Oruç, üç öğün yerine iki öğün yiyip bir öğünlük bedeli de yiyip içemeyenlere verebilmektir. Oruçta 3 öğünü 2’ye indirip her öğünde ikişer kat yani 4 öğün kadar tüketirsek, üstelik bir de sofra artıkları ile israf yayıp bir kısım yiyeceği çöpe atarsak! Böyle bir eylemi sevap kazandıran bir ibadet olarak savunabilir miyiz? Ne garip ki aç kalıp daha az yememiz gereken
(daha&helliip;)
Umarız ki tereddüt etmediniz, zira bu makalemizde, KUR’AN okumanın zararlarından bahsetmeyi düşünüyoruz. Bizim millet alışıktır ya, başlığa bakarak, yorumlar yapmaya, hani ondan diyoruz Evet, evet KUR’AN okumanın zararlarından bahsedeceğiz, Çünkü pek çok zaviyeden KUR’AN okumak tehlikeli ve zararlıdır (!) Düşünüyoruz da, bir tarafta sahip olduğumuz en aydınlık EVRENSEL çapta yegane hidayet rehberimiz KUR’AN, öbür yanda onun nazm-ı celilini törensel
(daha&helliip;)
Terazinin dengesini, eşitsizlik bozar. Terazinin bir kefesinin yükselmesi için, diğer kefenin alçalması gerekir. Zenginliğin olduğu yerde, fakirlik olmak zorundadır. Zengin fakirin hakkını alarak semirir, büyür. Her insanın emeğinin haricinde bir kazancı olamaz. Zenginliğini kendindeki bir bilgiye bağlayan, Karunlaşmış demektir. “Onlar bu kıyameti uzak görüyorlar, biz ise onu yakın görüyoruz.- O gün gök erimiş maden gibi olur. Dağlar ise atılmış yün
(daha&helliip;)
SAFAHAT KURAN TEFSİRİ 1 “Hem onlara: “Allah ne göndermiş ise ona uyunuz” denildiği zaman, (Biz daha iyi, atalarımızı müdavim bulduğumuz şeylere uyarız) derler; pek âla! ya ataları bir şeye akıl erdirememiş, doğru yolu seçememiş ise, yine mi uyacaklar?” 2/170 Dini taklit, dünyası taklit, âdatı taklit, kıyafeti taklit, selâmı taklit, kelâmı taklit, hülâsa her şeyi taklit olan bir milletin efradı da
(daha&helliip;)
Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış… Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.. -“Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı” dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki,at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: -“Seni
(daha&helliip;)
Kuran İnzali ve şartları ihmal ederek, sadece evrensel ilkeler yığını halinde gelseydi; “Bir defada indirilmeli değil miydi” diyen inkarcı kurnazlığıyla, bir süre sonra hayattan kopuk, anlaşılmaz ve elinde her türden yorumlara gebe bir seranomi metni olurdu Kur’an. Oldu da. Aksine evrensel mesajı es geçerek, yalnız tarihsel esasları gözetseydi de; ya, asla ulaşılamayan bir asr-ı saadet hayaline, yada bu hayale benzer
(daha&helliip;)
Kur’an’da “Allah yolunda” (fî sebilillah) kaydı düşülerek emredilenler: Cihad, hicret, infak. (bkn: Enfâl 74, Tevbe 19-20, Bakara 3, Bakara 190 vb…) Allah yolunda infak, mali bir cihattır, bir başka yönüyle bireysel maddecilikten toplumsal eşitliğe hicrettir. Maddecilik daim, ebedi değildir ve kaybedilebilir. Cenneti ise tam tersine ebedi nimettir. İnfak terim olarak “yarar veren bir şeyi ona muhtaç olan biriyle karşılıksız paylaşmak”
(daha&helliip;)
Kıraat: Sözün Korunması Zulmün çığ gibi büyüdüğü ve toplumsal hayatı bir dişi örümcek gibi sardığı bir anda, kurandan kıraat ettiği ayetler ile vicdanından gelen Allah’ın DİRİLTİCİ RUHA kulak veren insan, o sesi takip etmeye devam eder. Çünkü bilir ki, egemenler yönetebilmek için önce kelimelerle oynarlar. Her çağda görülmüştür ki koyu karanlığın sebebi aslında kelimelerin genetiğiyle oynayan egemen zihniyettir. Kıraat işte bu noktada devreye girer. Doğru
(daha&helliip;)