2 gün önce İstanbul dışında bir mescitte namaz kıldıktan sonra bir konuşmaya kulak misafiri oldum. Konuşanlar da benim gibi farklı bir şehirden gelmişlerdi. Geldikleri yolun uzunluğundan bahsediyorlar, seferi olup olmadıklarını dolayısıyla namazı kısaltmaları gerekip gerekmediğini sorguluyorlardı. Kimilerine göre evet kısaltmalıydılar çünkü yollarının uzunluğu kısaltma şartını sağlıyordu, kimilerine göre ise km barajını geçemediklerinden, kısaltmaları mümkün değildi.
Hâlbuki kendilerine dert edindikleri konunun cevabını bulmak çok basitti: Kur’an.
İnsanların olmayan ayrıntılarda boğulduğu, Kur’an yerine hadis, fıkıh gibi kaynaklara başvurarak doğruyu bulmaya çalıştığı konulardan sadece bir tanesi, seferi olma hali ve dolayısıyla seferi namazı.
Seferi olmaktan kasıt yolculuk halinde olmak, yaşanılan yerden başka bir yere gitmektir. Kur’an’dan uzak yaygın görüşe göre bir insan şu hallerde seferi sayılabiliyor:
– 84-90 km yolculuk yapmak
– Gidilen yerde on beş günden az kalmak
– Buluğ çağında olmak
Kur’an’da ise namazın kısaltılabileceğinden sadece bir ayette bahsedilir ve burada ölüm tehdidi ile yüz yüze gelmek söz konusudur:
Yeryüzünde dolaştığınız zaman, küfre sapanların size tedirginlik vermesinden korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şu bir gerçek ki, küfre batanlar sizin için açık bir düşmandır. Nisa Suresi 101
Ayette tatil, iş gezisi gibi keyfi bir seyahat anlaşılmıyor. İnananların tehlike halinde olması söz konusu. Ayrıca Allah kısaltın da demiyor, kısaltmanızda bir sakınca yoktur diyor. Yani kısaltma olmayabilir de. Ve görüldüğü gibi ne km den ne gün sayısından ne de başka herhangi bir şarttan bahsedilmekte.
Seferilik namazını icat edenlere sadece hayret edebiliyorum. Bu insanlar kendilerini çok mu akılsız görüyorlar da Kur’an’a başvuracaklarına, insani uydurmalara itibar ediyorlar; yoksa Kur’an’ı çok karmaşık, anlaşılmaz, eksik mi buluyorlar da normal bir akıl seviyesiyle anlaşılabilecek bir ayeti yeterli bulmayıp, Allah’ın dinini bozup, İslamı da hayatı da kendilerine zorlaştırıyorlar.