“İslam, Kız Çocuklarıyla Evliliği Onaylıyor” İddiası

“İslam, Kız Çocuklarıyla Evliliği Onaylıyor” İddiası

İslam’a saldırmak için bazen gündeme gelen konulardan biri de “İslam’ın kız çocuklarıyla evliliği onayladığı” iddiasıdır. Söz konusu kişiler, geleneksel din anlayışının öğretilerini, İslam’mış gibi sunmakta ve İslam’a saldırı için kullanmaktadırlar. Oysa, geleneksel-kültürel din anlayışı ile Allah’ın vahyi olan Kuran’daki din arasında çok büyük farklar bulunmaktadır. Bu farklardan birisi de “kız çocuklarıyla evlilik” konusudur.

İslam dininin kız çocuklarının çok erken yaşlarda evlenmelerine izin verdiği, hatta bunun “Peygamberimizin sünneti” olduğu, genel kabul görmüş olan çok yanlış bir görüştür. Bu görüş, Peygamberimizin Hz. Ayşe ile 6 yaşında evlenip 9 yaşında gerdeğe girdiğini rivayet eden hadislere dayandırılmaktadır. Ayrıca aşağıda değineceğimiz ayetlerin yanlış yorumlanmasıyla da bu yaklaşıma Kuran’dan destek bulunmaya çalışılmaktadır. Oysa ayetler, dikkatlice ve ön yargısız okunduğunda, Kuran’ın, çocuk yaşta evliliği onaylamadığı gibi kesinlikle tasvip etmediği de görülecektir.

Nisa Suresi, 6: Yetimleri, nikah çağına gelmelerine (iza belağu ennikaha) kadar gözetleyip deneyin. O zaman onlarda içinize sinecek bir akli olgunluk (ruşden) görürseniz, mallarını onlara geri verin. Büyüyecekler diye bu malları tez elden saçıp savurarak yemeyin. Zengin olan, bu malı kullanmasın. Fakir olan ise uygun bir oranda yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman yanlarında tanıklar bulundurun. Hesap sorucu olarak Allah yeter.

Yukarıdaki ayette, yetimlere mallarının geri verilme yaşının “nikah çağı” (iza belağu ennikaha) olduğu çok açık biçimde belirtilmektedir. Görüldüğü gibi Kuran, “nikah çağı” diye bir ölçü koymaktadır; buna göre nikah hangi yaşta olunursa olunsun yapılacak bir eylem değildir, belli bir yaşın gözetilmesi gereklidir. Kuran “nikah çağının” tam olarak kaç yaş olduğunu belirtmese de, sırf bu ifade bile nikah için belli bir yaşın gözetilmesi, herhangi bir yaşta çocukların evlendirilmemesi için yeterlidir. Ayrıca Nisa Suresi 6. ayette dikkat çekilen “rüşd” (akli olgunluk) kavramının da evlilik yaşını tayinde, cinsel olgunluğun dışında ek bir kriter olduğu kanaatindeyiz. Aynı ayette yetimlerde rüşd, yani akli bir olgunluk seviyesi görülünce mallarının teslim edilmesi istenmektedir. Çünkü malları kendilerine geri verilecek olan yetimler, bu malları idare edebilecek olgunlukta ve doğruyu yanlıştan ayırabilme yetisine sahip olmalıdırlar, aksi takdirde birileri tarafından aldatılıp bütün mallarını yitirebilirler. Evlilik müessesesinde de maddi bir boyut vardır; gelin adayının hem mehir miktarına karar verirken, hem de evlendikten sonra evi idare ederken gerekli kararları verebilecek akli olgunlukta olması gerekmektedir. Rüşde ermeyene maddi değerler emanet edilemiyorsa; rüşde ermeyen kişinin Kuran’da belirtilen mehir üzerine konuşması ve ev idaresini gerçekleştirmesi, yani evlilik başlatması ve yürütmesi mümkün değildir. Buradan çıkan sonuç; küçük kız çocuklarının evlendirilmesinin İslam dini tarafından onaylandığı iddiasının, Nisa Suresi’nin 6. ayeti ile çeliştiğidir. Çünkü evlendirilmeye kalkılan kız çocuğu, ne Kuran’da belirtilen nikah çağına ne de mehir kararlaştırabilme ve mal-mülk idare etme için gerekli akli olgunluğuna erişmiştir.

Nikahı 6 yaşında yapmak veya 9 yaşında gerdeğe girmek ise nikah için hiçbir yaş gözetmemek demektir. Peygamberimiz Kuran’ı hem ileten hem yaşayan bir kişi olduğuna göre Kuran’a aykırı hareket etmesi düşünülemez; sırf bu delil bile bu hadisin uydurma olduğunu göstermeye yeterlidir. Kendisi küçük bir kız çocuğuyla evlenmiş birinin veya böyle bir evlilik yapmış ve eylemini meşrulaştırmak isteyen bir kişinin, böyle bir hadisi uydurup Peygamberimize böylesi bir iftirayı atmış olması muhtemeldir. “Nikah çağının” cinsel olgunluk olmadan olamayacağı, kişinin bundan önce evlenmeye biyolojik olarak hazır olmadığı bellidir. 6 ve 9 yaşlarının buluğ çağından çok önce olması bu hadisin uydurma olduğunu göstermektedir. Araplarda o dönemde çocukların daha erken buluğ çağına girdikleri sıkça söylenen ama bilimsel açıdan yanlış olan başka bir uydurmadır. Kısacası evlenmek için kişinin nikah çağına gelmesi ve rüşde ermesi gereklidir; bu vasıflara sahip olmayan kız ve erkek çocukları evlendirilemez. Ayrıca aşağıdaki ayete verilen yanlış anlamla da küçük yaşta kız çocuklarıyla evlilikler meşrulaştırılmaya çalışılmıştır:

Talak Suresi, 4: Adetten kesilen kadınlarınızın iddet bekleme sürelerinde kuşkuya düşerseniz, onların iddetleri üç aydır. Adet görmeyen (lem yahidne) kadınların süreleri de böyledir. Gebe olan kadınların süreleri ise yüklerini bırakmalarına kadardır. Kim Allah’tan korkarsa, O ona işinde bir kolaylık nasip eder.

Bu ayetteki “adet görmeyen” ifadesini bazı çevirmenler “henüz adet görmemiş” olarak çevirmişlerdir. Buradan hareketle bu ayetin adet görmeyen çocuklarla evlenilebileceğine işaret ettiğini ifade edenler olmuştur. Oysa Arapçada, “henüz” anlamını “lem” edatı değil ”lem ma” edatı vermektedir; öyle olsaydı ayette “lem ma yahidne” şeklinde geçmesi gerekirdi. Fakat ayette “adet görmeyen” anlamını veren “lem yahidne” ifadesi geçmektedir.[ Fatih Orum, Kuran Işığında Küçüklerin Evlendiril(eme)mesi Meselesi, s. 137- 158.] Bu ayetten, bazı kadınlarda olduğunu bildiğimiz şekilde, hiç adet görmeme durumunda olan kadınların bir boşanma durumunda üç ay beklemesi gerektiği anlaşılır; yani bu kadınlar üç aybaşı görmeyi değil, üç aylık bir dönemi tamamlamayı gözeteceklerdir. Ayrıca ayette “kadınlar” (nisa) ifadesi geçmekte ve “kadınlar” hakkında bir hüküm açıklanmaktadır, “kız çocukları” ifadesi ise geçmemektedir; bu yüzden de bu ayetin adet görmemiş kız çocuklarına yönelik olduğu düşünülemez.

Küçük kız çocuklarının evlendirilmesine Kuran ayetleri ile yaklaşılınca, bu meselenin İslam’la ilişkisinin olmadığı hatta böyle bir evliliğin Kuran’a aykırı olduğu ortaya çıkmaktadır. Ayetlerden de gördüğümüz gibi nikah çağına ve akli olgunluğa erişmeden kız ve erkek çocuklarının evlendirilebileceğini savunmak imkansızdır. Peygamberimizin 6 yaşında bir çocukla evlenip 9 yaşında gerdeğe girdiği iddiası Peygamberimize atılmış büyük bir iftiradır. Kuran’ı yaşattırmaya çalışan ve en güzel şekilde yaşayan Peygamberimizin Kuran’a aykırı böylesi bir fiil gerçekleştirdiği düşünülemez.

Not: Bu yazı hazırlanırken Prof. Dr. Caner Taslaman ve Feryal Taslaman’ın yazmış oldukları “İslam ve Kadın” kitabından yararlanıldı. Kitabı ücretsiz olarak okumak ve indirmek için bakınız: https://www.canertaslaman.com/2019/09/12/islam-ve-kadin/


About the Author
Author

Editor 3

Leave a reply

Name (required)

Website