Erkeklerin Kadınlara “Yönetici” ya da “Gözetici” Olması Konusu

Hayatımın belli bir zamanından sonra Kuran’ı önem vererek ve uygulamaya çalışarak okumaya başlayınca, kitabımızı okurken farklı çevirilerden yararlanmanın yalnız avantaj değil aynı zamanda bir gereklilik olduğunu farkettim. Kimi ayetlerde bazı çevirmenler bireysel olarak yorumlar yapıp kendi kattıkları yorumlar kolayca seçilebilse de, maalesef bazı ayetler ilahiyatçılar tarafından geleneksel görüşleri aklamak amacıyla hemen her kitapta kendi anlamından farklı, ya da kısıtlanmış şekilde çevriliyor. Bu yazının konusu olan 4:34 ayetiyle yıllar önce ilk karşılaştığımda Allah’ın bir cinsi diğeri üzerinde yönetici ilân etmesi, çok büyük bir genelleme olması açısından  beni düşündürmüştü, ve üzerine araştırmaya başlamıştım.

Üstünlük konusuna gelince, Allah kitabımızda cinsiyet ayrımı gözetmeksizin insanların bir kısmının diğerlerine üstün olduğunu bize bildiriyor (4:34). Üstünlük kıstası olarak neyi alırsak alalım, sanmıyorum ki herhangi birisi iki insanın sahip olduğu bu üstünlük kıstası (zeka, görünüş, üslup veya her ne düşünürse) eşit diyebilsin. Asıl olan insanların değil sahip olunan hakların eşitliğidir, ki Kuran da evlilik, gebelik gibi cinsleri ve sorumluluklarını doğrudan ilgilendiren konular dışındaki tüm imani konularda kadın ve erkeklere aynı şeyleri öğütler, aynı cezaları ve ödülleri öngörür.

 

“Erkek yahut kadın, her kim inanmış olarak hayra ve barışa yönelik bir iş yaparsa, onu tertemiz bir hayatla yaşatırız. Ve böylelerinin ücretlerini, işleyip ürettiklerinin en güzelleriyle karşılarız.” 16:97

 

Hâl böyle iken, Allah kendi katında üstünlüğün yalnızca takva olduğunu vurgulamışken (49:13) 4:34 ayetinde bazı ilahiyatçıların erkeklerin kadınlar üzerinde gözetici olduğu, bir çok çevirinin ise erkeğin kadın üzerinde hakim/yönetici olduğu çevirisini yapması insanı hangisinin doğru olduğunu düşünmeye sevkediyor. Allah’ın yasasını kendi fikrimize uydurmak şiddetle kaçınılması gereken bir konu, bu yüzden her zaman olduğu gibi “doğrusunu Allah bilir” diyerek Edip Yüksel’in bu ayetle alakalı yazısından bir kısmı buraya yapıştırıyorum :

####
Ayette geçen “erricalü QeWaMune alennisai” ifadesi, “erkekler kadınları gözetir,” yahut “erkekler kadınların geçiminden sorumludur,” veyahut “erkekler kadınlara karşı dürüst olmalıdır” biçiminde çevrilmesi gerekirken gördüğüm tüm Türkçe mealler, buradan erkeğin kadınlar üzerinde otoriter olduğu anlamını çıkarmışlardır. Mesela:

Diyanet:

erkekler kadınlar üzerine hakimdirler.

Süleyman Ateş:

Erkekler kadınlar üzerine yöneticidirler.

Osman Keskioğlu:

erkekler kadınlar üzerine yönetici ve koruyucudur.

Ali Bulaç:

erkekler kadınlar üzerinde sorumlu yöneticidirler.

Tüm meal yazarları söz birliği etmişçesine, “kavvam” kelimesini “yönetici, hakim” olarak çeviriyor. Halbuki bu kelimenin geçtiği diğer ayetlerde aynı anlamı vermiyorlar. Örneğin, aynı surenin 135. ayetindeki “kavvamine” kelimesine verdikleri anlamlar şunlardır:

Diyanet:

Allah için şahid olarak adaleti gözetin.

Süleyman Ateş:

adaleti tam yerine getirerek Allah için şahitlik edenler olun.

Osman Keskioğlu:

Allah için şahit olarak adaleti gözetin.

Ali Bulaç:

…  Allah için şahitler olarak adaleti ayakta tutanlar olun.

4:135′ de geçen “kavvam” kelimesine “gözeten, tam yerine getiren, ayakta tutan” gibi anlamlar veren meallerimiz, neden 4:34′ de geçen aynı kelimeye “hakim, yönetici” gibi farklı anlamlar vermektedirler?

5:8 ayetinde geçen “kavvam” kelimesine de aynı şekilde “gözeten, ayakta tutan” anlamını veren meal yazarlarımız, neden kadınlar söz konusu olunca kelimenin anlamını değiştirip sertleştirme ihtiyacı hissetmişlerdir?

“Kavvam” kelimesi KVM kökünden türer. Bu kökün türevlerinin geçtiği tüm ayetleri incelerseniz hiç bir yerde “yönetici ve hakim” anlamını bulamayacaksınız. Nitekim Kuran, yönetici ve hakimler için “hükkam” kelimesini kullanır (2:188) Araplar, evin geçimini sağlayan erkekler için şu deyimi kullanırlar: “Fülanün kavamu ehli beytihi” yahut “kıyamu ehli beytihi”.

### Edip Yüksel

Edip Yüksel’in ve Yaşar Nuri Öztürk’ün çevirisi ayete gözetici anlamını verirken, diğer neredeyse tüm çevirilerin erkeği kadına yönetici ilân etmesini Kuran dışı sözde din kaynaklarının maalesef bir türlü arınamadığımız etkilerine bağlıyorum. Kuran’da dul kadınların toplum tarafından gözetilmesi sorumluluğu vardır, evin geçiminden erkek sorumludur. Allah’ın erkeği kadına gözetici ilân etmesinin adaletle çelişen hiç bir yanı yoktur, kadınları bir çok konuda koruyan Kuran erkeklere kadınları gözetmeyi emrederek bugün süslü adı “pozitif ayrımcılık” olan konuyu bizim zamanımıza ve tüm zamanlara öğütlemiştir.

Çevirileri okurken düşünmeyi asla bırakmamalı, özellikle kadın hakları gibi çok istismar edilen konularda geleneklerin dini ile Kuran dini arasındaki ayrımı ciddi şekilde gözetmeliyiz.

 

“Ey insanlar! Biz sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve tanışıp kaynaşasınız diye sizi milletlere, boylara ayırdık. Hiç kuşkusuz, Allah katında en seçkininiz, sakınılması gereken şeylerden en çok sakınanınızdır. Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.” 49:13

“Onun ayetlerinden biri de sizin için, kendilerine ısınasınız ve aranızda sevgi ve rahmet koysun diye nefislerinizden eşler yaratmasıdır. Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ayetler vardır.” 30:21

“Erkek yahut kadın, her kim inanmış olarak hayra ve barışa yönelik bir iş yaparsa, onu tertemiz bir hayatla yaşatırız. Ve böylelerinin ücretlerini, işleyip ürettiklerinin en güzelleriyle karşılarız.” 16:97

 

Neden ayetlerin erkekleri üstün gösterecek şekilde tahrif edilmeye çalışıldığını anlamak için ise Peygamberimize iftiralarla dolu gelenekler dininde kadının yerini hatırlayabiliriz :

“Kadınların dinleri ve akılları eksiktir.” (Buhari)

“Namazın önünden kadın, eşek ve siyah köpek geçerse namaz bozulur.” (Buhari)

“Kadınlar arasında iyi kadın, yüz tane karga arasında alaca bir karga gibidir.” (Buhari)

“Nikah, kadınlar için bir çeşit köleliktir.” (Buhari)

“Eğer bir kimsenin Allah’tan başkasına secde etmesi söz konusu olsaydı, kadının kocasına secde etmesi gerekirdi. “(Buhari)

“Doksandokuz kadından biri cennette kalanı cehennemdedir.” (Buhari)

Allah hepimize onun kitabını doğru anlamayı ve uygulamayı nasip etsin.


About the Author
Author

A.C.

Comments (1)
Leave a reply

Reply to Metin Cancel reply

Name (required)

Website