Bir Sözü Peygamberin Söyleme İhtimali – Bir Sözü Ona Atfetmek Nelere Sebep Olur? Nelere Hizmet Eder?

 

Yazı Tarihi: 13 Temmuz 2010

Özellikle üç ayların gelmesiyle hormonlu bir şekilde dindarlaşan ülkemde, etrafta Peygambere isnat edilen sözlerden geçilmiyor. İlmi açıdan cerh ve tadiller, çeşitli profesörlerin bu konudaki çalışmaları bile bu kimseleri iflah etmiyor. Etraf uydurma hadisten, yani Peygambere iftiradan geçilmiyor, zira âlimlerin zayıf dedikleri, uydurma dedikleri sözler bile, özellikle halk arasındaki tek dini kaynak olan TAKVİM YAPRAKLARI sayesinde yaygınlaşıyor. Burada, peygambere atfedilen bir söz duyduğumuzda, madem sözde itibar ettiğimiz âlimin bu konuda ne dediğini bile umursamıyoruz, sözün doğruluğunu sorgulamanın bazı
yollarını anlatacağım.

“İstanbul’u fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden fatih, ne güzel fatih”. Peygambere isnat edilen bu sözü O söyleyebilir mi? Bunu Onun söylediğini kabul edersek neyi kabul etmiş oluruz?

a- Peygamber geleceği görüyor!!!

b- Peygamber bir yeri fetheden bir kimseyi övüyor, bu işi yapan herkes Allah tarafından övülmeli, Allah tarafından övülen biri de muhakkak sevilmelidir.

c- Bu tür cümleleri bilen alim, bilmeyen cahil olur ve din hiç bir yarar sağlamayan bu kabilden cümlelerle dolar ve vahiy ayaklar altına alınır.

 

1- Peygamber Allahın ak dediğine kara demez, diyemez. Allah diyor ki, Peygamber geleceği veya geçmişi göremez, Kuranla belirtilen dışında.


6/50-51- De ki: “Ben size,’Allah’ın hazineleri benim yanımdadır’ demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size’Ben bir meleğim’ de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum.” De ki: “Görmeyenle gören bir olur mu?

Siz hiç düşünmez misiniz?” Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları onunla (Kur’an ile) uyar. Onlar için Rablerinden başka ne bir dost, ne de bir aracı vardır; belki sakınırlar.


6/9- Ey Muhammed! De ki: «Ben Peygamberlerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben ancak bana vahyedilene tabi oluyorum. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.


7/188- De ki: “Allah dilemedikçe ben kendime bir zarar verme ve bir fayda sağlama gücüne sahip değilim. Eğer ben gaybı biliyor olsaydım, daha çok hayır elde isterdim ve bana kötülük dokunmazdı. Ben inanan bir kavim için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciyim.”


13/40- Onlara vaad ettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek, yahut seni, onu görmeden vefat ettirsek, yine de sana düşen sadece tebliğ etmek, bize düşen de hesaba çekmektir.


5/109- Allah’ın, peygamberleri toplayıp “siz(den sonra davetiniz)e ne derece uyuldu?” diyeceği, onların da, “Bizim hiçbir bilgimiz yok. Gaybleri hakkıyla bilen ancak sensin” diyecekleri günü hatırlayın.

 

2- Peygamber bir kimseyi övdüğünde ancak Allahın bir emrini yerine getiren birini övmüştür. Kuranda övülen kesimler yeni bir yeri fetheden kişiler değil, islamı anlayan yaşayan ve tebliğ edenlerdir. Savaş, zaruri durumlarda mümkündür.

3- Bu cümleyi bilmek bize ne katar? Hayatımızda ne gibi bir değişiklik meydana getirir? Peki, Fatih Sultan Mehmet’i sevmek zorunluluğu getirmez mi, zira Allahın ve resulünün övdüğü bir kişidir. Sizce de buram buram Osmanlıcılık kokmuyor mu?

4- Bir de işin, dine ekleme kısmı vardır, bu tür onlarca cümle din kabul edilip, yazılınca, bunları bilen dini bilen, bilmeyen dini bilmeyen olur. Bu hiç bir fayda sağlamayan cümleler dini anlamaya ciltlerce kitap okumayı şart koşar, ve Kuran ne diyor diye kimse bakmayınca, etraf Müslüman’ım diyen ama Kitabında yazanın tam tersini yapan kişilerle dolmuştur.

Dikkat ederseniz cerh ve tadile girmiyorum bile. Çünkü çoğu kimse ilmi olanla ilgilenmiyor, ilmi olanlar da bu görüşleri ve Kuranı, çoğunlukla destekliyor.

 

Petek Furkan

 


About the Author
Author

petekx

Comments (3)
Leave a reply

Name (required)

Website