Din Polisi Kuran’ın Neresine Sığar?

İslam ülkelerinin günümüzdeki durumu malum. Sosyal, siyasi çok ciddi sorunlar yaşamaktalar. Dahası tüm dünyaya son derece yanlış, Kuran ile asla bağdaşmayacak bir İslam ve Müslüman portresi sunuyorlar. Kastım yanlış anlaşılmasın lütfen, demek istediğim aman dünyaya kötü görünüyoruz, hemen onların hoşuna gidecek hale gelmeliyiz değil tabi ki. Demek istediğim Kuran’ın dininden yani gerçek İslam’dan tüm boyutları ile kopmuş bir anlayışın bu ülkeleri bu sorunlu noktaya getirdiği ve dahası onların tüm dünyaya Allah’ın dinini tamamen yanlış aktardıkları. İslam’ın şiddet dini olarak bilinmesi, televizyonlarda, internette İslam adına öldürülen insanların gösterilmesi Allah’ın dinine yapılan büyük bir haksızlık. Ancak işin en fenası bu haksızlığı yapanların aslında kendilerini “en Müslüman” olarak adlandıranlar olması.

Bu konunun tartışılacak öyle çok boyutu var ki. Kadınların sosyal hayattan nasıl dışlandıkları, nasıl Kuran’da asla yer almayan kapanma kuralları ile boğuldukları, daha neler neler anlatılabilir. Ancak benim bu yazıda üzerinde durmak istediğim nokta İslam ülkelerinin bir kısmında yer alan ve yer aldıkları ülkelerde tüm hayatı baştan aşağı yöneten din polisleri. Sanırım Suudi Arabistan ve İran en kolay akla gelen örnekler.

Bu polisler dini kuralların uygulanıp uygulanmadığını denetlemek, kurallara uymayanları tespit edip ceza kurumlarına yönlendirmekle sorumlular. Kadınların kendi tanımlarına göre gerektiği şekilde kapanıp kapanmadıklarını, namaz vakitlerinde iş yerlerinin kapatılıp kapatılmadığını denetleyen devlet görevlileri. Bu anlayış Kuran’a öylesine ters ki.

Allah Kuran’da dinde zorlama yoktur diyor (2 Bakara Suresi -256). Dahası bırakın şimdiki Müslümanları, insanlara İslam dinini anlatmak ile Allah tarafından görevlendirilmiş Peygamberimize bile böyle bir görev verilmez. Aşağıdaki ayete dikkatinizi çekmek isterim.

… O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer.
(13 Rad Suresi -40)

Aslında benzer ayetler Kuran’da mevcut.

Yine de yüz çevirirlerse artık sana düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir.
(16 Nahl Suresi -82)

Yüz çeviririlerse sana düşen sadece tebliğ etmektir. Allah, kullarını görmektedir.
(3 Ali İmran Suresi -20)

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Allah’ın söylediği ise son derece açık. Peygamberin görevi de bizim etki alanımız da yaptığımız tebliğ ile sınırlıdır. Yani biz ancak anlatırız. İslam dininin önemini, güzelliğini ortaya koymaya, insanları Allah yoluna çekmeye çalışırız. Ancak bir adım öteye geçemeyiz. Kimsenin dini inancını, uygulamalarını denetlemek, bu nedenlerle birilerini cezalandırmak hiçbir kula düşmez. Şüphesiz Allah gören ve bilendir. Her kulunu melekleri ile takip eder de hesap gününde tüm yapıp ettiklerini döker ortaya. Ondan sonra da ancak kendisi bilir ceza mı hak etmiştir o kişi ödül mü.

Öyleyse kimse din polisliğine soyunmasın, ne resmi ne de gayrı resmi olarak. Biz kullar olarak ancak birbirimizi uyarıp doğru yola çekmeye çalışırız. Bunun ötesi Allah’a aittir.


About the Author
Author

Yagmur

Comments (1)
Leave a reply

Name (required)

Website