KURANDA KADIN HAKLARI KONUSUNDAKİ YERSİZ İDDİALARA VERİLECEK BİR CEVAP

İslam dinini eleştirmek isteyenlerin en sık başvurdukları yöntem bu dinin evrenselliğini ve tüm zamanlara ait olduğu gerçeğini sorgulayarak onu indirildiği döneme hapsetmeye çalışmaktır. Bunu yapmanın en kolay yolu da İslami bir takım kuralların bugünün değerleriyle bağdaşmadığını iddia etmek olmuştur. Bugünün değerleri ile kastedilen modernite ile ortaya çıkmış, Batı toplumları tarafından benimsenmiş ve hatta tüm insanlığa da kabul ettirilmeye çalışılan fikirlerdir. Bunlar içinde en çok öne çıkan da insan hakları, hatta daha da netleştirmek gerekirse kadın haklarıdır. Aslında burada düşülen en önemli yanılgı insanların yaptığı kurallar ile Allah’ın koyduğu kuralları değerlendiriyor olmaktır. Eğer bunlardan herhangi biri ile diğeri değerlendirilecekse hiç kuşku yok ki alınacak ölçüt Allah’ın sözü olan Kuran olmalıdır ve bugünkü değerlerin doğruluğu ya da yanlışlığı ona göre değerlendirilmelidir. Oysa bugün genel olarak yapılan bunun tam tersidir. Günümüz değerlerinin doğruluğu kesin kabul edilmiş geri kalan herşey Allah’ın sözü bile ona göre değerlendirilir olmuştur. Bu yanlış yöntem bir yana aslında Kuran iddia edildiği gibi erkekleri kadınlardan üstün tutan ve kadınların ezilmesine ortam hazırlayan bir kurallar bütünü de değildir. Örneğin, boşanma konusunda Allah’ın emirleri ve tavsiyeleri dikkate alındığında İslam dininde kadına verilen değer, kadının ne derece korunmaya çalışıldığı açıkça görülmektedir.
Bakara suresi 228. ayetteki “…..Erkeklerin kadınlar üzerinde bulunan hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır…” ifadesi için yoruma bile gerek yoktur. İddialara en açık cevabı Kuran bu ayette kendisi vermektedir.
Aynı surenin 229. ayetinde ise şöyle deniyor; “Boşama iki defadır. Boşanmış kadınları ya iyilikle barındırmak ya da iyilikle bırakmak gerekir. Onlara vermiş bulunduğunuz şeyleri geri almanız size helal olmaz…”. Bu ifade erkeklerin boşanmış oldukları eşlerine karşı iyi davranmaları gerektiğini açıkça belirtirken evliyken kendilerine vermiş oldukları mal, mülk, para gibi kadının tek başına kaldığında da hayatını devam ettirebilmesini sağlayacak şeyleri boşanınca geri almamaları konusunda da erkeklere sert bir uyarı yapıyor ve aldıkları takdirde bunların kendileri için helal olmayacağını açıkça vurguluyor.
Bu ifadenin ilk bölümünde yapılan iyi davranma ile ilgili uyarı 2 ayet sonra yeniden tekrarlanyor. Bakara suresinin 231. ayetindeki ifade ise şöyle; “Kadınları boşadığınız zaman, bekleme sürelerini (üç aybaşını) bitirdiler mi onları ya iyilikle yanınızda tutun veya iyilikle bırakın. İntikam almak için onlara zarar verecek şekilde tutmayın. Bunu yapan kendisine zulmetmiş olur….”.
Kadınların yanlız kaldıklarında da kimseye muhtaç olmadan rahat yaşayabilmeleri hususuna Kuran’da verilen önem oldukça açık. Yanlız kalan eşin rahat ettirilmesi şartı ölüp geride eşini bırakan erkek üzerine bile bir sorumluluk olarak yükleniyor. Bakara suresinin 240. ayetinde deniyor ki “Ölüp de geriye eşler bırakan erkekleriniz, eşlerinin evlerinden çıkarılmaksızın bir yıl boyunca geçimlerinin sağlanmasını vasiyet etsinler…”. Hatta bir sonraki ayet bu sorumluluğun yanlızca ölen yahut eşinden ayrılan erkeğe değil tüm iman edenlere ait olduğunu belirtiyor ve diyor ki; “Boşanmış kadınlar için de uygun bir geçim yardımı yapılmalı. Bu, erdemli kişilerin görevidir”. Dul kadına “potansiyel fahişe” gözüyle bakan zihniyet Kuran’dan ne kadar da uzak…
İslam dininde kadına verilen değeri açıkça gözler önüne seren daha bir sürü ayet var. Ben sadece tek bir konu ile ilgili bile ne kadar çok ifadeye yer verildiğini göstermeye çalıştım. İnananların bu yersiz iddialara vereceği bir cevap olması açısından….

Yazar : Nazlı

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website