Geçtiğimiz günlerde medyada büyük yer bulan bir tartışma yaşandı dindar nesil üzerine. İdeolojik olarak baktığımızda her konuşanın kendine göre bir haklılık payı var. Ancak bu tarz tartışmaları bir kenara bırakırsak en kayda değer sorunun yönetimlerin kendi toplumlarını dindarlaştırmasının ya da dinden uzaklaştırmasının demokratik olarak doğru bir davranış olup olmadığı konusu olduğunu düşünüyorum.
Kelimeleri sevmek yahut onlardan korkmak gibi bir alışkanlığımız var. Sevdiğimiz kelimelere aşık oluyoruz. Korktuklarımızı ise hemencecik değiştiriveriyoruz. Ya anlamı değişiyor kelimenin, içi boşalıyor ya da kelimenin kendisi gidiyor daha hoşumuza giden başka bir kelime geliyor. Dindar kelimesi de bunlardan biri. Kelimenin içini nasıl doldurursak anlamı öyle görünecektir. Dini hayatının amacı olarak görmeyen kimseler için dindar kelimesi korkulacak ötekiyi ifade ederken inanan insanlar için dindar kelimesi de hangi tür bir din inanışının dindarı acaba sorusunu getirecektir. Dolayısıyla her kesim için dindar kelimesi soruları beraberinde getirebilir.
Bu sebeple olayları başa alıp dindar kelimesi yerine yetiştirilmesi istenen nesillerin tarifi yapılsaydı nasıl olurdu diye düşündüm. Acaba yetiştirilmek istenen nesiller ifade edilirken Kuran’da tarif edilen şekliyle değerleri vurgulansa.
Böyle bir nesile karşı çıkan olur mu acaba?