yanı ise laikliğin din-İslam karşıtı gibi algılanması olmuştur.
Toplum “ ya laiklik, ya İslam” ikilemiyle karşı karşıya getirilmiştir..
Laiklik, özü itibarıyle, dinin gerçekçi yorumu ve bilimsel olarak anlaşılmasından başka bir şey değildir. Onu kabul etmeyenlerin yaydıkları gibi, dini toplumdan ve hayattan soyutlayan bir şey hiç değildir. Dinciler kasıtlı olarak ve düzenbaz, çirkin bir düşünceye bağlı kalarak, kilisenin devletten ayrılmasıyla, yani siyasal otoritenin dinden ayrı tutulmasıyla; dinin toplum ve hayattan soyutlanmasını birbirine karıştırmaktadır. Birinci ayrım hem mümkün, hem de zorunludur. Nitekim, Avrupa fiilen bunu gerçekleştirmiş ve orta çağın karanlıklarından bilim, ilerleme ve özgürlüğün aydınlığına çıkmıştır. Oysa, ikinci ayrım, yani dinin toplum ve hayattan soyutlanması sadece dinci söylemin laiklikle mücadelesinde, laikliği sapıklık olarak suçlamasını haklı göstermek için yaydığı bir yalan ve kuruntudan ibarettir.. ” (Yaşar Nuri Öztürk – Kur`an verilerine göre laiklik – S: 9-10 )
Yazar : Mustafa Kallavi