Politika, insanların bir arada kolektif olarak yaşamalarını sağlamak amacıyla kurulan düzeni iyi yönetme sanatıdır. Aristoteles insanı “zoon politikon” (siyasal hayvan) olarak adlandırırken, insanın diğer hayvanlardan farklı olarak bir arada yaşayabilme kapasitesinin, konuşma ve düşünebilme (zoon logon echon-konuşan akıllı hayvan) yetilerine dayandığını vurgulamaktadır. Çünkü insan dışındaki hayvanların kendi aralarındaki ilişkilerde, birey-birey ya da birey-topluluk arasındaki ortaya çıkan çatışmalarda, sadece güce ve şiddete
(daha&helliip;)
Bu yazıda Kuran’daki çelişki ve mantıksızlık iddialarına cevaplar vereceğim. Bu yazıdaki asıl kritik nokta verdiğim cevapların mantıklı olup olmadığıdır. Eğer verdiğim cevaplar mantıklı ise bu çelişki ve mantıksızlık iddialarının bir anlamı yoktur. Gerçekten objektif olarak cevapları inceleyen biri gerçekte Kuran’da çelişki ve mantıksızlık olmadığını anlamakta güçlük çekmeyecektir. Çelişki iddialarını dikkatli incelemek ve ortadaki durumun gerçekten çelişki olup olmayacağını da dikkatli
(daha&helliip;)
Yeryüzü tarihini en çok işgal eden konulardan biri dindir. Bu, tarihsel bir gerçekliktir. Tarih, din savaşları ile doludur. En azından tarihin şahitliği dahi bu kavramın bir materyal olarak ne kadar önemli olduğunu gözler önüne sermeye yeter. Tarihte şimdiye kadar dinsiz bir kavim olmamıştır diyebiliriz. Tanrı-tanımazlık anlayışının 21. YY’a kadar bir kavime özgülendiği görülmüş bir olgu değildir. Tanrı-tanımazlık din karşısında
(daha&helliip;)
İnsan bir mümini düşündüğünde içini bir ferahlık, mutluluk kaplar. Çünkü mümin, her haliyle, tavrıyla, konuşmasıyla ,temizliğiyle dikkat çeken, Allah’ın yarattığı her canlıya karşı son derece şefkatli, merhametli, sevgi dolu olan, Allah’ın bir kulu olmalıdır. Burada sadece birkaç kelimeyle özetlemeye çalıştığım mü’min, Rabbimizin de razı olduğu, seçilmiş kuludur. Allah, Beyyine Suresi’nin 7. ayetinde de müminler için, “… yaratılmışların en hayırlılarıdır.” diye
(daha&helliip;)
Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a Sığınırım. Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla. Allah, sizi annelerinizin karnından hiç bir şey bilmezken çıkardı ve umulur ki şükredersiniz diye işitme, görme (duyularını) ve gönüller verdi. (Nahl 78) İslam indirdiği ilk emri itibariyle insanlara düşünmesini, kendinden başlayarak çevresini ve sahip olduklarını incelemesini, bununla birlikte akletmesini ve bunlardan da sorumlu olmasını söylemiştir. Kur-an okunup incelendiği zaman
(daha&helliip;)
DİN NEDİR, NE DEĞİLDİR? Geçenlerde bir televizyon kanalında rastlantı eseri bir sohbete rastladım. Sohbeti veren kişi kendi tarikatının efendisine övgüler diziyor ve meziyetlerini sıralıyordu. Onların peygamberlerin varisleri olduğundan söz ediyor, onlara bağlanmanın faziletlerini kendince anlatmaya çalışıyordu. Özellikle bir cümle kurdu ki güleyim mi, ağlayayım mı o an bilemedim. Ama galiba ağlanacak bir halimizi gösteriyordu. Diyordu ki: ‘Alim o kişidir ki,
(daha&helliip;)
Bugün “diyanet”in kelime anlamını merak ettim ve bulduğumda ”Din kurallarına tam bağlı olma durumu” olduğunu farkettim. Allah’ın din de koyduğu kurallar gayet açık. Kuranı açıp okuyan biri çok rahat görebilir. İyi ama Diyanet neyi referans alıyor? Sonra düşündüm acaba diyanette çalışanlar ve sorumlular çalıştıkları hizmet verdikleri yerin isminin ne anlama geldiğini hiç araştırmışlar mıdır diye. Tanım iyi hoş, ancak uygulama o kadar da iç
(daha&helliip;)
“Hayırlısı olsun”, “Her işte bir hayır vardır”, “hayırlısı buymuş üzülme” vb. cümleleri hepimiz kullanıyoruz. Öyle ki bazen bu cümleler teselli kaynağımız oluyor, mutlak gözeticiyi anmamıza vesile oluyor. Bazen parasını çaldırmış, yahut çocuğunu kaybetmiş birisi için bu sözler boş sözler olabiliyor. Şu sorulara cevap verelim: 1. Gerçekten de her işte bir hayır var mıdır? 2. Bir şeyin hayırlı mı yoksa hayırsız
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- …
- 79
-