İnsanlar bazen saçma fikirlere kapılıyorlar. Kendi yaptıklarını abartmaya, olduğundan daha önemli görmeye meyilli oluyorlar sanki. Bu kibir zamanla öyle noktalara ulaşıyor ki Allah’a karşı bile devreye girmeye başlıyor. Bu hataya düşen kul imanını ve yerine getirdiği ibadetleri –hâşâ- kendisinin Allah’a verdiği lütuflarmış gibi görmeye başlıyor. Hele bir de bu kişinin çevresinde inanan, dine göre yaşayan pek fazla kimse yoksa kişi o zaman gözünde kendisini ve yaptıklarını daha da abartıyor. Allah da aslında Kuran’ında bunun Müslümanlığın en başından beri düşülen bir hata olduğunu bize bildiriyor. Peygamber zamanında da insanların inanıyor olmalarını peygamberimizin başına kaktıklarını, sanki inanarak peygamberimize iyilik yapıyormuş gibi bir tavır takındıklarını anlatıyor.
“İslam`a girmelerini senin başına kakıyorlar. De ki: ‘İslamınızı benim başıma kakmayın! Aksine, eğer özü-sözü doğru insanlarsanız, sizi imana kılavuzladığı için Allah hepinizi minnet borcu altına sokar. ’”
49 Hucurat Suresi- 17
Bu ayet ile Allah Kuran’da açıkça belirtmektedir ki bizim inancımız ve ibadetlerimiz yine ancak bizim kendi iyiliğimiz içindir. Allah’ın kuşkusuz bizim yapacağımız yahut vereceğimiz hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Bizim inancımız, bizim müminliğimiz ancak bize yarar sağlar çünkü ahiretteki mutluluğumuz, oradaki sonsuz nimetlere ulaşımımız buna bağlıdır.
Öyleyse bir mümin asla “ben inanıyorum, o kadar namaz kılıyorum, dua ediyorum, Allah hâlâ neden bunları bana veriyor” gibi temelsiz düşüncelere kapılmamalıdır. Allah’ın kendisine verdiği en büyük lütfun imanı olduğunun bilincine varmalı, en çok bu nimet için şükretmelidir. Allah’ın kendisine verdiği bu büyük nimetin yanında bir takım imtihanlar da verebileceğini özümseyerek bunun yanında bizim zorluk, bela dediğimiz şeylerin ne kadar da önemsiz olduğunu fark etmelidir.
İnançlı insanlar olarak bizler biliyoruz ki eğer Allah bize bunu lütfetmeseydi bizim inanmamız, dindar bireyler olarak yaşamamız mümkün olmazdı. Öyleyse bize bu dünyada huzur veren, inşallah ahirette de bizi korkunç azaptan kurtaracak olan imanımız Allah’ın bize verdiği sınırsız nimetlerden biri hatta belki de en önemlisidir. Bu konuda nankörlük ve ukalalıktan kaçınmalı, bize bu nimeti lütfettiği için Allah’a gereğince şükretmeli ve imanımızı gereğince yaşayıp insanlara da örnek olarak bu büyük nimete layık olmaya çalışmalıyız.
Yazar : nazlı