Dünya ve Ahiret Dengesi Üzerine

Dünya ve Ahiret Dengesi Üzerine

Kuran’da birçok yerde dünya ve ahiret ile birlikte kullanılmış, bazen ikisi arasında karşılaştırma yapılarak ahiret hayatının daha üstün olduğu vurgulanmıştır:

“Fakat siz dünya hayatını tercih ediyorsunuz! Oysa ahiret daha hayırlı ve daha süreklidir.” (A’lâ Suresi, 16-17. Ayetler)

Ancak, ahiret hayatının daha üstün olması, dünyanın tamamen bir kenara bırakılması gerektiği anlamına gelmez. Kuran, dünya işlerinden el etek çekip ahirete yönelmeyi ve dünyayı boş vermeyi yasaklamıştır. Dünya ve ahiret arasında dengeli bir yaşama yönlendirmiştir. Örneğin aşağıdaki ayet, bir yandan insanın kazandığı malı-mülkü ahireti için harcamasının gerekliliğine işaret ederken bir yandan da kazandığı mal-mülkten yararlanmasının önünde bir yasak olmadığını içermektedir:

“Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma.” (Kasas Suresi, 77. Ayet)

Kuran’ın önerdiği bu dengeli hal, dünya lehine bozulmamalı hem dünya hem de ahiret için denge sürekli korunmalıdır. Bu durum, şöyle ifade edilmiştir:

“İnsanlardan öyleleri var ki, ‘Ey Rabbimiz! Bize dünyada ver’ derler. Böyle diyenlerin ahiretten hiç nasibi yoktur. Onlardan bir kısmı da ‘Ey Rabbimiz! Bize dünyada bir iyilik, ahirette de bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru’ der. İşte onların kazandıklarından dolayı bir payları vardır.” (Bakara Suresi, 201-202. Ayetler)

Kuran’da mal-mülk edinme ve zenginlik yasaklanmamıştır. Yasaklanan şey, insanların bunları hayatının merkezine koyup dini umursamamasıdır. Örneğin Hz. Süleyman ve Hz. Davud, zenginliğe sahiptir ve bu zenginliklerini ahiretleri için kullanmaktadırlar. Bu örneklerin tersi bir durum ise Kasas Suresi’nde anlatılır. Karun, Hz. Musa’nın kavmindendir ve çok büyük servet sahibidir. Ancak Karun, servetinden paylaşmayı, insanlara yardım etmeyi reddetmiştir. Kuran’da Karun bu sebeple kınanmaktadır.

Dünya ve ahiret dengesinin gözetilmesi noktasında önemli olan bir mesele iş hayatıdır. Kuran’da çalışma hayatı yasaklanmamıştır. Tam aksine, bunun için teşvik de vardır. Cuma Suresi’nde namaz için çağrı yapıldığında yapılan işe ara verilmesi ve namazın kılınması, namaz kılındıktan sonra da işe devam edilmesi emredilir. Ancak, yapılan işten dolayı ibadetin bir kenara bırakılması, dünyanın merkezde olduğu ve dinin umursanmadığı anlamına gelir. Bu durum ise dünya-ahiret dengesinin bozulması demektir. Bu, Kuran’da kınanır.

Sonuç olarak, Kuran’da dünya hayatının ve nimetlerinin geçiciliği vurgulanmaktadır ancak bu vurgunun amacı dünya nimetlerinin, hayatın merkezine konulmaması, Allah’ın ve ahiretin unutulmamasıdır. Söz konusu ayetlerin amacı, dünya yaşantısının ve nimetlerinin kötü olduklarını bildirmek değildir. Tam aksine, Allah’ın rızası ve ahiret bu dünyada kazanılacağı için bu dünya ile ilgilenmemiz gerekmektedir. Tasavvuf öğretilerinde bir Müslüman’ın dünya hayatından elini etiğini çekmesi yer alır. Oysa bu öğreti, Kuran ayetleriyle çelişmektedir. Bir Müslüman’ın bu tür tasavvufi öğretileri değil Kuran ayetlerini benimsemesi gerekmektedir.


About the Author
Author

Editor 4

Leave a reply

Name (required)

Website