AYET-EL KURSİ..

Tapılacak tek kudret Allah’tır. O’nun dışında ilah yoktur.

O, sürekli diridir. Hayatın kaynağı O’dur. Kudretin kaynağı da O’dur.
Kimseden kuvvet almaz, fakat her kudret sahibi gücünü O’dan alır.
Ne gaflet yaklaşır O’na, ne kendinden geçme, ne de uyku.
Göklerdeki her şey, yalnız O’na ait olduğu gibi, yeryüzündeki her şey de
yalnız O’nundur.
O’nun huzurunda, bizzat O’nun izni olmadıkça, şefaate kalkışmak kimin haddine..
O, insanların önden gönderdiklerini de bilir, arkada bıraktıklarını da..
İnsanlar, O’nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği dışında, hiçbir şeyi
kavrayıp kuşatamazlar.
O’nun kürsüsü gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır.
Göklerin ve yerin korunup yönetilmesi, O’na hiç de zor gelmez.
En yüce olan O, en büyük olan yine O’dur…. (Bakara-255)

Ayet-el kürsi olarak bilinen bakara süresinin 255. ayetinden peygamberimizin övgüyle bahsettiği, hayrının, bereketinin bol olduğunu söylediği rivayet edilir.. Ayet-el kürsi`de nelerden bahsediliyor gelin bir de birlikte bakalım.

‘Hayatın kaynağı O’dur. Kudretin kaynağı da O’dur.’
Hayatın kaynağı: Allah’ın hayat verme ve hayatın devamı için bizlere gerekli olan rahmeti, bereketi verme gücüdür.. Kudretin-gücün kaynağı, sahibi de O’dur. Sahip olduğumuz maddi, manevi her türlü güç, imkan, yetenek O’nun bizlere nimeti, rahmetidir..
Varolmak, varlığımızı sürdürmek, sahip olduğumuz fiziki ve manevi özelliklerimiz, insan olarak bize özel bahşedilen akıl, zeka, mantık gibi değerlerimiz, O’nun kudretinden bizlere yansıyan tecellilerdir-sonuçlardır..
Allah’ın, kudreti sonsuz, rahmeti, hikmeti sınırsızdır..
Varoluşta ve oluşun seyrinde Allah’ın takdir ettiği ölçü ve nisbetler varlığın ilahi kaderidir.
Halen devam etmekte olan varoluşun seyrinde rastlantı, başıbozukluk, tutarsızlık yoktur.
Tüm varoluş, ilahi sistem, sünnetullah, ilahi kaderimiz devamlı değişim gelişim halindedir.

‘O (Allah) her an yeni bir oluş ve tecellidedir’. Yani Stabil değil, dinamik bir yapı söz konusudur.

Her şeyin sahibi, herşeye gücü yeten Allah’ın mutlak hakimiyeti altında, O’nun rahmetinden kudretinden nasiplenerek varlığımızı sürdürmekteyiz. O halde hiç bir faaliyetimiz O’nun için yeni-bilinmeyen bir şey değildir. Ancak O’ndan aldığımız güçle, O’nun bilgisi dahilinde, levh-i mahfus’ta yazılı kurallar içinde bir değer üretebiliriz. Hiç yoktan bir değer üretmemiz-icat etmemiz-yaratmamız söz konusu olamaz.. Varolan herşeyin menşei-aslı ilahi kudret, yaradan’dır.. İnsanların ürettiği her bilgide, her değerde, her bilimde varoluşun, yaradanın izni ve izleri vardır.. Bizlerin sahip olduğu her bilgi, her yenilik, ilerleme, gelişim; Allah’ın gücünün, iradesinin yansıması, parçası, unsuru, türevi, tecellisidir..

Böyle olduğu içindir ki, kainattaki her şey O’nu zikir eder, O’nu yüceltir.
O’na boyun eğer..

Örneğin; bilgisayar, insan beyninden esinlenerek yapılmıştır. Ön bellek ve hafıza tanımları insan beyni için de kullanılan ortak tanımlardır. İşletim sistemleri, programlar ise aklın, zekanın eşdeğerleridir.
Otomobillerde kullanılan motorlar ve benzerleri tamamen insan metabolizmasının basit bir kopyası-benzeridir. Yaktıkları-kullandıkları enerjiden çok daha fazla enerji üreterek foksiyonlarını yerine getirirler, fayda sağlarlar..

‘İnsanlar, O’nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği dışında, hiç bir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. ’
O’nun bilgisi: Varlığın- oluşun, ilahi sistemin kuralları ve geçmiş, bugün, gelecek bilgilerinin tamamıdır. Lev-i Mahfuz’da yazılıdır.. Belli bir ölçüye göre konan değişmez ilahi hükümlerdir.
O’nun bilgisinin, sınırlarını anlamak; insanın sınırlarını, gücünü, idrakini aşar..
O’nun, yüceliğinin, gücünün kudretinin büyüklüğünü anlamak; insan algısını aşar..
O’nun yarattığı ve kurallarını koyduğu sistemi, kainatı, varoluşun kapsamını anlamak düşünmek hayal edebilmek; insan kapasitesini aşar..
İnsan, O’nun kudreti, iradesi dahilinde olan, mutlak sahibi olduğu bilgiden ancak, O’nun kendisi için dilediği kadarını kavrayabilir, anlayabilir, öğrenebilir..

Kur’an’da kıyamet zamanıyla ilgili bilginin mutlak gayp olduğu yani Allah katında olduğu bildirilmiştir. Bu konu dışında İlahi sistemi anlama, öğrenme, bilgi sahibi olma imkanı Allah’ın dilediği, takdir ettiği ölçüde mümkündür..
Bu çeşitli şekillerde olabilir..

** Salih amelle-doğru güzel düşünce ve tavırla kulluk etmeye çalışan insan, manevi olgunluğu ve tekamül seviyesine göre aklı, mantığı, zekasıyla, bilgi-kültür birikimiyle, ilim-bilim sahibi olarak Allah’ın bilgisinden nasiplenmeye, O’nu anlamaya, kavramaya gücünü, bilgisini, arttırmaya çalışır.

** Allah, bütün oluşları bir takım sebeplere bağlamış ve bizlere bu sebepler üzerinde düşünmeyi, fikir oluşturmayı görev kılmıştır. Bizler Allah’ın bilgisi, kudreti ile ortaya çıkmış, belirmiş sonuçlar-tecelliler üzerinde düşünerek, onlardan ibret, işaret alarak kendi bilgimizi, ilmimizi, tekamülümüzü arttırabiliriz..

Bu konuda daha bir çok şey söylenebilir. Ama en önemlisi;
Allah’ın, kendi bilgisinden dilediği kadarını, insanlara aktardığı, vahiy ettiği kadarını Kur’an okuyarak kavrayabilir, anlayabilir, öğrenebiliriz..

Kur’an, Allah’ın sözüdür.. Allah’ı ve O’nun kurduğu, mutlak sahibi olduğu varoluşu, ilahi sistemi kavramak, anlamak, öğrenmek istiyorsak, O’nun bilgisinden, gücünden azami ölçüde nasiplenmek istiyorsak, o sistem içinde daha güzel mutlu yaşamak istiyorsak, Kur’an okumalıyız. Kur’an’ı O’nun istediği gibi inceden inceye, derin derin düşünerek- tekeffür ederek okumalıyız, anlamalıyız..

Yazar : Vedat Akbaşak

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website