Hayallerim mi? Ahiretim mi?

 

Geçenlerde Avustralyalı hemşire Bronnie Ware, ölüm döşeğindeki hastaların en büyük 5 pişmanlık nedenini açıkladı. Ware, “The Top Five Regrets of the Dying – A Life Transformed by the Dearly Departing” adlı kitabında ölüm yatağında insanların en çok pişmanlık duyduğu şeyin “hayallerini gerçekleştirememek” olduğunu ileri sürmüş. İnsanların ölümlü olduğu gerçeğiyle yüz yüze geldiklerinde çok önemli değişimler geçirdiğini belirten Ware, ölmek üzere olan hastaların inkar, korku, öfke, pişmanlık ve sonunda kabullenme gibi aşamalardan geçtiğini söylemiş. Hastalarına en çok ne için pişmanlık duyduğunu soran Ware, aldığı yanıtların temelde benzer olduğunu ve beş başlık altında toplandıklarını keşfetmiş:

  1. Keşke başkalarının benden beklediği hayatı yaşamak yerine hayallerimi gerçekleştirme cesaretim olsaydı”
  2. “Keşke bu kadar çok çalışmasaydım”
  3. “Keşke duygularımı ifade edecek cesaretim olsaydı”
  4. “Keşke arkadaşlarımla bağlantılarımı kopartmasaydım”
  5. “Keşke kendime daha fazla mutlu olmak için izin verseydim

 

Avustralya Katolik ve protestranlardan oluşan bir ülke. Bu beş maddeye bakılırsa çogunda ahiret ile ilgili bir önemseme bir  kaygı görünmüyor. Allah ayetlerde dünya hayatı isteyene dünya hayatını ahiret hayatının isteyene de ahiret hayatını vereceğini söylüyor. Tabiî ki sadece dünya hayatını isteyenlerin ahiretten  bir payı olmayacağını ve onları cehennemle cezalandıracağını belirtiyor.

Aşağıda okuyacağınız Bakara suresi 201. ayet namazlarımda kullandığım güzel bir ayet. Allah ahirtette de, dünyada da bizlere iyilik versin ve bizi cehennem azabından korusun.

İnsan Suresi
27.  ayet “ Bunlar şu geçici (dünya hayatını) seviyorlar ve önlerindeki ağır bir günü ise önemsemiyorlar.”

Ali İmran suresi :
145. ayet “ ALLAH’ın izni olmadan hiç kimse ölemez. Ölümün belirlenmiş bir süresi var. Kim dünya nimetini isterse ona ondan veririz, kim ahiret nimetini isterse ona da ondan veririz. Şükredenleri ödüllendireceğiz.”

Bakara suresi
200. ayet  “Halktan kimi “Rabbimiz, bize bu dünyada ver,” der; onun ahiretten bir payı olmaz.

Bakara suresi
201. ayet “ Kimi de, “Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi ateşin azabından koru,” der.

İsra suresi.
18. ayet “Peşin isteyene dünyada peşin veririz: Dilediğimize dilediğimiz kadar. Sonra da ona cehennemi veririz; yaslanır ona, kınanmış ve kovulmuş olarak.”

Kasas suresi
60. ayet “ Size verilen her şey, bu dünya hayatının malı ve süsüdür. ALLAH’ın yanında olanlar ise daha iyi ve süreklidir. Anlamaz mısınız?”

Kasas suresi
61. ayet “ Kavuşacağı güzel bir ödülü kendisine söz verdiğimiz bir kimse, kendisini dünya hayatının malıyla nimetlendirdiğimiz ve sonra diriliş günü hesaba çekilen kimse gibi midir”

Yukarıdaki 5 pişmanlığı içlerinden geçiren , ahiret için kaygı duymayan ayrıca dünya nimetleri için çalışıp didinen (şan,söhret,para, makam, ev araba vs) insanlar ahrette cehennem azabı ile karşılaştıklarında ne yapacaklar?

Allah Kuran’ı okuyup öğüt almamız için bize ayrıntılı bir biçimde açıklamıştır.

Bakara suresi
221. ayet” …Ve ayetlerini insanlara açık açık bildirir ki, düşünüp öğüt alabilsinler.

Enam suresi
126. ayet ” Biz öğüt alan bir topluluğa ayetleri ayrıntılı bir biçimde açıkladık.”

Bizler Kurandaki  ayetlerde ahiret hayatını dünya hayatına tercih eden insanların azap kendilerine geldiğinde, azap karşısında nasıl davrandıklarını, bu azabın ertelenmesi için Allaha nasıl yakardıklarını görebiliyoruz.

İnsanların ölümlü olduğu gerçeğiyle yüz yüze geldiklerinde çok önemli değişimler geçirdiğini belirten Hemşire Ware, ölmek üzere olan hastaların inkar, korku, öfke, pişmanlık ve sonunda kabullenme gibi aşamalardan geçtiğini söylüyor. Tabiki insanoğlu asıl korkuyu, pişmanlığı öfkeyi cezaya çarpılmadan önce daha çok hissedecektir. Hep beraber ilgili ayetlere bakalım;

Nebe suresi
40. ayet “Biz, sizi yakın bir azap ile uyarmış bulunuyoruz. O gün kişi yapmış olduklarına bakar ve inkarcı ise, “Keşke toprak olsaydım!” der.

Zümer suresi
56. ayet “ Ki kişi, “ALLAH’ın öğretisine aldırmamaktan ötürü vay halime; doğrusu ben alay edenlerdendim,” demesin”

Zümer suresi
57. ayet “Veya, “ALLAH beni doğruya iletseydi kesinlikle erdemlilerden biri olacaktım,” demesin”

Zümer suresi
58.ayet “Yahut azabı gördüğü an, “Keşke ikinci bir şansım daha olsaydı da güzel davrananlardan olsaydım,” demesin”

İbrahim suresi
44. ayet “ Halkı, azabın kendilerine geleceği gün konusunda uyar. Zalimler, “Rabbimiz bizi yakın bir süreye kadar ertele de senin çağrına katılalım ve elçilere uyalım,” diyecekler. Oysa daha önce siz, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?”

Mümin suresi
49. ayet “Ateştekiler, cehennemin gardiyanlarına, “Rabbinize yalvarın da bizden azabı hiç değilse bir gün hafifletsin,” derler.

Ahkaf suresi
34.ayet “Gün gelir, o inkâr edenler, ateşe arz edilir. “Bu gerçek değil miymiş?” diye sorulur. “Elbette! Rabbimize yemin ederiz, gerçekmiş!” derler. Allah buyurur: “O halde, inkâr ettiğinizden ötürü tadın azabı!”

Fatır suresi
37. ayet “Orada, “Rabbimiz, bizi çıkar da yapmış olduğumuzdan farklı işler yapalım,” diye feryat ederler. Öğüt alabilecek bir kişinin öğüt alabileceği kadar uzun bir süre sizi yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyleyse tadın. Zalimlerin yardımcısı yoktur.”

Ayetlerde de gördüğünüz gibi ahretten geri dönüş yok. Cehennem azabından kurtuluş yok. İnsanlara bir şans daha verilmeyecek.

Kişinin kalbine iman yerleşmeli. Allah’in gerekli kıldığı ibadetleri yerine getiremediği zaman rahatsızlık duymalı. Kaçımız kılmadığı, kaçırdığı namazlar icin rahatsızlık duyuyor? Bunu kendimize bir soralım. Allah’tan korkan ahirete inanan kalbine iman yerleşmiş herkesin Allah’ın emrettiği emir ve yasakları yerine getirmediği zaman ahireti icin korkuyu pişmanlıgı iliklerine kadar hissetmeli. Zaten inanmiyorsa içinde Allah korkusu yoksa olum döşeğinde bile olsa hemşire Warenin de anlattığı gibi ya hayalleri için yakınır ya kuramadığı ilişkiler için yakınır kısacası dünya hayatı için dert edinir. Sadece Dünya hayati nimetlerinin peşinden koşturur.

Geçen gün bir arkadaşım şu şekilde yakınıyordu “Nişantaşı’nda happy hour vardı gidemedim. Kendime kızıyorum. Sosyaleşmem lazım. Artık davetlere de katılamıyorum. Bereber gidip gelecek bi arkadaşım da yok. Bir hobi mi edinsem. Off çok sıkılıyorum. Bildiğin bir dernek var mı? Sosyalleşmek için üye olmak istiyorum.Hafta da bir dans kursuna mı gitsem acaba? Fotoğrafçılık da olabilir…..” gördüğünüz gibi çoğu insan böyle şeyleri kendine dert edinip mutsuz oluyorlar. Etrafınıza bir bakın. Kaç arkadaşınız kılamadığı namazlar için dert edip mutsuz oluyor. Ya da Allah’ın evini ziyeret edemediği için sıkıntı çekiyor.? Mutlaka  az sayıdadır maalesef.

Bir mümin dünya hayatının nimetlerini isteyemez mi? Tabiki ister. Ahiretimize zarar gelmeyecek herşeyi Allah bize helal kılmıstır. Yukarıda da belirttigim gibi namazlarımda hep şu ayeti kullanırım;

Bakara suresi
201. ayet  “Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi ateşin azabından koru,”

Dinin degistirici bir ozelligi olmali. Allah’a inanan Kuran’ı rehber edinen bir kişinin kesinlikle çevresine örnek bir yasayiş sergilemesi gerekir. Siz hiç şu ve benzeri cümleleri duyduğunuzda rahatsızlık hissetmiyor musunuz? Adam hacı ama faize para veriyor. Ya da adam müslüman ama tartıda hile yapıyor ve bütün çürük domatesleri torbaya dolduruyor. Ve ya adam hacı ama kibirli ve ya yalan konuşuyor ve ya temiz giyinmiyor gibi cümleler. Bir müslüman her zaman yaşayisiyla insanlara karşi davranışlarıyla örnek olmalı. İnancıyla yaşayışı bir biri ile çelişmemelidir. Allah’a ve onun indirdiği kitaba inanıyorsak emir ve yasaklarini eksiksiz olarak uygulamamiz gerekiyor. Yukarıda verdiğim örnekler gibi bir müslüman çevresinde yalancı veya hilekar olarak mimlenmişse o kişinin etrafa yapacagı tebliğ ne kadar gerçekçi olur. Ya da İmanı kalbine ne kadar yerleşmiştir. Bunu kendisi de sorgulamalıdır. O yüzden çok daha dikkatli olmalıyız. Demin de belirttiğim gibi savunduğumuz inancımızla yaşantımız bir biri ile celişmemelidir.

Acaba bizim toplumda Hemşire Ware ‘nin ki gibi  bir araştırma yapılsa ilk on’da sıralama yapılmaksızın hangi pişmanlıklar olurdu? Aşağıda sayacaklarım olabilir mi acaba? Yüzde 99,… sı Müslüman olarak tanımlanan ülkemden biraz şüpheliyim.

1. ”Keşke yalnızca Allahtan korkup sakınsaydım”

2. ”Keşke namazlarımı hiç aksatmasaydım. Namazlarıma daha titiz davransaydım”

3. ”Keşke akrabalarıma, komşularıma, yetimlere daha çok yardım edebilseydim”

4. ”Keşke iyi ve güzel davranışlarda bulunsaydım”

5. ”Keşke adaletli olsaydım”

6. ”Keşke hayırlarda yarışsaydım”

7. ”Keşke Kuran’a kuvvetle bağlansaydım”

8. ”Keşke tüm gücümle Allah yolunda mücadele etseydim”

9. ”Keşke nefsime göre hareket etmeseydim”

10. ”Keşke boş ve yararsız şeylerden yüz çevirseydim”

Ama şu da var. Deprem zamanı hatirliyorum da bizim park ve önümüzdeki Migrosun bahçesi tıklım tıklım doluydu. Kimse deprem korkusundan evlerinde duramıyordu. Dışarıdaki insanlarin ağızlarından Allah kelimesi eksik olmuyordu. İçki içen bile abdestsiz parka inmiyordu. Tabiki ki bu durum 2-3 gün sürdü. Paniğin ardından parkta çilingir sofra kuranlar,  keyif yapan insanlar da oldu. Allah ayette diyor ya

Yunus suresi
22. ayet:
“O yürütüyor sizi karada ve denizde. Diyelim, gemidesiniz: Gemiler, içindekileri latîf bir rüzgârla götürüyorlar. İçerdekiler ferah ve sevinç duymaktalar. Birden korkunç bir kasırga geliverdi. Her taraftan dalgalar üzerlerine çullandı. Çepeçevre kuşatıldıklarını düşünüp dini yalnız Allah’a özgüleyerek duaya koyuldular: “Eğer bizi şu durumdan kurtarırsan, yemin olsun, sana şükredenlerden olacağız”

23. ayet: “Ama Allah onları kurtarınca, hiç vakit geçirmeden yeryüzünde haksızlığa sapıp azgınlaşırlar. Ey insanlar! Şu iğreti hayatın menfaati için yaptığınız azgınlık ve taşkınlık yalnız sizin aleyhinizedir. Bir süre sonra bize döndürüleceksiniz ve yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz.”

Tehlike anında hepimiz Allah’a sarılıyoruz. Ahiret hayatını düşünüyoruz Tehlike geçince dünya hayatına devam malesef. Hacca giden Türk kafilesini görüyoruz hep yaşlı insanlar. Bizde ki mantık hacca giden insanin günahları sıfırlanır. O yüzden Türkiye kafilesinde yaşlı insanlarin oranı genç olanlardan daha fazladır. Gençken hacca gitmek onlara zor gelir. Çünkü bir sürü yasaktan sakınmaları gerekir. Gençken diledikleri gibi yaşarlar ölüm yaklaşınca yaş ilerleyince hacca gidip günahları resetledikten sonra bir mümin gibi yaşamaya başlarlar. Bunu tabiki gençken yapmaları gerekir. Endonezyada hacı olmayana kız vermiyorlarmiş. Zaten inanişa göre ölmeden önce kelime-i Şehadet getirmek de bizi cennete götürür. O zaman ne gerek var ki bu kadar sıkıntıya girmeye sabretmeye,  sabahin köründe namaza kalkmaya ya da ramazanda oruç tutmaya ya da gelirimin belli kismini fakirlere dağıtmaya. Bunları hep Allah rızasi için cennete girmek için yapıyoruz. Bu ibadetleri yapmayıp sadece Kelime-i Şehadet getirip cennete gitmeyi ümit edelim. Ne guzel değil mi? Malesef buna inanan çok kişi var. Hurafeler artik hayatimizdan çıkmalı.

Her canlı ölümü tadacaktır süphesiz
(Enbiya suresi 35. ayet)

Vakit azken cezaya çarpılmadan önce hayallerimiz için değil  ahretimiz için ; Allahtan korkup sakınalım, namazlarımızı, orucumuzu zekatımızı  titizlikle yerine getirelim, adaletli olalım, hayırlarda yarışalım, tüm gücümüzle Allah yolunda mücadele edelim, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirelim, ahirete inanalım, ahiret gününden korkalım. Ahiret kapısından geri dönüş yok. Cehennem azabından kurtuluş yok. İnsanlara bir şans daha verilmeyecek. Bu yüzden ahretimizi kurtarmak için kaygı, korku, pişmanlık duyalım hayallerimiz için değil, dünya hayatı için değil.

Zümer suresi
54. ayet “Rabbinize yönelin ve cezaya çarpılmadan önce O’na teslim olun, zira o zaman yardım görmezsiniz”

55. ayet “O azap beklemediğiniz anda sizi ansızın yakalamadan önce, Rabbiniz tarafından size indirilen en güzel öğretiye uyun.”
Not: Bu tür konularla ilgilenenlere  Yr. Doç. Dr. Emre Dorman’ın İstanbul Yayın evinden çıkan “İnsanlar uyurlar ölünce uyanırlar“ kitabını tavsiye ederim. Bu ve benzeri konular çok güzel bir şekilde betimlenmiştir.
H.Durmaz

About the Author
Author

HDurmaz

Comments (3)
Leave a reply

Name (required)

Website