Allah Kaldıramayacağı Bir Taş Yaratabilir mi?

Bu yazıda bu soru hakkında örnekler  verip ardından Allah’ın hem kaldıramayacağı bir taş yaratabileceğini aynı zamanda da bu taşı kolaylıkla kaldırabileceğini yani bu iki zıtlığın bir araya nasıl gelebileceğini size açıklamaya aklım yettiğince çalışacağım.

Allah kaldıramayacağı bir taşı yaratabilir mi? Allah kaldıramayacağı taşı yaratır derseniz Allah’ın Kudreti yarattığı taşı kaldırmaya yetmiyor anlamı çıkıyor. Allah kaldıramayacağı taşı yaratamaz derseniz Allah’ın Kudreti bu taşı yaratmaya yetmiyor anlamı çıkıyor. Her iki durumda da Mutlak Kudret Mutlaklıktan çıkıyor. Zıtlıklardan oluşan bir soruya tek bir önerme ile cevap verilirse sonuç kaçınılmaz olur. Önerme tek olursa Allah’ın Kudreti sınırlıdır anlamı çıkar. Ateistlerin en çok savunduğu paradoks olduğu düşünülen sorulardan biridir bu soru.

Bu soruyu paradoksluktan nasıl çıkarabiliriz?

İlk başta bu soru bizim cevabımızı kısıtlamış gibi geliyor fakat önermeyi değil de olayı/işi/eylemi tekilliğe döktüğümüz zaman sorunun cevabı ortaya çıkıyor. Örneğin; İnsan tek bir olay/iş/eylem karşısında aynı zamanda hem kazanan hem kaybeden olabilir mi? Bunu örneklerle açıklamaya çalışacağım.

Birinci örneğim satranç oyunu üzerine. Karşılıklı iki kişi ile oynanan ve bir kazanan bir de kaybedenin olduğu bir zeka oyunu. Şimdi bu oyunu tekilliğe düşürelim, kendi kendimize oynadığımızı düşünelim. Oyun sonuçlandığında kazanan bensem kaybeden kim, kaybeden bensem kazanan kim? Bir araya gelemeyecek zıt iki olgu tekilliğe düştüğü anda bir arada bulundu. Bu bir paradoks mudur?

1. Ben kendimi yenmiş oldum. Demek ki ben kendimden daha zekiyim.

2. Ben kendime yenilmiş oldum. Demek ki ben kendimden daha aptalım.

Bu durumda ben kendime karşı her zaman kazanan aynı zamanda her zaman kaybedenim. Bu oyunu kendi kendime sonsuz kerede oynasam her zaman kazanan ve her zaman kaybeden ben olacağım.

Hangisi benim belirleyici özelliğim oldu? Kazanan ben mi, kaybeden ben mi, kendine göre zeki olan ben mi, kendine göre aptal olan ben mi?

Şimdi gelelim asıl soruya ; Allah kaldıramayacağı bir taşı yaratabilir mi? Biz Allahtan kendisi ile yarışmasını bekliyoruz ve kendi kendine güç yetirmesini bekliyoruz. Sonucunda da zıtlıklardan oluşan tek bir önerme ile karşılaşmak istiyoruz.

1. Allah kendi kendini yendi öyle ise Allah kendine göre güçlüdür.

2. Allah kendi kendine yenildi öyle ise Allah kendine göre güçsüzdür.

Şimdi aynı satranç örneği gibi Allah kullandığı bir kuvvete karşı başka bir kuvvet ile karşı geldiği zaman gerçekten kendini yenmiş mi oldu, yoksa kendine yenilmiş mi oldu? Allah bu durum karşısında Mutlak Güçlü mü oldu, yoksa Mutlak Güçsüz mü oldu? Şimdi aşağıdaki örnekte bunu inceleyelim tekliğin kararına bağlı iki farklı güç birbirini yenebilir mi?

İkinci örneğim bilek güreşi üzerine. Bir çok kişinin bildiği hatta arkadaşlarıyla yarıştığı bir spor ve güç oyunu. Yine karşılıklı iki kişi tarafından yapılan bir spor ve kazananı ve kaybedeni var tıpkı bize sorulan soru gibi iki zıt kavramı şimdi tek bir beden de birleştirmeye çalışalım. Ellerimize, kollarımıza ve omuzlarımıza karşı bir kudretimiz var. Şimdi sağ ve sol kolumuzun kaslarını bilek güreşi ile yarıştırmaya çalışalım. Ellerimizi parmaklarımız birbirine geçecek şekilde kenetleyelim, ister dirseklerimizi bir masanın üstüne koyarak ister havada fark etmez bir elimizle diğerini yenmeye çalışalım ve karşılıklı güç uygulayalım. Kendinize karşı gerçek manada bir güç gösterisi yapabilir misiniz? Hangi elinizin yeneceğine karar vermeden, bunu başarabilir misiniz kendinize karşı? Deneyin… İki zıt güç var ve biz ikisine karşı da kudret sahibiyiz fakat karar vermeden bir elimizle diğerini yenemeyiz. Sağ elimizin yenmesine karar verdik diyelim, kudretimizden dolayı sol elimizdeki gücü kesmeye başlarız ve sağ elimiz sol elimize göre güçlenmiş sayılır. Sonuçta sağ elimizle sol elimizi tuş etmiş oluruz. Peki sol elimize olan kudretsizliğimizden dolayı mı oldu bu? Hayır onun gücünü zaten onun üzerindeki kudretimizle azaltmış olduk,güçteki azalma kudretimizdeki azalmaya neden olmaz. Artık sağ elimiz sol elimize karşı galip geldi, bu her zaman böyle kalacağı anlamına gelir mi? Kudretimizle sol elimizi tuş ettik bu demektir ki yine kudretimizle sol elimizle de sağ elimizi tuş edebiliriz.

Şimdi tekrar asıl soruya dönelim ;Allah Kudretini kullanarak kaldıramayacağı bir taş yaratabilir fakat bu onu aynı zaman da kaldıramayacağı anlamına gelmez, şöyle ki hayali olarak sonsuz bir düzlem olan ”yer” ve sonsuz bir ”gök” düşünelim. Allah’ın bu yer üzerinde bir taş yarattığını düşünelim aynı zamanda Allah’ın bu taşı kaldırma kuvveti ve Allah’ın yerçekimi kuvvetini düşünelim, sonuçta Allah’ın yaratması istenilen bu taşı kaldıramaması isteniyor fakat dikkatten kaçan sorun; Allah’ın kaldıramamasının istendiği bu taşın kaldırılmasına karşı koyacak kuvvet yine Allah’ a aittir. Bu durumu anladıktan sonra şunu düşünürüz Allah yarattığı bu taşı kaldırmaya çalışacak bir kuvvet yaratacak ama buna karşılıkta bunun kalkmamasını sağlayacak bir kuvvette yaratmış olacak. Aynı kendi kendimize bilek güreşi yapmamız gibi düşünebiliriz. İki kuvvette Allah’ın kudretine ait kuvvetler olacaktır. Bu bakımdan birini diğerine göre güçlü kılması Allah’ın kudretinde bir eksiklik yaratmaz.

Nitekim Allah bazı hayvanları yer çekimi kuvvetine karşı koyabilecek şekilde donatmıştır. Allah’ ın ilhamı ile yapmış olduğumuz araçları kullanmadan bu kuvvete karşı ancak zıplama ile belli bir süre karşı koyabiliyoruz.

67. Sure (Mülk Suresi),
19. Ayet
Üstlerinde kanat çırparak uçan kuşlara bakmazlar mı? Onları (havada) ancak Rahmân tutuyor. Şüphesiz O her şeyi hakkıyla görendir.

22. Sure (Hac Suresi),
73. Ayet
Ey insanlar! Size bir örnek verildi. Şimdi ona iyi kulak verin. Sizin Allah’tan başka taptıklarınız bir sinek dahi yaratamazlar, hepsi bunun için toplansalar bile. Eğer sinek onlardan bir şey kapsa bunu ondan kurtaramazlar. İsteyen de âciz, istenen de.

22. Sure (Hac Suresi),
74. Ayet
Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.

Şimdi tekrar hayal ettiğimiz ortama geri dönelim ”sonsuz yer” ve ”sonsuz gök” ve yerin üzerinde bir ”taş”. Bu taşa sonsuz göğe doğru, yer düzlemine dik bir şekilde bir birimlik bir kaldırma kuvveti uygularsak, yer çekimi kuvveti yoksa, bu taş sonsuz göğe doğru sonsuza kadar ilerleyecektir. Fakat bu taşa uyguladığımız bir birimlik kaldırma kuvvetine karşılık, bir birimlik yer çekimi kuvveti uygularsak denge prensibine göre taş yerinden oynamayacaktır. Uygulayacağımız kaldırma kuvveti ve yerçekimi kuvvetini bir formül ile sabitleyelim. Kaldırma kuvvetini her artırdığımızda buna karşılık aynı oranda artacak şekilde yer çekimi kuvvetini sabitlersek, kaldırma kuvvetini ne kadar artırırsak artıralım denge prensibine göre yer çekimi kuvveti de aynı oranda arttığından taş yerinden oynamayacaktır.  Bu sabitle kaldırma kuvveti sonsuza gitse bile yerçekimi kuvveti de sonsuza gidecektir ve taş yerinden kalkmayacaktır. Bu durumda yerden, kaldırma kuvveti ile kaldıramayacağımız bir taş hayal etmiş olduk.

Peki bu taşı yerden göğe doğru nasıl kaldırabiliriz? Kaldırma kuvvetini sonsuza bile taşısak formülle sabitlediğimizden taş yerinden oynamıyordu. Formülde bir püf noktası var kaldırma kuvvetine yaptığımız etki yerçekimi kuvvetini de aynı oranda etkiliyor fakat yer çekiminde yapacağımız bir değişikliği kaldırma kuvvetine sabitlemedik. Bu durumda yer çekimi kuvvetini azalttığımızda kaldırma kuvveti aynı oranda azalmadığından taş yerinden kalkacaktır. Bunu bir örnekle açıklayayım bir makine yapıyoruz ve bu makinede iki adet dönen düğme var. Birinci düğmeyi çevirdiğimizde ikinci düğmede aynı oranda dönüyor ve her ikisine ait fonksiyonlarda aynı anda artıp eksiliyor, fakat ikinci düğmeyi döndürdüğümüzde sadece ikinci düğmeye ait fonksiyonlar artıp eksiliyor. Formüle bu açıdan bakarsak daha net anlayabiliriz. Kuvvet uygulayarak kaldıramadığımız taşı aksine farklı bir kuvveti eksilterek kaldırmış olduk.

Umarım yukarıdaki örneklerle ”Allah’ın kaldıramayacağı bir taş yaratabileceğini ama yine de bunu kolaylıkla kaldırabileceğini” anlatabilmişimdir. Gördüğümüz gibi paradoks gibi görünen soru tekilliğe indiğinde paradoksluktan çıkıyor.

ŞUNU UNUTMAYALIM BU SORUDA ALLAH’IN TAŞI KALDIRMA ŞEKLİNİ BİR İNSANIN TAŞI KALDIRMASI GİBİ DÜŞÜNÜRSEK SORU PARADOKSA GİDER. ÇÜNKÜ BİZİM TAŞI KALDIRMA KUVVETİMİZ BİZE AİTTİR FAKAT TAŞA AĞIRLIĞINI VEREN YERÇEKİMİ KUVVETİ BİZE AİT DEĞİLDİR. BU SORUDA ALLAH’IN KUVVETİNE KARŞI TAŞIN KUVVETİNİN DÜŞÜNÜLMESİ SÖZ KONUSU BİLE OLAMAZ. HER İKİ KUVVETTE (TAŞI KALDIRAN KUVVET-TAŞI YERE ÇEKEN KUVVET) ALLAH’A AİTTİR VE HER İKİ KUVVET ÜZERİNDE DE ALLAH MUTLAK KUDRETE SAHİPTİR, İSTEDİĞİNİ DAHA GÜÇLÜ KILAR. BU DURUMDA SORU PARADOKSLUKTAN ÇIKAR. TAŞ SADECE BUNU ANLAMADA BİR ARAÇ OLUR.

2. Sure (Bakara Suresi), 74. Ayet
Sonra bunun ardından kalpleriniz yine katılaştı, taş gibi; hatta daha katı oldu. Çünkü taş vardır ki, içinden ırmaklar fışkırır. Taş vardır ki yarılır da içinden sular çıkar. Taş da vardır ki, Allah korkusuyla (yerinden kopup) düşer. Allah yaptıklarınızdan hiçbir zaman habersiz değildir.

Örneklerden de  anlaşılacağı gibi Allah’ın Mutlak Kudretinden de hiç bir şey eksilmiyor. Bu soru; ”Allah kaldıramayacağı bir taşı yaratabilir mi?” sorusu Ateistlerin dediği gibi Allah’ın Kudreti sınırlamaz aksine sonsuzlaştırır. Çünkü bütün güçler/kuvvetler O’na  aittir.

57. Sure (Hadîd Suresi), 3. Ayet
O, Evvel ve Ahirdir. Zâhir ve Bâtın’dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir.

13. Sure (Ra’d Suresi), 16. Ayet
De ki: “Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?” “Allah’tır” de. De ki, “O’nu bırakıp da kendilerine (bile) bir faydası ve zararı olmayan dostlar (mabutlar) mı edindiniz?” De ki, “Kör ile gören bir olur mu? Ya da karanlıklarla aydınlık bir olur mu? Yoksa Allah’a, O’nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da bu yaratma ile Allah’ın yaratması onlara göre birbirine mi benzedi?” De ki: “Her şeyin yaratıcısı Allah’tır. O, birdir, mutlak hakimiyet sahibidir.”

Allah’ın o dosdoğru yoluna ilettiği Salih kullardan oluruz İnşaallah….

Selametle… M. Soner İZGİ


About the Author
Author

sonerizgi

Comments (5)
Leave a reply

Name (required)

Website