Şanı yüce Rabbimiz Kuranda evrenle ilgili sahneleri anlatır .Bu sahneler de Allahın azemeti,kudreti ,egemenliğinin sınırsızlığı , sanatının inceliğini , varlık alemini kuşatması anlatılır. Bu durum Allahın varlığının ve var olma gerekliliğinin ifadesidir. .
(O), göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. Bir şeyi dilediğinde ona sadece “Ol!” der, o da hemen oluverir.
(2/117)
Var olmak için hiçbir şeye ihtiyacının olmadığı( Samed) nın göstergesidir.Aynı zamanda Rablik ve İlahlık sıfatlarının , tek oluşununu ifade eder.Bu derin idrak insanı sonsuz gücün sahibine yönelmeye , yakarış çağrısına , mutlak tasarruf sahibi olması gereğine götürür. İlminin sınırsız olması ve her şeyi kuşatması Resulun çağrısına isteyerek yada istemeyerek yönlendirir, derin idrak sahıplerini ve Rabbimiz kıyametten sahneleri de canlandırarak evrensel çağrıya koşturur yürekleri.
Rabbimiz bu sahneleri bilim ,sanat ,teknik yönden ifade etmez , çünkü bu sahneler yapay bir kurgu değildir. Gerçeğin varlığın ve hakıkatin özüdür. İsbat diye bir derdi yoktur Alemlerin Rabbinin. Zaten Rabbimizin afaki ayetleri gören gözlere , hisseden gönüllere her daim haykırmaktadır.
Bu mesaj evrensel çağrıdır.
Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru !
(3/191)
Kim olursa olsun bu mesaj tüm zaman ve mekanlara uzanır. Bu eşsiz sahneler, özellikle Mekki surelere serpiştirilmiştir, iman olgusunun pekişmesi için gereklidir.Tüm bu sahneler karşısında insan oğlu Şanı Yüce Rabbimize karşı acziyetini hissederek övülmeye ve ibadet edilmeye layık bir ilah olarak koşacaktır. Bu kaçınılmaz bir zorunluluktur. Aynı zamanda yaratılıştaki mükemmeliyet Rahmanın gücü yanı sıra birliğine ve eşsizliğine de delalet edecektir
Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah’ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için (Allah’ın varlığını ve birliğini isbatlayan) birçok deliller vardır.
(2/164)İdrakli gözler için yağmurun yağması , Gök lambasının aydınlatması ;bulutların yürütülmesi ,şimşeğin çakması bitkilerin sonsuz dengede yerini alması ,hayvanatın kendi tesbihini yerine getirmesi. Onlar, üstlerinde dizi dizi kanat açıp kapayarak uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları Rahman (olan Allah’)tan başkası (boşlukta) tutmuyor. Şüphesiz O, herşeyi hakkıyla görendir.
(67/19)
birer işaret değil midir ve yine denizlerde gemilerin yüzdürülmesi EN ÖNEMLİSİ VE EVRENİN MERKEZİNE İNSANIN YERLEŞTİRİLMESİ sınırsız bir tevazu ile teslimiyet ve aynı zamanda sorumluluğu da beraberinde getirir.
Tüm bu evren insan Allah ve evren ilişkisi nasıl bir gerekli temele oturduğunun göstergesidir. İnsan bu sonsuz güç ve algı mekanızmasını aşan işleyiş karşısında ,Rabbine yönelecektir . İmanı ve emniyeti ona sığınmakta bulacaktır. Çünkü insanın sosyal olarak en önemli ihtiyacı emniyet duygusudur. İnsanlar kendilerini onunla tanımlayacaklar ve onun penceresinden varlık alemini temaşa edeceklerdir.
Ancak Sonsuz azameti basite indirgeyen ve kendi menfaat penceresinden bakan idrak kanalları kapanmış zavallılar onca bir eksiklik noksanlık ararlar. Burada dikkat edilmesi gereken durum Kuran bir bilim kitabı değildir ve ihtiyacı da yoktur. Bazı idrak yoksunu sığ yaklaşımlılar bir takım bilgileri isbata yönelirler . Şanı yüce Rabbimizin hiçbir şeyi isbat diye bir durumu yoktur . Bilakıs bilimin onun onun varlık ve tecellisini algılama ve onun koyduğu kanunları algılama ihtiyacı vardır. Birtakın teorileri isbatlamak için Rahmanın ayetlerini zorlamak Rahmanın sınırsız güc ve kudretine saygısızlık değil midir. Şu hakikatı görmek gerekir ki .vahiy mutlak bilgidir. Yani temel ve değişmez yasalara vurgu yapar. Bilimse yapısı gereği değişken bilgiye sahiptir ve daima şüphecilik barındırır içinde .Dahası basit bilgi ve teorilere evrensel yasalar mahkum edilemez ve edilmemelidirler. Balığın karnında ,karpuzun çekirdeğinde , arının peteğinde Allah lafzı arayanlar .kainatın her zerresinde güneşin doğuşunda , yağmurun yağışında , kapkara topraktan renga renk ve eşsiz tadları çıkaran Rabbimizin imzasını görmezler mi . Kuran hiçbir zaman bir isbat kıtabı olmamıştır . İhtiyacıda yoktur. Çünkü Kıtabını gönderenin imzası her an her yerde var olmakta onlar gören gözler için insanın gerçek derdi Rabbe ulaşma gayreti olmalıdırlar.Hırstiyan kiliseleri ile Darwinciler arasında ki post kavgasına Allahın ayetlerini kurban etmekten büyük zulum olur mu.
İnsan bu kusursuz işleyiş tesbih karşısında kendi konumunu ve Rahmanın yerini iyi tahlil etmeli .Şu gerçeği görmeli ki Milyarlarca yıldızın gezegenin ,galaksinin, mükemmel ahengi düzeni devam ederken bu gezegenlerden birininin (toplu iğne ucu kadar gezegen olan dünya gezegeninde)de yaşayan varlıktır aslında insanoğlu . Bunların Rablerine boyun eğmekten ona teslim olmaktan ve onunla var olmaktan başka seçeneği varmıdır?
O, yaratan, var eden, şekil veren Allah’tır. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanlar O’nun şânını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir. (59/24)
Aynı zamanda bu yaratılış sorumluluğu da beraberinde getirir. Çünkü gücün azemeti karşısında bağımlılık ortaya çıkar. Aynı zamanda bu mesaj insanlığa kendini hatırlatarak nereden gelip nereye gittiğini gösteren bir uyarıdır, veya nereden gelip nereye gidilemeyeceğini gösterir. Bu azamet karşısındaki söyleyeceğimiz ancak şunlar olabilir.
Ey Sonsuz güç kudret sahibi Rabbimiz bizi Esirge ,bizi bağışla ve bizi doğru yola ilet sen iletmezsen biz yolumuzu bulamayız . Bizi boş ve anlamsız işler uğraşmamıza fırsat verme, Rabbimiz biz seni bize anlattığını kadarı ile biliyoruz . Her şey seni anlatıyor oysa ,Bize insan olarak değer verdin ,bize seçme ,seçerek kulluk etme imkanı verdin , Sana kul olmanın İzzet ve şerefini duyduk, Sana kul olmasaydık kimlere ve nelere kul olurduk kulluk ne büyük mükafat , biz mükafatımızı şimdiden aldık. SANA NASIL HAMD EDİLİRSE ÖYLE HAMD OLSUN