Ahiret İnancı ve Takva-2

Ahiret İnancı ve Takva-2

2.Takva
Peki takva (yahut fiil şekli itte) kelimesi, cahiliye devrinde ne anlama geliyordu?
Takva kelimesi, cahiliye devrinde takva kelimesinin özü, “hayvan olsun, insan olsun, canlı varlığın, dışarıdan gelecek yıkıcı bir kuvvete karşı kendini savunma davranışıdır.
Her şeyden önce işaret edelim ki kelime cahiliye devrinde “Hanifler” çevresi ve şair Züheyr ibn Ebi Sülmâ gibi hayli Yahudi dininin etkisinde kalmış olanlar hariç, dini bir mana taşımıyordu. Takvadan gelen mutteki “Allah’ ı birliyen mü’min” demektir. Bu kelime bu manası ile Ümeyye ibnEbi’ ş-Saleın şi’rinde ve dini görüşlerinde hanif kabul ettiğim Lebid’in divânında geçer. Burada Züheyr ibn Ebi Sülmâ’nın divanından ilginç bir misal vereceğim.
“Takva onun huyundandır ve Allah sonra akrabalık bağı onu kötü ayak sürçmelerinden korur”
İslam’dan önceki edebiyatı okuyanların hepsinin kelimenin cahiliye devrindeki manasını açık bir şekilde anlamış olmaları normal değildir. Yalnız itteka fi’linin İslam’dan önceki şairlerin en çok kullandıkları kelimelerden biri olması, bizim maksadımız için yeterlidir. Kelimeye hemen her yerde ve aynı kavram yapısı içinde rastlarız. Elimizde çok örnek var. Bu örnekler gösterir ki kelime “zühd” şöyle dursun, herhangi bir dini anlam dahi taşımamaktadır. O halde bu örneklerin gösterdiği asıl mana nedir? Bu hususu hiçbir şey Tibrizirın Divanu’l—Hamase üzerine yazdığı şerhte verdiği formül kadar güzel izah edemez – Tibrizi ittika’yı şöyle tanımlıyor:
İttika’, seninle (A) korktuğun şey (B) arasına seni (B den) koruyacak bir engel (C) koymandır”. Kısaca ittika’ bir şey vasıtası ile kendini savunmadır. Genel durum şöyledir: Bir adam (A) kendisi için tehlikeli, tahripkâr ya da zararlı bir şey (B) in kendine doğru geldiğini anlar. Bunun üzerine kendisi ile o tehlikeli şey (B) arasına, o şeyin kendisine gelmesini önleyecek bir engel (C) koyar. Bu fi’lin İslam’dan önceki bütün kullanılışları, görünüşte ne kadar kompleks olursa olsun bu manaya gelir, bu formülle açıklanabilir.
Dedi: Arzumu yerine getireceğim (yani kardeşimi öldüren adam ı öldüreceğim) sonra da ben (A), arkamdaki bin atlı ile (C) kendimi düşmandan (B) koruyacağım”(3)

Kur’ân da son derece ilginç bir örnek vardır;

39 / Zümer 24

“E fe men yettekî bi vechihî sûel azâbi yevmel kıyâme(kıyâmeti), ve kıyle liz zâlimîne zûkû mâ kuntum teksibûn(teksibûne)”
“Kıyamet gününde yüzünü azabın şiddetinden korumaya çalışan kimse (kendini ondan emin kılan gibi) midir? Zalimlere «Kazandığınızı tadın!» denilir.”

Bu ayet kıyamet gününde elleri arkasında bağlı olduğu için gelen azabı yüzü ile kendisinden savmağa çalışan insanların durumunu alaylı bir yolla anlatıyor.
Tam mana aşağı yukarı şöyledir: Böyle bir adam, azaptan tamamen emin olanlar gibi olabilir mi?
Yani Allah’ın şiddetli cezası, inanmayanların ve teslim olmayanların başlarına inecektir.
Bu muhtevada “ittikâ”, insanın, ilahi azap ile kendisi arasına ruhunu azaptan koruyacak iman ve itaati koyması demektir. Bu yorum Celâleyn Tefsiri yazarlarının görüşü ile de desteklenmiştir. Bu tefsire
göre “ittika”: “kendinle azap arasına ibadet kalkanını koyarak kendini azaptan (Tanrının cezasından) korumandır”.
Psikolojik olarak bu “ittika”, bir çeşit korku, ahirete ait bir korkudur.

39 / Zümer 16
Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da (öyle) tabakalar var. İşte Allah kullarını bununla korkutuyor. Ey kullarım! Yalnızca benden korkun.

İslam’ın ilk sıralarında Kur’an i olmayan edebiyatta da bu mananın yansıdığını görmek cidden ilginçtir. Peygamberin çağdaşı olan (Abde ibn Tabii:), bir şi’rinde şöyle diyor:
“Size Tanrıdan korkmayı (tuk’a) tavsiye ederim: zira iyi ve arzu edilen şeyleri dilediğine veren (dilediğine vermeyen) O’dur”
Görüyoruz ki burada takvanın ahiretle, ceza korkusu ile bir ilgisi yoktur. Allah’ın iyilik ve nimetinin takvaya sebep olarak gösterilmesi de bunu açıkça ortaya koyar.
Sonuç olarak;
Takva , Allah’ın gazabına uğramamak için onun koruması altına girerek tam teslimiyet göstermek demektir. Mesela birisinin koruması altına girebilmek için öncelikle ona güvenmeli ve o kişiden emin olmalıyız. Allah’a güvenerek tam teslimiyet ile onun koruması altına girmek ile “ Takva’yı yakalayabiliriz.
Saygılarımla,
Serkan Üstün

(1) Toshihiko İzutsu – Kur’an da Allah ve İnsan
(2) El-Mufredat El-Râgib El-İsfahâni
(3) Mua’llaka, b. 36, Divân, s. 22, b. 2.


About the Author
Author

sechoman

Leave a reply

Name (required)

Website