Ancak, Allah’ın emirleri hilafında İslam ümmetinde fırkalara, hiziplere, mezheplere bölünme, dinin istismarı ve Kur’an’a yardımcı tamamlayıcı arama süreci, aslında yüzyıllar önce başlayıp günümüze kadar süren, dinde negatif anlamda bir değişim-reform sürecidir..
Mezhepçilik anlaşıyla, değişik ekollerin ortaya çıkmasıyla başlayan dini yozlaştırma, şirk unsurların İslam’a mudaheleleri devam ettiği sürece bu negatif değişim-reform süreci devam edecektir..
İslam ümmeti bu olumsuz süreci bir an önce sonlandırmalıdır..
Yapmamız gereken: İslam’a, Kur’an’a yapılan tüm müdahaleleri, eklemeleri, değiştirmeleri yok etmek, uygulamadan kaldırmak, dikkate almamaktır.
İslam’ın tek kaynağı Kur’an’dır. Dinimizi, peygamberimizin yaşadığı gibi sadece Kur’an’a tabii-bağlı olarak yaşamalıyız.. Dinimizle, Kur’an’la ilgili bilgimizi, farkındalığımızı arttıracak çalışmalardan yararlanmalı ama esas olan İslam’ın tek kaynağı Kur’an’ı Allah’ın istediği şekilde, inceden inceye,
derin derin düşünerek okumalı, dinimizi öğrenmeye, anlamaya çalışmalıyız. Dinimizi istismar etmek, bizlerin inancını suistimal etmek isteyen siyasetçilere, yobazlara fırsat vermemeliyiz. Her türlü şirk unsurundan, hurafeden, bi’atlardan uzak durmalıyız.. İslam’ın, Kur’an’nın öğrenilmesine,
yayılmasına gayret sarfetmeliyiz….
Günümüzde İslam’ı, Kur’an’da belirtildiği ve dolayısıyla peygamberimizin yaşadığı şekliyle yaşamayı esas alan, şirkten, hurafeden, yobazlıktan uzak bu
anlayış-düşünce şekli ne yazıktır ki, o hale gelinmiştir ki, söylendiği, önerildiği zaman tepki görmektedir..
İman sahiplerine en şiddetli düşmanlık duyanlar, şirke batanlardır.. (Maide-82)
Çünkü insanlar kuşaklar boyunca İslam’ı Kur’an’dan değil mezhep kabullerine göre yazılmış ilmihal kitapları ve diğer kaynaklardan öğrenmeye çalışmıştır. Mezhep kitapları veya benzeri kaynaklarda yazılanlar din kabul edilmiştir. Ama öyle değildir.. Türkiye diyanet vakfınca yayınlanan
İslam ilmihali kitaplarında bile Kur’an’la çelişen veya Kur’an’a, İslam’a ekleme değiştirme, tahrif sayılabilecek birçok yanlışlar, şirk unsurları vardır. Türk milleti, diyanet vakfının bu yayınlarını
okuyarak İslam’ı öğrenemez. Ama sünni -hanefi mezhebinin kabüllerini en ince ayrıntısına kadar öğrenebilir..
Peygamberine, Kur’an’a saygılı olan mümin, dinini peygamberimizin yaşadığı gibi sadece Kur’an’a bağlı olarak yaşar..
Mezhep ve çeşitli beşer düşüncelerin ekollerini Kur’an’a eş, yardımcı, tamamlayıcı koşmaz..
Yazar : Vedat Akbaşak