DİNLER ARASI DİALOG

14. 05. 2008


Türkiye’yi son yıllarda etkisi altına alan ve değişik cemaat, kuruluşlar ile hükümetin organize ettiği toplantı ve konferansların yapıldığı dinler arası diyalog konusunda çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Bayraktar, ‘Dinler arası Diyalog: Başkalaşmış İslam Anlayışı’ konulu konferansında, dinler arası diyalog kavramının uzun bir tarihi geçmişin semeresi olarak ortaya çıktığına dikkat çekti.

Dünyada barışı sağlamak iddiası ile 1893 yılında ABD’de kurulan ‘Dünya Dinleri Parlamentosu’ ile temeli atılan bu kavramın resmi olarak ise 1962 yılından itibaren Vatikan tarafından kullanılmaya başlandığını belirten Bayraktar, çıkış noktasının ise ‘İnsanlık Dini-Dinler Üstü Bir Din’ yaratmaya dayandığını vurguladı. Bu kavramın, dünyayı tek elden yönetme anlayışı ile de bire bir örtüştüğüne dikkat çeken Bayraktar, diyalogun aynı zamanda görevi bütün insanlığı Hıristiyanlaştırmak olan misyonerliğin de yeni bir açılımı olduğunu ve Vatikan tarafından da böyle değerlendirildiğinin altını çizdi.

Bu kavramın Türkiye’de yanlış yorumlandığına da işaret eden Bayraktar, Vatikan tarafından çıkış noktasının ‘Dindarlar veya diniler arasında diyalog’ olduğunu anımsattı. Türkiye’de ilk diyalog toplantısının 1984 yılında A. Ü İlahiyat Fakültesinde yapıldığını hatırlatan Bayraktar, bu tarihten sonra bazı cemaatlerin de işin içine girmesiyle ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nda kürsünün açılmasıyla birlikte etkisini giderek arttırdığını söyledi.

Bu kavramın çok tehlikeli ve maksatlı kullanıldığına dair birçok örneğin bulunduğunu ifade eden Bayraktar, diyalog adı altında yapılan toplantı, konferans ve seminerlerin konusunun hiçbir zaman dünyadaki zulüm olmadığına vurgu yaparak, bunun bir rastlantı olamayacağını söyledi. “Irak’ta, Filistin’de ve dünyanın birçok yerinde yaşanan zulüm ve insanlık dışı işkenceler diyalog toplantılarının konusu olduğunu göremezsiniz” diyen Bayraktar, diyalog faaliyetlerinin misyonerlerin çalışmalarına da zemin hazırladığını dile getirdi.
Bu konuda kaleme alınan çalışmalardan da örnekler veren Bayraktar, “Diyalog adı altında yapılan çalışmalarda Kuran-ı Kerim’den örnekler gösterilerek Kitabı Mukaddes yani Tevrat ve İncilin tahrip edilmediği ortaya konmaya çalışılıyor. Bu çalışmalarla Oryantalistlerin bu yöndeki iddiaları da güçlendiriliyor” eleştirisinde bulundu.

Öte yandan diyalogcular tarafından tevhit ile teslis’in de aynı anlamda kullanıldığına da dikkat çeken Bayraktar, bunun çok tehlikeli olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Mehmet BAYRAKTAR`dan alıntıdır.

Birol Çetin

Yazar : Birol Çetin

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Comments (1)
Leave a reply

Name (required)

Website