Takva / Erdem / Ahlak Kur’an okuyan herkes bilir ki “Kur’anı okudukça” değişip gelişirsiniz. Kur’an sizi araştırmaya sorgulamaya yönlendirir. Şayet değişip gelişmek istiyorsanız? Araştırdıkça araştırdıklarınızı, öğrendiklerinizi, Kur’ana arz ederken nereden baktığınız çok önemlidir. Kur’andan mı araştırdıklarınıza bakıyorsunuz yoksa araştırdıklarınızı Kur’ana mı tastiklendiriyorsunuz? Kur’an ilk önce muhatabını TAKVAYA-AHLAKA-ERDEME DAVET EDER! Takva olmazsa olmaz kuraldır. Rahman ve Rahim Olan Allah`ın Adıyla 1-
(daha&helliip;)
Allah ne zaman bir yere bir peygamber gönderse, gönderdiği yerin halkı inanmak adına mucizeler isterler. Allah’da gönderdiği peygamberleri vasıtasıyla onlara bu mucizeleri verir, fakat bu mucizeleri görmelerine rağmen insanların büyük çoğunluğu da yaratıcıyı inkar etmeye devam eder. En’am Suresi 109. ayet; ”Onlar kendilerine bir delil gelirse inanacaklarına dair çok sıkı yemin ettiler. De ki; deliller Allah katındandır. Fakat
(daha&helliip;)
Bizler inanç sistemimizi öyle yanlış bir yol üzerine oturtmuşuz ki, Kur’an ın hükümlerine inancımızın taban tabana zıt olduğunun, farkında bile değiliz. Yine bir kardeşimizin, bir yazıma verdiği cevap çok düşündürücü olduğu için, sizlerle paylaşmak istedim. Çünkü bu yanlış her zaman yapılıyor, örnek gösteriliyor. (Haluk bey, sözleriniz Hadis Münkirlerinin sözlerine benziyor. Hadislerin Kur’an’a arzına dâhil tek bir rivayet yoktur. Zaten bu
(daha&helliip;)
İman hakikatleri insanların imanlarını artırmalarına vesile olan sebeplerden biridir. Allah’ın yaratmış olduğu canlıların mucizevî özelliklerini öğrenmek, O’nun gücünü ve kudretini daha iyi kavramamız açısından son derece önemlidir. İnsan vücudundaki muhteşem sistemleri, evrendeki kusursuz düzeni, besinlerdeki vitaminleri, mevsimleri, suyu, havayı, hayvanlardaki mucizeleri ve sayısız yaratılış delillerini düşünün… Her biri ayrı bir mucizeyi içeren bu bilgileri öğrenmek imanımız için büyük fayda sağlayacaktır. Örneğin arı, karınca, termit,
(daha&helliip;)
Sırat köprüsü, Kuran’da geçmez. Hadislerce uydurulmuş pek çok tabirden biridir. Pek çok iyi niyetli fakat din gerçeklerinden habersiz Müslüman’ın aklına ahiret denince ilk önce sırat köprüsü gelmektedir. “Kıldan ince kılıçtan keskin bir köprüden insan nasıl geçecek?” diye kendilerine sorup kara kara düşünmekte, sonunda her şeye gücü yeten Allah’ın iyilere öyle bir köprüyü bile geçirebileceğine inanıp güvenmektedirler. Elbette bu gibi hurafelerin ortaya
(daha&helliip;)
İslam dinini öğrenmek için Allah tarafından indirilmiş kitabı değil de din adına konuşan insanların eserlerini ya da sözlerini dikkate alanlar çok önemli hatalar yapıyorlar. Hatta zaman zaman Allah’ın sözleri ile çelişir hale geliyorlar. Buna en önemli örneklerden biri Yahudilik ve Hristiyanlık’a karşı takınılan tutumdur. Örneğin bu dinlerin tahrif edildiğini söylemek, Hristiyanlık’ta ortaya çıkan üçleme –Tanrı’nın baba, oğul ve kutsal ruh
(daha&helliip;)
Bu yazıda değinmek istediğim konu Kuran’da kullanılan üslupta Allah’ın gerek kendisini insanlara tanıtırken, gerekse insanlarla, peygamberlerle veya diğer varlıklarla olan ilişkilerinde, iletişiminde neden tevazuya başvurmadığı konusu olacak. Bazı kişilerin Kuran’ın üslubuna bu yönde bir eleştiri getirdiğine şahit oluyoruz. Bununla ilgili olarak öncelikle insanların nasıl tevazu ile davranabilecekleri, nasıl alçak gönüllü olabilecekleri konusundaki görüşlerimi ifade edeyim. Bana göre insanlar iki
(daha&helliip;)
İlmihal kitapları ile dua ve namaz hocası gibi Müslümanlara el kitabı olarak hazırlanan ve satılan kitaplara baktığımızda, insanın ölüm anından itibaren daha mezara konar konmaz hatta defin için gelenlerin daha oradan uzaklaşmadan sayısız ve çok detaylı sorularla(mezheplerin hükümleri gibi) karşılaştığı ve iç çamaşırına idrar bulaştırmış ise çok ağır kabir azabına maruz kalacağından ve günahı çoksa kıyamete kadar cehennem çukurunda gibi
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- …
- 79
-