Aslında geçen haftadan beri yazmayı planlıyorum bu yazıyı, geciktim biraz. Geçen hafta Cuma hutbesinde duyduklarım beni şaşkına çevirdi. Bu hutbe ile ilgili fikirlerimi paylaşmak istedim bu yazıda. Pek çoğunuz da eminim geçen hafta camide benzer şeyler duydunuz. Benzer diyorum çünkü Cuma hutbelerinin konularının en azından şehir şehir belirlendiğini ancak detaylarda birtakım farklılıklar olabileceğini biliyorum. Neyse, gelelim hutbenin konusuna. Hutbede
(daha&helliip;)
İman sahipleri, iman etmeyen insanların yaşadıkları sevgisizlikten, güvensizlikten, huzursuzluktan, endişe ve korkudan uzaktırlar. Çünkü insanlardan bir beklentileri yoktur. İsteklerini insanların değil, Allah’ın yerine getireceğini bilerek, yalnızca O’na yönelip dönerler. Allah’ın sevdiği gibi bir yaşam sürdüklerinde, kendilerine en güzel karşılığı vereceğini umut ederler. Rabbimizin nimetleri olan sevgiyi, huzuru ve güveni de bu şuur ve bilinçle, derin ve güzel yaşarlar. Allah’ın bildirdiği
(daha&helliip;)
İş yerindeki yöneticinin her söylediğini neden yapıyorsun? Çünkü = Saygı/Korku/Kaygı hissediyorsun ve yapmak zo-run-da-sın! Anne/babanın söylediklerini neden yapıyorsun? Çünkü = Saygı/Sevgi/Kaygı hissediyorsun ve yapmak zo-run-da-sın! Peki ya Allah’ın söylediklerini neden yap mıyorsun? Çünkü = Allah’ı gerçekte zerre kadar sevmiyor, saymıyorsun!.. İtiraf etmenin tam da vakti!.. Dil ile seviyorum/sayıyorum demek bir hiçtir! Sevenin sevdiğinden böylesine gafil, böylesine uzak olması mümkün mü?
(daha&helliip;)
Her yapması gereken işi yapmadan önce binbir bahane üretmeyi çok seven insanlar, iş Kuran okumaya gelince de kafalarında kulaktan dolma bilgilerle oluşturdukları bahanelere dayanarak Kuran’dan yüz çevirirler. Nüfus cüzdanlarında dini: İslam yazsa da kendi dinlerini Kuran-ı Kerim’i anadilinde okuyarak öğrenmek yerine başkalarının anlattıklarına güvenerek öğrenmeye kalkanlar bir sınava hazırlanırken kılavuz olarak verilen kitabı çalışmak yerine ordan burdan toplanan doğruluğu bile
(daha&helliip;)
Dinsizlerin yıllardır bıkmadan yaptıkları bir şey de, İslam’da olmayanla, İslam’ı eleştirmektir. Hemen örnek vereyim; mesela taşlayarak öldürme (recm) İslam’da yoktur. Fakat zina yapanları taşlayarak öldüren, Kuran’a uymayan Müslümanlar vardır. Bunu gören dinsizler “Şu rezilliğe bakın, zina yaptı diye insanları taşlayarak öldürüyorlar, işte barış dini İslam budur!” benzeri cümlelerle ortalıkta dolaşmaktadırlar. Dinsizlerin genel olarak yaptıkları davranış hep aynıdır: Müslümanların ya da adeta
(daha&helliip;)
Dün zaten geçti, yarın daha gelmedi hatta geleceği de garanti değil, öyleyse ancak bugün vardır, hatta bu “an”… Gerisi anlamsızdır. Şimdi ben bunu söyleyince hepinizin “e evet tabi ne var ki bunda” dediğinizi duyar gibi oldum. Doğru haklısınız bu aslında hepimizin bildiği bir şey. Aksini iddia edebilecek kimse yok da peki yaşarken buna göre mi yaşıyoruz gerçekten? Bence pek de
(daha&helliip;)
Dini yalnızca Kuran’dan anlama, dini konularda tek otorite ve kaynak olarak Kuran’ı kabul etme düşüncesi olarak tanımlayabileceğimiz Kuran’daki İslama karşı getirilen eleştirilerden biri de bu düşüncenin yenilikçi olduğu, yakın zamanlarda ortaya çıktığı yani sonradan özellikle de modern dünyaya, 20. ve 21. yüzyıla ayak uydurmak için üretildiğidir. Bu eleştirileri yapanların birçoğu elbette gelenekçi dediğimiz hadisçi, mezhepçi veya tasavvufçu kesimden insanlar. Öncelikle
(daha&helliip;)
Bugün Cuma namazına yetişmek için acele içinde ilerlerken çevrede rahat rahat gezinen başörtülü kadınları görünce bir kez daha üzüldüm. Kimse yanlış anlamasın lütfen niyetim kimsenin imanını, tercihlerini sorgulamak değil. Hele hele bu kişilerin samimi olmadıkları gibi bir şeyi söylemek aklımdan bile geçmez. Beni üzen bu kadınların yanlış bilgilendirilmiş olmaları, yani aslında bilgisizlikleri. Hepimiz biliyoruz aslında. Aynı durumda tanıdıklarımız da var
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- …
- 136
-