Bu, Allah’ın Yaratmasıdır!

Big Bang(Büyük Patlama), kâinatın yaratılışından itibaren her anın mükemmel bir şekilde tasarlandığının delilidir. Büyük Patlama’dan önce madde diye bir şey yoktu. Metafizik olarak tanımlanabilecek bir yokluk ortamında kâinatı oluşturan tüm madde, yokluktan ortaya çıkmış ve Allah’ın varlığının bir delilini ortaya koymuştur.

Büyük Patlama’nın ardından ise henüz 1 saniye bile geçmeden atomun yapıtaşları yoktan var olmuştur. Bu parçacıklardaki denge ve düzen hayret vericidir.

Başlangıçta birbirinden ışık hızıyla kopup uzaklaşan parçacıklardan, kâinattaki bütün muazzam sistemler, gezegenler, güneşler, güneş sistemleri, galaksiler, kuasarlar, kısacası her ‘şey’ kusursuz bir plan, hassas bir ölçü ve denge içinde sırayla meydana gelmişlerdir. Yalnızca bir atomun oluşması için gereken parçacıkların tesadüfen bir araya gelmeleri dahi imkânsız iken, kâinattaki işleyişi sağlayan sistemlerin ‘şans eseri’ olarak teker teker ve denge içinde oluştuğunu iddia etmek akılsızcadır, mantık çöküntüsüdür.

Bilim, materyalist bilim adamlarının önüne isteseler de istemeseler de tek bir gerçeği koyar: Tüm kâinat, madde ve zaman, sonsuz güç sahibi olan, gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri kusursuzca var eden, her şeye kadir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

Big Bang gerçeği karşısında, önceleri ateist olan fakat sonradan Allah’ın varlığını kabul eden tanınmış felsefeci Anthony Flew, şöyle diyor:

“İtiraflarda bulunmanın insan ruhuna iyi geldiğini söylerler. Ben de bir itirafta bulunacağım: Big Bang modeli, bir ateist açısından oldukça sıkıntı vericidir. Çünkü bilim, dini kaynaklar tarafından savunulan bir iddiayı ispat etmiştir: Evrenin bir başlangıcı olduğu iddiasını.” (1)

Materyalist fizikçi H. P. Lipson ise Big Bang teorisini kabul etmek zorunda olduğunu şu sözlerle itiraf ediyor:

“Bence, bu noktadan daha da ileri gitmek ve tek kabul edilebilir açıklamanın yaratılış olduğunu onaylamak zorundayız. Bunun ben dahil çoğu fizikçi için son derece itici olduğunun farkındayım, ama eğer deneysel kanıtlar bir teoriyi destekliyorsa, bu teoriyi sırf hoşumuza gitmediği için reddetmemeliyiz.” (2)

Big Bang’i ilginç bir şekilde “kâinatın evrimi” olarak tanımlayan evrimci görüş, Big Bang konusunda bilimsel bilgiler verdiği detaylı bir yazının sonunda yine kendisiyle büyük çelişkiye düşüyor. Yazının son paragrafı şöyle:

“Bununla birlikte Big Bang teorisi yaratılışçıların lehine görünen sonuçlara varmış bulunuyordu. Örneğin ABD’li astrofizikçi Hugh Ross konuya ilişkin şu açıklamada bulunmuştur:

Zaman, olayların meydana geldiği boyut olduğuna göre, eğer madde, Big Bang’la ortaya çıkmışsa, o halde evreni ortaya çıkaran sebebin evrendeki zaman ve mekândan tümüyle bağımsız olması gerekir. Bu da bize Yaratıcı’nın evrendeki tüm boyutların üzerinde olduğunu göstermektedir.” (3)

Bilim, Big Bang’i sıfır hacimde ve sonsuz yoğunluktaki bir noktada meydana gelen patlama diye izah etse de sıfır hacim yokluktu ve evren yok iken ‘var’ olmuştu. O halde evrenin bir başlangıcı vardı. İşte bu delil,  materyalizmin “evren sonsuzdan beri vardır” tezini geçersiz kıldı. Oysa bu bilimsel gerçek, Yüce Allah’ın 1400 yıl önce gönderdiği Mesaj’ında vardı:

“O gökleri ve yeri yoktan var edendir…” (4)

“Biz göğü ‘büyük bir kudretle’ bina ettik ve şüphesiz Biz, (onu) genişleticiyiz.” (5)

Bu, Allah’ın yaratmasıdır. Şu halde, O’nun dışında olanların yarattıklarını Bana gösterin. Hayır, zulmedenler, açıkça bir sapıklık içindedirler(6)

Dipnotlar:

(1) Henry Margenau, Roy Abraham Vargesse. Cosmos, Bios, Theos. La Salla IL: OpeN Court Publishing, 1992, s. 241

(2) H. P. Lipson, “A Physicist Looks at Evolution”, Physics Bulletin, vol. 138, 1980, s. 138

(3) Hugh Ross, The Creator and the Cosmos: How Greatest Scientific Discoveries of The Century Reveal God, Colorado: NavPress, revised edition, 1995, s. 76

(4) Enam Suresi, 101

(5) Zariyat Suresi, 47

(6) Lokman Suresi, 11

 

 

 


About the Author
Author

elifce

Leave a reply

Name (required)

Website