Dikkatli olmak birçok Kur’an ayetinde emredilen güzel bir davranış ve insana her konuda yararı olan bir özelliktir. Allah’ın bir sebebe bağlı olarak hayır ve hikmetle yarattığı her şeye ve tanık olduğu her olaya karşı insanın dikkatli olması şarttır. Mümin dikkatli olmalıdır ki dünya hayatına karşı da şuuru açık olsun. Yaşanan olaylardan ders çıkarmak, öğüt almak, üzerlerinde düşünmek, devamında olabileceklere göre
(daha&helliip;)
Gece, İstanbul’un Anadolu yakasından Avrupa yakasına baktığınızda yüzlerce binanın, gökdelenlerin, eğlence merkezlerinin ışıklarını görürsünüz. Rengârenk neon ışıkları, laserler, boğazı, gökyüzünü ve hatta Anadolu kıyısını bile aydınlatır. Bir mümin kardeşimin aynı görüntü üzerine tefekkürünü hatırlıyorum. O ışıl ışıl görüntünün, insanları nasıl etkilediğini, tüm çekiciliğiyle davet ettiğini, o görüntüyü sabaha kadar izlemek mümkünken, sadece namaz kılmak amacına hizmet eden yerler olarak görüldüğü
(daha&helliip;)
İnsanlık tarihi boyunca, elçilerin tebliğlerini “işiten ve itaat eden” iman sahipleri hep az sayıda olmuştur. Bu durum Allah’ın sünneti gereğidir. “… Bunlar Kitab’ın ayetleridir. Ve sana Rabbinden indirilen haktır. Ancak insanların çoğu iman etmezler.” (Ra’d Suresi, 1) buyurur Allah ve bu gerçeği bildirir. Kur’an, elçileri yalancılık ya da büyücülükle suçlayan, tebliğden yüz çeviren kavimlerin helakını ve iman eden
(daha&helliip;)
Allah Katında kadınların erkeklerle bir tutulmadığı iddiasının dayandırıldığı Kur’an ayetlerini tek tek incelemeye devam ediyoruz: Nisa Suresi’ndeki ayetler: 34- Allah’ın, bazısını bazısına üstün kılması ve onların kendi mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde ‘sorumlu gözeticidir.’ Saliha kadınlar, gönülden (Allah’a), itaat edenler, Allah nasıl koruduysa görünmeyeni koruyanlardır. Nüşuzundan korktuğunuz kadınlara (önce) öğüt verin, (sonra onları) yataklarda yalnız bırakın, (bu da yetmezse
(daha&helliip;)
Kadın sorunlarının Kur’an ahlakının yaşanmasıyla çözülebileceğini anlatmaya çalıştığım yazıma birkaç yazar arkadaştan eleştiriler aldım. Bir yazar arkadaşım ciddiyetimden kuşkuya düşerek şaka yapıp yapmadığımı soruyor, diğer arkadaş ise yorumunda şöyle yazıyordu: “Nisa süresinden örnek vererek, kadın-erkek eşitliğinden söz ediyorsunuz. Bir zahmet yine Nisa Suresi’nde 4, 11, 14, 15, 34 ayetleriyle Bakara süresinin 228 ve 282 ayetlerine bakarsanız, Allah katında kadınların erkeklerle
(daha&helliip;)
Radikalizm katı, kökten ani değişimler yönünde tavizsiz bir politikanın savunuculuğudur. Kimi zaman sert, kimi zaman saldırgan ve kimi zaman şiddetten yana olmaktır. Kur’an’ın çizdiği mümin modeli ise güzel ve yumuşak sözlü, kavgacı üsluptan kaçınan, kötülüğü iyilikle uzaklaştıran, önyargıyla ya da düşmanlıkla yaklaşanlara karşı dahi ılımlı davranan, şefkat ve merhamet sahibi karakterdir. Bu durumda radikalizmin üslubu ile mümin üslubunun asla uyuşmadığı
(daha&helliip;)
“Dindarlık” kavramı üzerinden yapılan tartışmalar nedeniyle samimi dindar Müslüman ile bazı kesimlerin dindar model olarak dayattıkları ancak gerçekte dindar değil müşrik olan bağnaz karakter arasındaki karşılaştırmaya devam ediyorum… Yobaz zihniyetin dışarıda bıraktığı sanat ve estetiği samimi Müslüman mükemmel hale getirmeye çalışır. Estetik, sanat ve güzellik, imana çok etki eder. Örneğin Kur’an’daki bir kıssada Sebe Melikesi’nin, Hz. Süleyman’ın muhteşem sarayına
(daha&helliip;)
Son birkaç haftadır “dindarlık” kavramı üzerinden yapılan tartışmaları izliyorum. Dindar nesil kavramına karşı duran kesimin çoğunluğunun dindar olarak tarif ettiği ve örnek verdiği kişilerin, “dindar” görünümü altında İslam’a ters düşen davranış ve görünüm içerisindeki insanlar olduğu anlaşılıyor. Dinden uzak yaşayan kimseler görüşlerini açıklarken, dine karşı olumsuz eleştirilerde bulunur, saldırgan bir davranış sergilerler. Dine saldırı malzemeleri de, Müslümanlık adı altında yaşanan,
(daha&helliip;)