SEBEB-İ MERAKSIZLIĞIN MERAKINDAYIM

SEBEB-İ MERAKSIZLIĞIN MERAKINDAYIM

Ahsen-i Takvîm olarak yaratıldığı beyan edilen biz insanoğlunun  (Bkz: Tîn s. 4. Ayet) Kur’ânî tabirle ifade etmek gerekirse “bellerinden zürriyyetlerinin alınmaya başlandığı” (Bkz: Araf 172-173), alan literatüründe ise “bluğ çağı” ism-i terkibi ile dillendirilen fıtrî döneminde, tıpkı aynı zihnî/bedenî olgunlaşma sürecini yaşayan akranlarım gibi benim de “merak” duygu düzeyim bir hayli yükselip, beni sorgulamaya güdülemişti.

Tahmin edersiniz ki bu sorgulamanın doğal sonucu; düşünmeyi, düşünmek; soru sormayı, cevap arayışı da pek tabii okumayı beraberinde getirdi.

O günden bu güne, tabir-i caizse aç kurtlar gibi, değerli gördüğüm her kitabın kurdu olmayı kendime düstur edindim.

Kutsal Kitabım Kur’ân-ı Kerim’in “İkra/Oku” emrini (Bkz: Alak suresi 1. Ayet) üzerime alıp, kendimi müstağni görmekten (Alak s. 4 ) Allah’a sığınarak, aklımı kullanmadığım takdirde pislik yağmuruna dûçâr olacağımın (Bkz: Yunus suresi 100. Ayet) bilincinde, kendimi ve evreni müşahede etmeyi, başka bir ifade ile matbû ve mahlûk cümle ayetleri tertîl etmeyi öncelikli hedef bildim.

Merakımın tezahürüne dair zincirleme bir kaç misal getirmek isterim:

-Canlılığın başlangıcını, çeşitliliğini, ham maddesini “merak” etmek, kuşların ve diğer tüm canlıların da bizlere benzer bir ümmet olduğu (Bkz: 6/38. Ayet) gerçeğinin nasıllığını sorgulamak beni Kur’an düzleminde Biyoloji okumalarına (Bkz: Ankebut suresi 20. Ayet),

Üzerimize direksiz bina edilen, bakan insana sonsuzluk hissiyatı veren, o kusursuz gök kubbenin (Bkz: Mülk s. 3 ), insanlığın ihtiyacı olan maddeleri adeta fırınlama vazifesi gören (Örn Demir madeninin Süpernova yıldızları içinde pişmesi, yıldızın ağırlaşan ve hazırlanmış maddeyi artık taşıyamaması sonucu patlayarak yeryüzüne göndermesi. Bkz: Hadid s. 25) yıldızlarını ve daha nice gezegen olaylarını “merak” etmek beni Kur’an düzleminde Astronomi okumalarına,

-Tarihin tekerrüründen bir nebze kaçabilme adına, yitik medeniyetlerin derbeder kalıntılarını, II. Ramses’in (bir başka kanıya göre Hz. Musa ile savaşan Mineptah idi. {Kitabı Mukaddes Kuran ve Bilim kitabı sf 336/Maurice Bucaille} ) nâm-ı diğer Firavun’un helaka uğramış cesedini, Nuh’un Ağrı Dağı başta olmak üzre çeşitli dağlarda halen aranmakta olan ve imtihana tâbi insanlığa bir ibret vesikası niyetine Allah tarafından Cûdi’ye (Kelime anlamı dağlık bir bölge demek olup gemi, belirlenen bazı dağlık bölgelerde aranmaya devam etmektedir. İlgilenenler için Bkz: Nuh Tufanı ve Sümerlerin Kökeni/Prof. Dr. Mümin Köksoy) oturtulduğunu bildiğimiz (Bkz: Hud 44 ) gemisinin nerede, ne halde olduğunu “merak” etmek beni Kur’an düzleminde Arkeoloji okumalarına,

-Bir akıl yürütme sistemi denilebilecek ve çılgınca soruların düşündürücü cevaplarını kuşatan ve merakı içten içe körükleyen mecrayı “merak” etmek beni, Kur’an’da defaatle “aklınızı kullanın” (Bkz:Bakara 44/Mü’minun 80 vd.) nidalarından aldığım güçle Felsefe okumalarına sevk etti..

Ardından var olan çevremden sessizce duygusal bir kopuş peşi sıra geldi çattı…Neden mi? Her yeni gün öğrendiğim bana göre olağanüstü nitelikteki bilgileri heyecanla nakletme arzumun “meraksız” yüzlerin gri duvarına toslaması sebebiyle!..

Evet maalesef, insanların büyük bir kısmı kâinata karşı meraksız, sanırsın bilgiye tıka basa tok. Akılları tutulmuş ya da ‘falan’a kiraya verilmiş yerinde yeller esiyor! Dünyaları desen renksiz dört duvardan müteşekkil.

Soran, sorgulayan, akleden ve nakleden, haddi nedir bilen insanların Kur’an’da üzerine and içilecek (Bkz: Alak s. 7 ve Kalem s. 1-2) kadar değerli kalemleri, kağıtları, çevreleri tükenirken gün be gün, tükenen kalemleri yok onların..Tükenen yalnızca fotoğrafladıkları kahveleri, tüttürdükleri sigaraları ve bir de telefon bataryaları..

Şimdi sorarım size, kimliklerinin din hanesinde İslam yazdığı halde 20, 30, 40, ya da 50 yaşına ulaşmış, Yüce Rabbimin biz aciz kulları muhatap alarak gönderdiği veciz kelâmına sağır, onun tercümesini bir kez “merak” edip okumamış, Hablullah belleyip tutmamış güruh o İslam ibaresini kalplerine yazabilmişler midir?!

Bu güruhun belki de tek merak ettiği zaman içinde zamansızlıktan yakınırken, zamansızlık içinde zaman bulan zaman ötesi, âmiyane tabirle meraklı Melehatların/meraklı Melihlerin neyin merakında olduklarıdır kim bilir…

Tüm bu meraksızlığın sebebini merak etmeye devam edeceğim…


About the Author
Author

Bilgin

Comments (1)
Leave a reply

Name (required)

Website