri var olan gerçek “İslam”dır.Gerçek İslam’ın da tek öğretisi rehber “Kur’an-ı Kerim”dir.  Unutmayın; Bizim ahirette hesap vereceğimiz herşey kitaptadır ve yalnız ondan hesaba çekileceğiz! Rehberimiz “Kur’an-ı Kerim”i Arapça ağlayarak değil, Türkçe anlayarak OKU!’yun ve artık Hakk’ı Halka uydurmaya çalışmayın, Halkı Hakk’a yönlendirin.

 

UYDURULAN DEĞİL, İNDİRİLEN DİNE UYUN!

Zuhruf
44; Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz.

Okuyun da; Ahirette bi sürpriz olmasın! Bilin istedim, Selam…

Hüseyin KOCABAŞ

w.site  : www.huseyinkocabas.com

e-mail : huseyin@huseyinkocabas.com

 


About the Author
Author

HuseyinKocabas

Comments (5)
Leave a reply

Name (required)

Website