1960’ların başında dünya büyük bir nükleer krize şahitlik etmekteydi. Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’ye yerleştirdiği nükleer başlıklı füzeleri tehdit olarak algılayan Sovyetler Birliği misilleme olarak Küba’ya benzer nitelikte füzeler konuşlandırmaya başlamıştı. Böylece Amerika ile Sovyetler arasındaki gerilim tırmanmış, nükleer bir savaşın patlak vermesine, belki de yüz milyonlarca insanın ölümüne ramak kalmıştı. Kriz birçok entelektüeli derinden etkilemiş, hatta İngiliz felsefeci Bertrand Russell’a
(daha&helliip;)
Küçük yaşlardan itibaren Allah ile korkutulmuş bir toplumda; Allah’ın sevginin, rahmetin ve tüm güzelliklerin kaynağı olduğu gerçeğinin göz ardı edilmesine şaşırmamak gerekir. Allah’ın sevgisini kaybetmek ile değil, bize ceza verip azap etmesiyle korkutulmuşuz. Bu korku sebebiyle çoğu zaman farkında olmadan, Allah ile olan en doğal sevgi ve güven bağımızı bozmuşuz. Yaptığımız hatalar çocuktur denilerek hoş karşılanmamış ve bazı büyüklerimizden “Allah
(daha&helliip;)
Kur’an: “Siz Allah’a dininizi mi öğretiyorsunuz?” (Hucurat Suresi 16) diyorken birileri kalkıp Allah’ın indirdiği dini yeterli görmemiş ve Kur’an’da olmayan yeni haramlar ve günahlar çıkarmışlar. Allah’ın dünyevi bir ceza koymadığı kimi günahlar için, Allah’ın kurallarını çiğneyerek, sınırlarını aşarak, insanlar üzerinde baskı kurup cezalar uygulamışlar. Allah’ın verdiği hükümleri yeterli görmeyerek dinde olmayan hükümler uydurmuşlar. Demek ki Allah’ın hükmüne razı olmamış ve
(daha&helliip;)
Bazı Müslümanların akla ve düşünceye karşı olmaları ya da düşünüp sorgulamaya düşmanca yaklaşmaları İslam’a fatura edilemez. Bu tutumun nedeni İslam dini değil, bu tarzda bir din algısına sahip kişi ve çevrelerdir. Allah’ın ilk ayeti akıldır. Allah, akıl ayetini, indirdiği ayetler yani vahiy ile ve Evren’de yarattığı ayetler yani bilim ile uyumlu kılmıştır. Yaratılışımıza kodlamış olduğu bilgi ve din ayetlerini bize
(daha&helliip;)