Günümüz de bizler, İslam ı nasıl anlamaya çalışıyor ve yaşıyoruz hiç düşündünüz mü? Kendimizden bir emek harcıyor da kur’anın rehberliğinden faydalanıyor muyuz dersiniz? Bu soruyu önce kendimize soralım. Alacağımız cevap çok önemli. Eğer kendimiz bir çaba göstermiyor da, Rabbin rehberinde neler yazıyor hiç farkında değilsek, sanırım gittiğimiz yolun Allahın doğru yolu olduğunu bilemeyiz. Bizlere, sen okusan da kur’andan anlayamazsın denmişte
(daha&helliip;)
Dünya hayatına sımsıkı bağlı olan insanlar birbirlerini tevazu, akıl, merhamet, şefkat, fedakarlık gibi Kuran ahlakının kazandırdığı üstün özelliklere göre değil; zenginlik, güzellik gibi geçici dünyevi kriterlere göre değerlendirirler. Bu bakış açısının sonunda zengin – fakir ayrımı yaparak insanlara karşı; mimiklerine, ses tonuna, bakışlarına kadar yansıyan değişik tavırlar sergilerler. Mesela bulundukları ortama zengin biri geldiğinde ayağa kalkar, kibar bir tavırla karşılar
(daha&helliip;)
Kuran kıssalarında almamız gereken pek çok ders olduğu gibi, bilimin geçtiğimiz yüzyılda bulduğu çok sayıda detaya da işaretler vardır. Örneğin Hz. Süleyman kıssasında karıncalar arasındaki iletişime dikkat çekilmiştir. Nihayet karınca vadisine geldiklerinde, bir dişi karınca dedi ki: “Ey karınca topluluğu, kendi yuvalarınıza girin, Süleyman ve orduları, farkında olmaksızın sizi kırıp geçmesin. ” (Neml Suresi, 18) Geçtiğimiz yüzyılda yapılan araştırmalar göstermiştir
(daha&helliip;)
Yazan: Şükrü Hüseyinoğlu Rabbimiz tarih boyunca çoğu defa birbirine karıştırılan hakla bâtılın arasını açmak üzere çeşitli dönemlerde insanlar arasından elçiler seçmiş ve onlara insanların tâbi olmaları gereken ölçüleri vahiy etmiştir. Hz. Muhammed, hidayet önderi olarak seçilen son elçi, ona bildirilen Kur’an vahyi de vahiy halkasının son temsilcisi olmuştur. Hz. Peygamber ve beraberindeki ilk nesil, tüm benlikleriyle, âlemlerin Rabbi yüce Allah’ın
(daha&helliip;)
Bazı entelektüel çevrelerde yaygın olan din hakkındaki bir görüş de daha çok gelir düzeyi düşük, fakir insanların dindar olduklarıdır. Aslına bakılırsa bu doğru bir gözlemdir. Gerçekten de ortalamalara göre gelir düzeyi düşük olanların dini duygularının daha kuvvetli olduğunu görüyoruz. Çeşitli araştırma kuruluşlarının çalışmaları da bu sonucu destekler nitelikte. Gallup’ın yaptığı araştırmaya göre, kişi başı gelirin $2, 000’ın altında olduğu ülkelerde
(daha&helliip;)
Son günlerde gündeme gelen konulardan biri Müslümanların Ehli Kitap dediğimiz Hıristiyanlarla ve Yahudilerle nasıl bir ilişki içinde olması gerektiği ve dost olup olamayacağı konusu. Bu konu Kuran’daki Maide Suresinde geçen aşağıdaki ayet ile gündeme geldi. 51. İnananlar, Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudur. Sizden kim onlarla dost olursa onlardan sayılır. ALLAH zalim toplumu doğru yola iletmez. 5 –
(daha&helliip;)
Mezhepçi bey ile mezhepçi hanım kalktıklarında sağ ayak ile yataklarından kalkmalıdırlar. Hayırlı işler sağ, hayırsız işler sol ayakla yapılır. Birazdan eğer birisi tuvalete girecekse sol ayakla girer. Tuvalete başı kapalı girmekte sevap vardır. Tuvalette iken konuşulmaz, eğer biri tuvaletin dışından soru sorarsa bu münasebetsize cevap vermemek daha uygundur. Eğer evdeki tuvalet alafrangaysa, bu tuvaleti yıktırıp alaturka yaptırmak daha uygundur. Erkekler
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- …
- 244
-