”Müşrikleri Bulduğunuz Yerde Öldürün” Ne Demek?

Ateist arkadaşların en çok takıldığı, dile getirdiği ve inkarlarına sebep gösterdikleri  ayetlerden biri, Tevbe suresi 5. ayettir. Burada geçen ”müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün” ifadesini alıp, ”İslam (haşa) vahşet ve savaş dinidir” diye lanse ederler. Oysa Tevbe suresinin ilk ayetlerinde müşriklerin anlatıldığı bölüm, hoşgörünün en üst seviyesinin tecellisidir.

Konuya girmeden önce şirk ve müşrik kelimelerinin tarifini yapalım. Şirk sadece puta tapmak manasına gelmez. Allah’tan ve O’nun rızasından önde tutulan her başlık, Allah’a koşulan şirktir. Bu durumda olan kişiye de müşrik denir. Peygamberimiz döneminde yaşayan müşrikler, İslam’ın yayılmasından rahatsızlık duydukları için müslümanlara baskı ve zulüm uygulamışlardır. Çağrı filmini izleyen herkes bu süreci rahatlıkla gözünde canlandırabilir. Bu baskı ve zulümden dolayı Peygamberimiz ve iman edenler Medine’ye hicret etmişlerdir. Hicret eden muhacirler ve onlara yardım eden Medineli müslümanlar (Ensar) kısa zamanda kaynaşmışlardır. Burada, İslam tarihinde ilk anayasa hazırlanmış ve Medine Devleti kurulmuştur. Kuran’ı anayasa olarak kabul eden Müslümanlar ile diğer yasaları izleyenler arasındaki ilişkiler, sorumluluk ve yükümlülükler, tarihte Medine Anayasası diye bilinen yasalarla güvence altına alınmıştır. Daha sonra komşu Müşrik kabileler ve Arabistan dahilindeki diğer Müşriklerle bir çok antlaşmalar yapılmıştır. Bu anlaşmalardan biri Hudeybiye anlaşmasıdır.

Hudeybiye anlaşmasına göre Müslümanlarla müşrikler arasında 10 yıl savaş olmayacak, iki taraf da birbirinin malına ve canına dokunmayacaktır. Ancak müşriklerin bir kısmı bu anlaşmaya uymamış ve daha ikinci yılında Müslümanların mal ve canlarına zarar vermişlerdir. Bunun üzerine peygamberimiz Mekke’yi fethetmiştir. Ancak bu süreçte müşriklere yine de dokunmamıştır. Allah anlaşmayı bozan müşriklere, haram aylarda (4 ay süresince) Mekke’yi terk etme ve/veya saldırganlıklarından dolayı tevbe etme süresi tanımıştır. Bu süre içinde Müslümanlara yaptıkları saldırı ve zulümden pişman olmaz ya da Mekkeyi terk etmezlerse, süre bitiminde onları bulduğunuz yerde öldürebilirsiniz denmiştir. Ancak 4. ayette, anlaşmaya uyan ve Müslümanlara karşı mücadele edenlere yardım etmeyenlere dokunulmaması söylenir. Onlar ayrı tutulur.

(Bu,) Müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınıza Allah’tan ve Resûlü’nden kesin bir uyarıdır.
(Tevbe Suresi 1)

Bundan böyle yeryüzünde (size tanınmış bir süre olarak) dört ay dolaşın. Ve bilin ki Allah’ı aciz bırakacak değilsiniz. Gerçekten Allah, inkar edenleri hor ve aşağılık kılıcıdır.
(Tevbe Suresi 2)

…Eğer tevbe ederseniz bu sizin için daha hayırlıdır; yok eğer yüz çevirirseniz, bilin ki Allah’ı elbette aciz bırakacak değilsiniz. İnkar edenleri acı bir azapla müjdele.
(Tevbe Suresi 3)

Ancak müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınızdan (antlaşmadan) bir şeyi eksiltmeyenler ve size karşı hiç kimseye yardım etmeyenler başka; artık antlaşmalarını, süresi bitene kadar tamamlayın. Şüphesiz, Allah muttaki olanları sever.
(Tevbe Suresi 4)

Haram aylar (süre tanınmış dört ay) sıyrılıp-bitince (çıkınca) müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün, onları tutuklayın, kuşatın ve onların bütün geçit yerlerini kesip-tutun. Eğer tevbe edip namaz kılarlarsa ve zekatı verirlerse yollarını açıverin. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
(Tevbe Suresi 5)

Haram aylar çıktığında, kendilerine saldıran, yakınlarını ve sevdiklerini öldüren müşrikleri öldürmek hak olmuştur. Ancak 6. ayette çok önemli bir uyarı vardır. Eğer ailenizi, sevdiklerinizi öldüren o müşrikler sizden eman dilerlerse onlara eman verin ve onları, güvenlik içinde olacakları yere ulaştırın denir.

Eğer müşriklerden biri, senden ’eman isterse’, ona eman ver; öyle ki Allah’ın sözünü dinlemiş olsun, sonra onu ‘güvenlik içinde olacağı yere ulaştır.’ Bu, onların elbette bilmeyen bir topluluk olmaları nedeniyledir.
(Tevbe Suresi 6)

Bu ayeti (haşa) vahşet olarak gören arkadaşlara soruyorum: Birileri sizin eşinize, kızınıza tecavüz etse, oğlunuzu katletse ne yaparsınız? Annem ve babam da içerde, gitmeden onları da öldürün mü dersiniz? Elbette hayır. Var gücünüzle kendinizi savunur, zulmedeni etkisiz hale getirip sevdiklerinizi korursunuz.

Tekrar soruyorum: Bu zulmü yapan kişiler sizden eman dilerse onları affedip, bir de güvende olacakları yere bizzat siz götürebilir misiniz? Hiç sanmıyorum. O halde İslam’ın hoşgörü ve merhametini sorgulama hakkınız da ortadan kalkar.

Mehtap Gözükan

Facebook: https://www.facebook.com/MehtapGozukan

Twitter: https://twitter.com/MehtapGozukan


About the Author
Author

Mehtap71

Comments (5)
Leave a reply

Name (required)

Website