Kadını Koruyan Gerçek İslam…

İslam dinini eleştirmek isteyenlerin kullandıkları konuların başında İslamiyet’in kadına bakışı, kadına atfettiği rol gelir.

Dinimizi yıpratmak, karalamak isteyenler Müslümanların tavırlarını, “sözde Müslüman” devletlerde hâkim olan uygulamaları öne sürerek İslamiyet’te kadının ezildiğini, aşağılandığını savunurlar. Oysa İslam dininin kaynağı ve dolayısıyla da temsilcisi Kuran’dır. Allah tarafından İslam dinini açıklayıcı olarak gönderilmiş olan Kuran, İslamiyet ile ilgili konuşacak kişilerin tek referansı olmalıdır. Öyleyse yapmamız gereken Müslümanların tavırları ya da sözde şeriat ile yönetilen devletlerin kurallarına değil, Allah’ın yasalarına bakmak ve İslam dininin kadın hakları konusunda ne söylediğine bu yolla karar vermektir.

Kadın hakları konusu son derece kapsamlı ve geniş bir konu. Bu konunun tamamını bir yazıda ele almak mümkün değil. İnşallah daha sonra da bu konuda yazılar yazacağım ancak bu ilk yazıyı kadının namusu ile ilgili atılan iftiralara ve kadının bu yolla zor durumda bırakılmasına ayırmak istiyorum.

Tarih boyunca toplumlarda kadınları zor durumda bırakmanın, toplum nezdinde onları eksik ve suçlu göstermenin en kolay yolu kadınların namusuna dil uzatmak olmuştur. Namusundan şüphe edilen, kocası tarafından namussuz olarak nitelendirilen kadın kolaylıkla toplum tarafından dışlanır ve bundan sonra o toplum içerisinde hayatını devam ettirmesi oldukça zordur.

İşte her şeyi bilen ve gören Allah tabii ki tüm bu sosyal gerçekleri de bildiğinden bu konuda ayetler indirmiş, kadınların namusu konusunda ortaya atılacak iftiraları önlemeyi amaçlamıştır. 24 Nur Suresi’nin ilk ayetleri özellikle bu konuya ayrılmıştır. Bu surenin 4. ayeti tek bir kişinin kafasına göre bir kadına iftira atamayacağını belirtir. Bir kadının iffetsizliği ile ilgili ortaya atılan bir iddianın kabul edilebilmesi için dört tane tanık olması gerekir. Aslında bu durum zaten pratikte çok nadir uygulanacaktır. Yani bir kişinin cinsel münasebet ya da yakınlaşma sırasında dört şahit bir de iddia sahibi olmak üzere beş kişi tarafından görülmesi için halka açık bir yerde münasebette bulunuyor olması gerekir. Tabi şu da mutlaka ilave edilmelidir ki Kuran’a göre evlere de ev sahiplerinden izin alınmadan girilemez. Ya da bu tanık olma durumunu birisinin evine aniden girip baskın ile yapmanız da dinen mümkün değildir. Bu ayet dört tanık getirmeyenlerin attıkları iftiranın kabul edilmemesi gerektiğini söylemekten öte tanık getirmeden böyle bir iftira atanın tanıklığının bir daha kabul edilmemesi gerektiğini söyler ve bu kişilerin seksen vuruş ile cezalandırılmasını ister. (Elbette bu ayette belirtilen hükmün pratikte nadiren kullanılır olması onu gereksiz kılmaz. Kuran, bu ayeti ile, alenen zina yapılan genelev gibi kurumların kurulmasını engellemektedir. Yani bir anlamda zina suçu alenileşmeyecek, insanlara doğal bir suçmuş gibi sunulmayacaktır. Doğrusunu Allah bilir. )

“İffetli kadınlara iftira atıp da dört tanık getirmeyenlere gelince, onlara hemen seksen vuruş vurun. Ve onların tanıklıklarını asla kabul etmeyin. Onlar, sapmışların ta kendileridir. ”
(24 Nur Suresi 4)

Aynı surenin 6. ve 9. ayetleri arasında ise kendi eşleri ile ilgili böyle bir iddiada bulunan ve dolayısıyla tanığı olmayan kişiler ile ilgili durum ele alınır. Burada ilgi çekici ve Müslüman kadınlar için gurur verici olan Allah’ın son söz hakkını kadına vermiş olmasıdır. Ayetler açıkça belirtmektedir kadın beşinci kez kendisinin doğru söylediğini ve bir iffetsizlik yapmadığını söylediğinde kadının sözünün kabul edilmesi gerekir. Tabi ki bu sosyal ilişkiler için geçerli olan sonuçtur. Yani insanlar bu durumda kadına inanmalıdır diyor Allah. Yoksa eğer kadın yalan söylüyorsa ve yalan yere beş kez yemin ederse mutlaka ki ahirette cezası olacaktır.

Allah’ın biz müminlerden isteği her zaman birbirimiz hakkında olumlu düşünmemizdir. Yani birisi ile ilgili çıkartılan herhangi bir söze, bir lafa değer vermeden o kişi ile ilgili olumlu düşünmemiz gerekir. Allah bu ayetleri takip eden bir ayette bu tip şeyler duyduğumuzda bunların iftira olduğunu düşünmemizi ve söylememizi istiyor. Yani mümine düşen iftiralara, zanlara, çıkartılan laflara uymadan mümine inanmak, müminler hakkında olumlu düşünmektir.

“Onu işittiğinizde, erkek ve kadın müminlerin birbirleri için iyi zanda bulunup ‘Bu apaçık bir iftiradır’ demeleri gerekmez miydi?” (24 Nur Suresi 12)

Aslında bu tavır çok net bir biçimde kadını da korumaktadır. Toplumların pek çoğunda hakkında iffetsizlik lafı çıkartılan kadındır. Hakkında böyle bir laf çıkartılan kadın tüm toplum tarafından kolaylıkla dışlanır. Hatta çoğu kez hemcinsleri de kolaylıkla kadını hafiflikle, namussuzlukla suçlarlar. Yani kadını aşağılıyor, kadının ezilmesine zemin hazırlıyor diye eleştirilen İslam dini kadını korumakta, kendi namusu ile ilgili son söz hakkını kadına vermektedir. Kadınlara iftira atmanın açık bir günah olduğu ve Allah tarafından cezalandırılacağı da yine İslam dininin asıl kaynağı olan Kuran’da açıkça belirtilmektedir.

“Bir zevcenin yerine başka bir zevce almak istemişseniz onlardan birine yükler dolusu mal vermiş olsanız da o maldan hiçbir şeyi geri almayın. İftira ederek, açık bir günah işleyerek mi geri alacaksınız onu?”
(4 Nisa Suresi- 20)

İslam’ın kadınlar ile ilgili görüşünü ve kadınlara yaklaşımını anlamak için dikkate alınması, incelenmesi gereken daha pek çok ayet var. Zaman içinde bunlara da değinmeye çalışacağım inşallah. Ancak tabii ki ilk yapılması gereken Kuran’ın tek kaynağının Kuran olduğunu kabul etmek ve İslamiyet’le ilgili her türlü yargıya ancak Kuran’ı inceleyerek varmaktır.

Yazar: Nazlı



About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website