Namazda Türkçe Dua Okuyabilir miyim?

Namazda Türkçe Dua Okuyabilir miyim?

Namaz; “ALLAH’a ne söylediğini bilerek” O’nun huzuruna çıkmaktır.”

Sayfamı ziyaret eden kardeşlerimden gelen çoğu e-postada bana soruyorlar.
“Namazlarımızda dualarımızı bildiğimiz dilden yapabilir miyiz?”

Bu kardeşlerimin hepsine e-posta ile cevap veriyorum. Bundan sonraki ziyaretçi kardeşlerim için konuyu makale olarak yazayım istedim.

*

Ülkemizin her ilinde, ilçesinde, beldesinde, hatta mahallesinde satılan “Namaz Hocası” ya da benzeri kitapları/kitapçıkları hepimiz okumuş, göz atmışızdır. Hepimizin evinde de vardır.

Abdestin nasıl alınacağını, namazın kılınışını, zamanlarını, rekatlarını ve en önemlisi namazlarda okunacak duaları kısaca anlatan, yararlı kitapçıklardır.

Bu kitapların “Namazda Okunacak Dualar/Namaz Sureleri” bölümüne baktığınızda, duaların hepsi arapça ve dua sayısı 10-15 arasındadır. Biz inananlar da zaten bunların dışında dualarla namaz kılmayız. Varsa yoksa bu dualar…

Namaz Hocası kitaplarındaki duaların neredeyse yarısı da beş vakit namazlarımızda okuduğumuz, vazgeçemediğimiz dualar olup KUR’AN da olmayan dualardır.

Örnek vermek gerekirse; biz inananların çok büyük bir bölümü namazlara “Sübhaneke” duası ile başlarız. Kur’an da o kadar dua/ayet varken neden namaza ve ilk rekatına Kur’an da olmayan“Sübhaneke” ile başlarız sorusu yıllarca kafamı kurcalamıştır.

Çoğu hocalarla(!) bu durumu konuştuğumda hepsinin söylediği benzer cümleler şöyle…

“Evet, Sübhaneke duası Kur’an da yok ama Allah’a söylediğimiz dua içindeki sözler, Kur’an da da geçen en güzel sözlerden oluşmuş bir duadır. Bunlar neden söylenemez ki?”

Bu cümlelere en ufak itirazım yok!.. Gerçekten de “Sübhaneke” duasının anlamına bir göz attığınızda Yüce Allah’a ne güzel şeyler söylediğimizi anlıyoruz…

Bakalım “Sübhaneke” duasında Allah’a neler diyor muşuz?

“Allah’ım Sen bütün kusurlardan temiz ve uzaksın. Seni her zaman böyle kusursuz kabul eder, yüceliğini daima dile getiririm. Senin adın mübarektir. Varlığın her şeyden daha üstündür. Senden başka bir tanrı yoktur.”

Ne kadar güzel sözler değil mi?

Çocuk yaşımızda öğrendiğimiz ve bugüne kadar kendimizi yenileyip yıllar yılı vazgeçemediğimiz, Kur’an da olmayan diğer dualara da bakalım…

Namazlarımızın vazgeçilmez duaları olan Tahiyyat Duası (Ettehiyyatü), Salavat Duaları (Allahümme salli ve barik duaları), kunut duaları da aynı “Sübhaneke” duası gibi Kur’an da olmayan, Arapların, seçme cümlelerinden oluşan dualardır. Yani, namazlarımızda okuduğumuz dualarımızın nerede ise yarısı Arapların söyledikleri ve fakat Kur’an da olmayan dualar.

Şimdi soruyorum kendime!.. Arap, kendi anladığı dilden Kur’an dışındaki bu dualarla namazını kılıyor da, bizler bu duaların türkçelerini namazımızda neden söylemeyelim?

Arap, Kur’an da olmayan “Sübhaneke” duasını arapça okurken ben niye o duanın anladığım dil olan Türkçesini okumayayım?

Arap, Kur’an da olmayan Tahiyyat, Salavat ve Kunut dualarını kendi anladığı dilden okurken ben niye o duaların anladığım dil olan Türkçelerini okumayayım?

Bir Arap Müslüman Arapça okuyunca oluyor da, bir Türk Müslüman Türkçe okuyunca olmayacak mı? Bir İngiliz Müslüman mutlaka Arapça mı okumalı? Akıl nerede?

Ben bir adım daha ileri giderek söylüyorum…

Allah rızası için kıldığım namazlarımda Kur’an da olmayan bu duaların yerine, neden içimden geldiği şekilde Allah’a hitap edip O’nu yüceltmeyeyim? Ayrıca neden hep Arapların icat ettiği duaları okuyorum? Arapların dualarını okumam şart mı?

Ben kendi dilimden, Allah’a ne söyleyeceğimi bilemeyecek kadar aciz miyim? Gerçekten aciz isem sorun yok. Allah kabul ederse, anlamını bilmeden Arapça okumaya devam ederim. Ama Rab’bimin huzurundaysam, Rab’bime söyleyeceklerimi anladığım dilden söyleyeceğim.

*

Biz inananlar, aklımızı kullanarak hareket etmek mecburiyetindeyiz. Ezberciliği ve şekilciliği terketmek zorundayız. Atalarımızın yanlışlarını bilerek devam ettiremeyiz/ettirmemeliyiz. Onun için ben diyorum ki; Namazlarımızda anladığımız dilden ve hatta Kur’an da olmasa dahi O’nun en güzel sözlerini, Rab’bimize içimizden geldiği gibi söyler, dua eder, yalvarabiliriz.

Zaten Yüce Allah, Nisa Suresi 43. Ayetinde namazlarımızda “ne dediğimizi bilmemizi” emretmiyor mu?

Doğrusunu Allah bilir…

Selam ve Dua ile,

Fikret ARMAN


About the Author
Author

Fikret Arman

Comments (5)
Leave a reply

Name (required)

Website