Forumlarda bu konuyla ilgili bana yöneltilen sorular ve cevaplarım: QUOTE(r Mar 28 2008, 04: 30 AM) “R: 13: 15`de bu kaleme ne olacak? Tanrı: Ben tersini dilemezsem, kalem masadan düşecek R: Peki dusmesini diliyor musun? Tanri: …. Burada tanri ne diyor bana? Bir tek yanit bekliyorum” Cevabım: R: 13: 15`de bu kaleme ne olacak? Tanrı: Ben tersini dilemezsem, kalem masadan
(daha&helliip;)
Yaşadığımız dünya ile ilgili tüm bilgilerimiz bize beş duyumuz aracılığı ile gelir. Yani biz gözümüzün gördüğü, elimizin dokunduğu, burnumuzun kokladığı, dilimizin tattığı, kulağımızın duyduğu bir dünyayı tanırız. Doğumumuzdan itibaren bu duyulara bağlı olduğumuz için “dış dünya”nın, duyularımızın bize tanıttığından farklı olabileceğini hiç düşünmemişizdir. Oysa, bugün birçok bilim dalında yapılan araştırmalar son derece farklı bir anlayışı beraberinde getirmiş, algılarımız ve algıladığımız
(daha&helliip;)
Bir gün, eğitim sistemi üzerimize çökecek. Tek tipleştirici mantık, sorgulayıcı mantık istemez. Çünkü hazırlanmış menüden önüne seçenekler sunar. Tek doğru cevapla her kesi aynı cevapta birleştirip haps eder. Durağan evren mantığına göre hazırlanmış eğitim yerini Dinamik ve hareket halindeki evren MODELİNE GÖRE DEĞİŞTİRMEK ZORUNDADIR…. ! Bilimin kendi dinamikleri içerisinde bile sürekli değişip geliştiği süreçte, üstünü örttüğümüz bir hakikatin kokuşması sonucu
(daha&helliip;)
Hepimiz çalan saati duyarak derin bir rüyadan uyandığımızda ilk başta büyük bir şaşkınlık yaşıyoruz. Önce rüya ile gerçek hayatı algılamaya çalışıyoruz. Birkaç saniye önce rüyamızda yaşadığımız sevinçler, üzüntüler, trafik kazası, gülün kokusu, insanlar, hatta yediğimiz yemeğin tadı o kadar net ve gerçek gibi ki bunun rüya olduğuna bir türlü inanamıyoruz. Peki uyandığımızda gerçek hayata mı geçiyoruz, hangisi hayal, hangisi gerçek?
(daha&helliip;)
Yaşanan zaman ve mekan şartlarına bağlı olan konularda toplumsal tercihlerin tarihin akışı içinde dinin asli unsuru gibi sonraki kuşaklara dayatılmasının, dinin dinamik yapısından uzaklaşılmasının, tutuculuğun, taassubun, ecdatperestliğin, 10 – 12 asır önceya takılıp kalmanın sakıncalarını, müteşabih ayetlerin günün şartlarına, toplumsal ihtiyaçlara göre akıl ve bilim yardımıyla yorumlanmamasından doğan geri kalmışlığı DİN ve BEYİN adlı kitabının 287 sayfasında Prof. Dr. GAZİ
(daha&helliip;)
Nebi-elçimize ilk inen vahiy, oku, rabbinin adıyla oku. O ki insanı bir kan pıhtısından yarattı (ALAK/1-2) Rabbimizin, nebi-elçisiyle bize ulaştırdığı vahyinden, unutkan olan insanoğlunun potansiyelinde kilerini harekete geçirebilmesi için, okumamızı – hatırlamamızı istediğini bize son olarak ulaştırdığı kitabından okuyoruz ve anlıyoruz. Rabbimiz Âdeme üflediği ruhla isimlerin hakikatini bildirmiş, hakikat bilgisiyle varlık ailesine çıkmış olan âdemoğlu ise sorumluluğu üstleneceğinin sözünü vermiştir.
(daha&helliip;)
İndALLAH tA DİN İSLAM DIR… bU HEP BÖYLEYDİ VE HİÇ DEĞİŞMEDİ… TEK HAK DİN vardı, oda islamdı. Allah diğer dinler dediğimiz hiristiyanlık, musevilik gibi dinleri indirmişte. sanki onlarda başarılı olamamış en son islamı indirmiş gibi bir hava oluşturulması ne kadar yanlış ise, diğer dinleride kendi içinde ve kendine has kurallarla indiğini kabul etmek dahi o kadar yanlıştır. Hiristiyanlık yortusunda haşa
(daha&helliip;)
Ruhçu öğreti-paganizm binlerce yıldır insanlara panteizmi, çok tanrıcılığı, çilekeşliği, kutsal insanları, kolektivizmi, evrimi ve komünizmi aşılamaya çalışıyor. Bu uğurda İncil gibi eski kutsal kitaplara bile sızıp pagan felsefeyi şırınga etmeye çalıştılar. İblis söz vermişti din yolu üzerine kurulup, insanları aldatacağına. A`raf Suresi 16 Dedi: “Beni azdırmana yemin ederim ki, onları saptırmak için senin dosdoğru yolun üzerine kurulacağım. ” İblis`in dini
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- …
- 39
-