Takva / Erdem / Ahlak…

Kur’an okuyan herkes bilir ki “Kur’anı okudukça” değişip gelişirsiniz. Kur’an sizi araştırmaya sorgulamaya yönlendirir. Araştırdıkça,  araştırdıklarımızı, öğrendiklerimizi, Kur’an’a arz ederken nereden baktığınız çok önemlidir. Kur’an’dan mı araştırdıklarınıza bakıyorsunuz yoksa araştırdıklarımızı Kur’an’a mı taksitlendiriyoruz? Kur’an ilk önce muhatabını TAKVAYA-AHLAKA-ERDEME DAVET EDER! Kur’an Okuyanlar bilirler ki Kur’an Evrensel bir kitaptır. Ve Kitabımızda tüm tutum ve davranışlar eksiksiz olarak bildirilmiştir. Elçimizin ve sahabenin (daha&helliip;)

Ali İmran Suresi 187. Ayet ve Allah’a Verdiğimiz Söz…

Değerli din kardeşlerim. Bugünkü yazımın konusu, Ali İmran suresi 187. ayet olacaktır. Bu ayet aslında bizlere o kadar önemli uyarılar yapıyor ki, zerre kadar Kur’an dan nasibini alan ve düşünen, yaptığımız yanlışların farkına varacaktır. Gelin önce ayeti yazalım, daha sonrada ayet üzerinde birlikte düşünelim. Ali İmran 187: Allah kendilerine kitap verilenlerden şöyle bir söz almıştı: “ONU İNSANLARA AÇIKLAYINIZ VE HİÇBİR (daha&helliip;)

Ruhuna El-Fatiha!

“Uyuyan Ümmet” Kuran’ı okurken “Allah’ın adıyla” diye başlayan ama sonunda “Amin” diyerek Kuran’ın hiçbir yerinde geçmeyen bir kelimeyi Fatiha suresine ekleyerek mescitleri bir Amon tapınağıymış gibi çınlatan ve Allah’tan gayri herkesi dinde önder sayan bir ümmetlerin çocuklarıyız. Kuran’ı okurken “Bütün Övgüler Allah’adır” diye söz veren ama, peygamberleri, evliyaları, azizleri, ölüleri, imamları, hocaefendilerini ve mülki liderlerini Allah’tan daha çok övme peşinde olan, hatta (daha&helliip;)

Hadisler Ayetlerin Hükmünü Kaldırır mı?

Değerli din kardeşlerim. Günümüz İslam’ı öyle yanlış bir yönde ilerliyor ki, adeta Kur’an a savaş açmış, onun hükümlerine sanki inat, bir iman üzerinde yaşıyoruz ama bunun ne yazık ki farkında değiliz. Dini anlattığını söyleyen, toplumda söz sahibi öyle kişiler var ki, söylediklerini kulakları duymuyor sanki. Düşünebiliyor musunuz, kutsi yani doğruluğundan şüphe olmayan, adı verdikleri bazı hadislerin, ayetleri nesih edebileceğine inanılmaktadır. (daha&helliip;)

Kabe’deki, Hacerü’l-Esved Taşı…

HACERÜ’L-ESVED: Kâbe’nin güney doğu köşesinde yerden bir buçuk metre yüksekliğinde, yumurta biçiminde hafif kırmızı ve otuz cm. çapında oldukça parlak siyah bir taş. Hanbel 1/307.. “Hacerül Esved cennettendir. O kardan daha beyaz idi ve müşriklerin günahı onu kararttı. peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah kıyamet günü Haceru’l-esvedi -gören iki gözü, konuşan bir dili olduğu halde (mahşer meydanına) gönderir; o da kendisini (daha&helliip;)

“Melis”…

Veli dayımı, eşi Safiye teyzemin ölümünden bu yana ilk kez böylesine perişan, bitkin tükenmiş bir vaziyette gördüm. İnanılmaz çökmüştü. Bu acıyı yaşamak kolay değildi. İki yıl önce Hak’kın rahmetine kavuşan yeğeni rahmetli İsmail’in  gencecik kızını, torununu  toprağa veriyordu. Ahmak ıslatan gibi yağan yağmur, her tarafı çamur olmuş giysileri umurunda bile değildi. Hala elleriyle çamur olmuş toprakları mezara atmaya çalışıyordu. Küçük (daha&helliip;)

İslam İnancında Fetva Verme Konusu…

Günümüzde din adına çok başvurulan bir makamdan bahsedilir. Fetva verme makamı. Gelin bu konuyu sizlerle birlikte, Kur’an dan yardım alarak düşünelim. Önce fetva sözcüğü, ne anlama geliyor ona bakalım. Fetva her hangi bir dini konuda, detaylı açıklama yapmak, konuyla ilgili izahatta bulunmaktır. Bu bilgiden sonra hemen kendimize soralım. Peki, Allah Kur’an da hüküm verdiği konularda, açık, anlaşılır bir izahatta bulunmamıştır (daha&helliip;)

İslam’a İftira Atanların Hezeyanı…

Bizler Kur’an’ı öyle bir terk ettik ki, hurafe ve batıl iliklerimize kadar işlemiş, ama bunun farkında bile değiliz. Yaşadığımız dinin adı İslam, yani Allah a boyun eğmek, teslim olmak ama bizler ne yazık ki Allah a değil, beşerin uydurduğu rivayet ve sanı bilgilere inanıyor ve onların batıl sözlerine boyun eğerek, inancımızı yaşıyoruz. Bu tespitlerimin bir tezahürünü gördük basında. Yaşını başını (daha&helliip;)