Nar memeli, tomurcuk memeli, sert memeli, dik memeli, yumuşak memeli, iri memeli, küçük memeli, turunç memeli.. Nebe sûresinin 33. âyetinde geçen “genç ve yaşıt eşler” sözünü, yukarıda sıraladığım şekilde çeviren, Tanrıyı da kendileri gibi erkek addeden (z)alimlerin Kur’an meâli. Şaka değil inceleyin kendiniz görün. Elbette kadınları kendi mallarıymış gibi gören bir dinin mensubu müşriklerin çevirileri böyle olmak zorunda. Cehennem ehlinin
(daha&helliip;)
Kuran’da yer almamakla beraber uydurma hadislerle engellenen kadın haklarından bir diğeri de yöneticiliktir. Buhari’de aktarılan bir hadiste “İşlerini kadına havale eden bir topluluk iflah olmaz” (Buhari, “Megazi”, 84, “Fiten”, 17; Tirmizi, “Fiten”, 75; Nesai, “Adabü’l-Kudat”, 8) denilmiştir. Bu konuda “İşleriniz kadınlara kalırsa sizin için yerin altı, üstünden daha hayırlıdır”( Tirmizi, “Fiten”, 78) hadisi de mevcuttur. Bu ve bunlar gibi hadisler
(daha&helliip;)
Ebu Hureyre’den ve Abdullah bin Ömer’den nakledilen ve kadınları “uğursuzluk” ile ilişkilendiren bir hadis şöyledir: “Uğursuzluk üç şeydedir: Kadında, evde ve atta.” (Kaynak: Buhari, “Cihad”, 47, “Nikah”, 18; Müslim, “Selam”, 115; Tirmizi, “Edeb”, 58; İbn Mace, “Nikah”, 55) Bu hadis, Buhari gibi önem atfedilen kaynaklarda “sahih” olarak nakledilmiştir. Peki, bu hadis, Kuran’a, akla ve fıtrata uygunluk kriterleri açısından ele alınınca
(daha&helliip;)
İslam gelmeden önce Araplar arasındaki gelenekte, genelde, miras erkekler arasında paylaştırılır, kadınların miras hakkı bulunmazdı. Bu, hem vefat edenin karısı hem de kızları için geçerli bir uygulamaydı. Kocası ölen kadın, varisler tarafından elde edilecek bir mal gibi kabul edildiğinden; ya kocasının kabilesine ya da kendi kabilesine ait olurdu. Bir kadının kocası öldüğünde, kocasının ailesinden varis olan bir erkek (bu üvey
(daha&helliip;)
İslam’a saldırmak için bazen gündeme gelen konulardan biri de “İslam’ın kız çocuklarıyla evliliği onayladığı” iddiasıdır. Söz konusu kişiler, geleneksel din anlayışının öğretilerini, İslam’mış gibi sunmakta ve İslam’a saldırı için kullanmaktadırlar. Oysa, geleneksel-kültürel din anlayışı ile Allah’ın vahyi olan Kuran’daki din arasında çok büyük farklar bulunmaktadır. Bu farklardan birisi de “kız çocuklarıyla evlilik” konusudur. İslam dininin kız çocuklarının çok erken yaşlarda
(daha&helliip;)
İslam’a saldırı için araçsallaştırılan meselelerden biri de kadın konusudur. Söz konusu kişiler, geleneksel din anlayışının öğretilerini, İslam’mış gibi sunmakta ve İslam’a saldırı için kullanmaktadırlar. Oysa, geleneksel-kültürel din anlayışı ile Allah’ın vahyi olan Kuran’daki din arasında çok büyük farklar bulunmaktadır. Bu farklardan birisi de kadının şahitliği meselesidir. Geleneksel anlayışta, kadınların şahitliği konusunda, Kuran’da yer almayan görüşler savunulmaktadır. Bu anlayışta, boşanma ve
(daha&helliip;)
En çok konuşulan/tartışılan ayetlerin bir tanesi de 24:31 (Nur/Işık Suresi 31.ayet) ayetidir. O ayette geçen “hamr” kelimesini geleneksel çeviriler “başörtü” olarak çeviriyorlar. İlk başta geleneksel çeviriyi verelim: 24:31-Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zinet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babalarından, yahut
(daha&helliip;)
34- Erkekler kadınları gözetirler.*[14] Zira ALLAH herbirine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir. Nitekim erkekler evin geçiminden sorumludur. Erdemli kadınlar, (Tanrı’nın yasasına) boyun eğer ve ALLAH’ın korumasını emrettiği (onur ve iffetlerini) tek başlarına bile olsalar korurlar. İffetlerinden endişe duyduğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarınızı ayırın ve nihayet onları çıkarın.**24[15] Size itaat ederlerse onlara karşı bir yol aramayın. ALLAH Yücedir, Büyüktür. [14] *
(daha&helliip;)