Kısa bir ömüre neler sığdırmıyor ki insan? Yakınlarını kaybediyor, malını mülkünü yitiriyor, hastalıklarla savaşıyor ve daha neler neler…Öyle garip yaşantılar, öyle ibretlik hayatlar var ki, insan başkalarının zorluklarını gördükçe kendi dertlerini unutuyor. Elbette herkesin hayatı kendine özeldir, herkesin dayanma kapasitesi aynı değil ve herkesin sıkıntısı kendine göre ağırdır. Zamanla insanın tecrübeleri arttıkça olaylar karşısındaki direnci de artabiliyor istemese de. Hele bir farkındalık hali varsa direnci bir kat daha artıyor.
Bireyselleşmenin, sömürülmenin, yozlaşmanın da bir yandan bastırarak insanı yalnızlaştırdığı bu yaşamın içindeki insan nefes alacak bir pencere, ona umut olacak bir ışık, ruh halini anlık da olsa rahatlatacak şeylere o kadar ihtiyaç duyuyor ki… Kimi o nefesi alkolden sağlamaya çalışıyor, kimi sanattan, müzikten; kimi kendinden tamamen kaçıyor. Sığınılan her limanın bir etkisi olabiliyor fakat bu geçici oluyor. Örneğin sarhoş olarak bilinçten sıyrılınca o an için bir rahatlama yaşayabiliyor insan fakat kendine gelince çok daha kötü bir ruh haline girebiliyor. Vücuttaki biyolojik rahatsızlık da cabası…Veya efkarlanınca elindeki yanık sesli kavala sarılıyor insan, avutuyor onu bu ses fakat elinden bıraktığı an, enstrümanından bile daha yalnız olduğunu anlıyor.
Tüm bunlarla beraber kalbi ilahi anlamda tatmin olmamış bir insan Allah’tan bir mucize bekleyip kendisiyle konuşmasını isteyebiliyor. Özellikle yalnızlaştıkta yalnızlaşıp hiçbir limanın, kendi sığıntılarına cevap veremediği zamanlarda. Ve anladım ki eğer insan bunu can-ı gönülden istiyorsa Allah ona yol gösteriyor. Hani mucize istiyoruz ya Allah tarafından, işte ayet(mucize)lerden haberdar değiliz demektir. Hani bizimle konuşsun diyoruz ya, demek ki bir Kuran’ı ya açıp okumuyoruz, ya da okusak da sadece gözlerimizle okuyoruz.
Öyle bir ruh halindeydim ki ya kopacaktım, ya bağlanacaktım. Böyle bir halde iken bir imam arkadaşla sohbet ederken “Ben bir işaret bekliyorum, bana bir işaret göndersin, konuşsun benimle vs.” gibi taleplerimi arkadaşıma dillendirirken Allah’ın zaten bizimle konuştuğundan haberdar değilmişim. Demek ki Kuran-ı Kerim’den, onu anlamayacak kadar uzakmışım. Ben onlarca sıkıntıyla boğuşurken hayatımın dönüm noktası olduğunu düşündüğüm o sohbet anında, yaşantılarımla birebir örtüşen, rahmet kokan, uyaran, uyandıran, teselli ve güç veren, kısacası insanı kendine getiren bir sure çıkardı Allah karşıma:İnşirah Suresi. Bunun yanına da Kafirun suresini de ekleyince önceki uzaklığımdan o kadar utanır oldum ki…Dünyanın kötü hallerinden ruhen sıyrılmak için alkolün ne kadar saçma olduğunu, huzuru ve gücü dışarıda değil içeride aramanın gerekliliğini bir kez daha kavradığımı ve Allah’ın rahmetinin, şefkatinin ne kadar büyük olduğunu fark etim. Ben dünyanın en mantıksız, en az düşünen ve sorgulayan insanı dahi olsam öyle bir anımda karşıma bu ayetlerini çıkararak kendini ve gücünü benim vesveselerime karşı ispatlamış olan Allah beni muhatap alarak hiçbir şeyin kendisinden habersiz olmadığını bana ispatlıyorsa benim için başka bir yorum gereksizdir. Eğer bunalıyorsanız, Allah’ın varlığından emin değilseniz, kitabına karşı mesafeli yaklaşıyorsanız kendinizi karşınıza alın ve sadece şunu aklınızdan çıkarmadan okuyun: “Allah çok merhametlidir.” Bunu kavradığınız veya hissettiğiniz an eliniz eşinize tokat atmak için kalkmaz, yolda yürürken elindeki yükü ondan alarak yardımcı olmak istediğiniz insanlar artar, elinizdeki malınızdan ihtiyacı olana vermenin nasıl kutsal bir arınma olduğunu görür ve her şeyden önemlisi, siz yıkılmazsınız. Yeter ki Allah’ın buyurduğu yolda kalmaya çalışalım. Yeter ki O’nu unutmayalım. O zaman namaz bizim için bir zorunluluk, bir görev değil; o şefkati bol olan yaratıcımızla görüşme anı olarak bizi kendine çağırır. Çünkü o arkamızdaysa, varsın bütün evren karşımızda olsun…
Allah kimseye kaldıramayacağı yük yüklemesin,her şey karşısında sabır ve mücadele ruhu versin.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah’ın adıyla.
1. Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
2. Yükünü senden alıp atmadık mı?
3. O senin belini büken yükü .
4. Senin şânını ve ününü yüceltmedik mi?
5. Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır.
6. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.
7. Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul,
8. Yalnız Rabbine yönel.
İNŞİRAH SURESİ