Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim çok önemli bir konu var. Lütfen bu konuyu düşünürken akıl ve mantık sınırlarında düşünelim ve makaleyi sabırla okuyalım. Bu konuda söylenenleri, yazılanları eğer düşünmeden okursak, söylenenlere hak verebiliriz. Onun için Allah sizleri Kur’an’dan imtihan ediyorum derken, bizlerin mutlaka ayetler üzerinde düşünmemizin çok önemli olduğu uyarısını yapar ve AKLINI KULLANMAYANLARI, PİSLİK İÇİNDE BIRAKIRIM
(daha&helliip;)
Kuran’ın anlattığı İslam’ın yaşanması için yapılması gereken en temel faaliyet Kuran’ın, dini yaşayacak toplumun diline çevrilmesidir. Kuran Arapça inmiştir ve orijinali Arapçadır. Fakat Kuran’a göre Arapça, kutsal bir dil değildir. Kuran, her kavme peygamberlerin gönderildiğini ve bu peygamberlerin kavimlerine kendi dillerinde mesajlar getirdiklerini söyler. Tevrat Hz. Musa’nın kavminin dilindedir, İncil de Hz. İsa’nın kavminin dilindedir. Hz. Lut’un vahiyleri kendi kavminin
(daha&helliip;)
Kur’an-ı Kerim bence insanın kullanma kılavuzudur. Nasıl ki her şeyin çalıştığını gösteren kurallar varsa Kur’an-ı Kerim’de insanın nasıl çalıştığını gösteren kullanma kılavuzudur. Peki günümüzdeki insanlar ne yapıyorlar? Bilmediği bir dilde neredeyse her gün okuyorlar fakat ne anladığını sorunca cevap yok. ALLAH bize Kur’an-ı Kerim’i anlayıp nasıl davranmamız gerektiğini belirtiyor fakat biz ne yapıyoruz, ALLAH’IN sözlerini ona tekrar okuyoruz. Bir diğer
(daha&helliip;)
Bizler Kur’an ı, onun ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka Allah ın tavsiye ettiği yöntemi kullanmamız gerekir. Eğer Kur’an ın önerdiği yöntemin dışına çıkarsak, Allah ın uyarılarını ve bizlerden istediklerini, yani bizlere tebliğini, asla doğru anlayamayız. İSLAM İNANCI ÖYLE YANLIŞ BİLGİLERLE KARIŞTIRILARAK YOĞRULMUŞ Kİ, BU KARIŞIMIN ALLAH IN İSTEDİĞİ DOĞRULTUDA MAYA TUTMASI DA MÜMKÜN OLMUYOR. Böyle olunca da, İslam toplumları huzuru,
(daha&helliip;)
Bizler Kur’an’ı anlamaya, İslam’ı yaşamaya çalışırken, doğru bir yöntem kullanmıyorsak, büyük yanlışlar yapmamız kaçınılmaz olur. ÖNCE YÖNÜMÜZÜ KUR’AN’A DÖNMELİYİZ. HEM DİNİMİZİ YAŞARKEN, HEMDE KUR’AN’I ANLAMAYA ÇALIŞIRKEN, REFERANSIMIZ YALNIZ KUR’AN OLMALIDIR. ÇÜNKÜ ALLAH’IN ELÇİSİNİNDE REFERANSI, ÜMMETİNE HÜKMETTİĞİ REHBER, YALNIZ KUR’AN’DI. Bu durumda bizlerin farklı kaynakları referans almamız, nasıl mümkün olur? Bazı kardeşlerimizle tartışırken öyle cevaplar veriyorlar ki, yanlış inançlarına delil bulmak
(daha&helliip;)
Dini konular anlatılırken, hepimizin dikkatini çeken ve de toplum olarak adeta bizlere korku salan bir konu vardır. Her ne hikmetse, aynı konularda olmasına rağmen, dini anlatan konuşmacıların genel çoğunluğu farklı şeyler anlatır ve bununda Allah ın emri olduğu söylenir. Tabi bu durumda toplum olarak bizler, kimin doğru söylediğine inanmakta zorluk çekeriz. Bu durumda sizce ne yapmamız gerekir? Bunun bir çıkar
(daha&helliip;)
Aklıma Takılır hep.. Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un Türkçe yazdığı kitapları Çinliler Çince, Almanlar Almanca, İngilizler İngilizce okursa anlayabilirler değil mi?.. Nasıl ki biz Türklerin dünyaca ünlü yazarlar Tolstoy’un yada Dan Brown’un romanını anlayabilmemiz için Türkçe okumamız gerektiği gibi.. Biraz daha açayım meseleyi. İngilizce bilmeden İngilizce, yada Almanca bilmeden Almanca bir kitabı okumak sizce okumuş olmaya yeter mi? Farz edin
(daha&helliip;)