Tarih boyunca birçok düşünür hayatın amacını ve nasıl yaşanılması gerektiği üzerine düşünmüşler ve bu konuyla ilgili birçok eser vermişlerdir. Örneğin Sokrates “Doğru bir yaşayış nasıl bir yaşayıştır?” sorusuyla ilgilenmiş, insanın kendisini ahlakça eğitmesini “Kendini tanı!” buyruğuyla bir ödev olarak göstermiştir. Bu buyruk bugün bizler için de geçerlidir. Kendimizi tanımamız için nereden geldiğimizi, neden burada olduğumuzu, nereye gideceğimizi ve neden hiçbir şey yerine bir şeylerin var olduğunu düşünmemiz gerekir. Bu bağlamda bu sorulara en mantıklı ve tutarlı cevapları veren sistemin Tanrı’dan gelen bir kılavuz ve bir yaşam rehberi olan İslam dini olduğunu görmekteyiz. Çünkü beşer şaşar ancak Tanrı her şeyin en doğrusunu bilir. “Hiç Yaratan yarattığını bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.” Mülk Suresi 14. Ayet
Peki İslam dinini “Hangi hocadan, hangi mezhepten, hangi kurumdan, hangi anlayıştan öğrenmeliyiz?” sorusunu sormak bu noktada önemlidir. Çünkü her taraftan bilgi bombardımanına tutulmaktayız; gerek yazılı ve görsel medya araçlarından gerekse de 21. yüzyılda hemen her evde bulunan internet sayesinde ortaya çıkan sosyal medyadan. Her yerden akıllı telefonumuza, akıllı tabletimize, akıllı bilgisayarımıza bilgi yağmakta. Peki İslam konusunda birbiriyle zıtlıklar içeren bu bilgilerin hangisi doğru? Bu konuda birçok insan farklı farklı yazılar, videolar, hocalar, imamlar, vaizler, alimler, mezhepler, yüzlerce ciltlik tefsir kitapları, yüzlerce ciltlik hadis kitapları önerebilir. Biz bunlar yerine Allah’ın ipine sarılmalıyız.“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kuran’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.” Ali İmran Suresi 103. Ayet
Kuran’ın tamamlanmasından ve peygamberimizin vefatından sonra müminler bu emri unuttu ve Kuran’ı bir kenara bırakıp birbirleriyle savaşa tutuştular. Bunun sonucunda parçalara bölündüler ve her bir fırka kendisini haklı çıkarmak uğruna dine eklemeler yapmalarının yanı sıra, var olan emirleri de tahrif ettiler. Günümüzdeki karmaşıklığın ve her kafadan bir ses çıkmasının sebebi de budur.
Dine göre neyin doğru neyin yanlış olduğunu Kuran’dan delillendirerek anlatan “Uydurulan Din ve Kuran’daki Din” kitabını ve Kuran’ın Allah’tan gelen bir kitap olduğunu delillendiren “Kuran Hiç Tükenmeyen Mucize” isimli kitaplarını okumanızı öneririm. İkisi de İstanbul Kuran Araştırmaları Grubu’nun hazırlamış olduğu harika eserler.
“Onlar ki, sözü dinler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar Allah’ın kendilerini hidayete erdirdikleridir ve onlar akıl sahipleridir.” Zümer Suresi 18. Ayet
Akıl sahipleri olarak önerdiğim bu iki kitabı; Kuran’ın ve aklın süzgecinden geçirerek okumanızı tavsiye ederim.