Taha Suresi, 1-7. Ayetler şöyledir: 1: Ta, Ha. 2: Bu Kuran’ı, sana, zorluk çekip mutsuz olasın diye indirmedik; 3: Saygı duyan için bir öğüt olsun diye indirdik. 4: Yeryüzünü ve yüce gökleri Yaratan tarafından bir indirmedir. 5: O Rahman ki, yönetimi ve egemenliği elinde bulundurur. 6: Göklerde, yeryüzünde, her ikisinin arasında ve toprağın altında ne varsa onundur. 7: Sen sözü
(daha&helliip;)
İslam toplumunda bölünmenin, parçalanmanın ve birbirine düşman olmanın en büyük nedeni, Allah ın DİNDE SAKIN BÖLÜNENLER GİBİ OLMAYIN öğüdüne, diğer konularda yaptığımız gibi görmezden gelerek mezheplere, tarikatlara ve cemaatlere bölünmemiz neden olmuştur. Şimdide bu bölünmüşlük öyle hat safhaya ulaşmıştır ki, Allah ın kitabı rehber olmaktan adeta çıkmış, yüksek bir yere kaldırılmış, dinde rehber olarak rivayetler, cemaat ve tarikat liderlerinin sözleri
(daha&helliip;)
Dinin emir ve yasakları sadece Kuran ayetlerindedir ve peygamberimizde bunları bildirmiş ve bunlara uymuştur. Bu konuda pek çok ayet bulunmaktadır. Kuran ayetlerinin aktarılması ve açıklanması onların kapalı anlatımlı oldukları sonucunu doğurmaz. Örneğin dini hiç bir bilgisi olmayan Allah’ın varlığından bile habersiz olan bir insana Kuran ayetlerinden hareketle Allah’ı ve dinin emir ve yasaklarını anlattığınızı ya da birtakım şüphelerine açıklık getirmeye
(daha&helliip;)
Andolsun ki size açıklayıcı/açık delil (beyyine) ayetler, sizden önce gelip geçenlerden örnekler ve korunup, sakınanlar için de bir öğüt indirdik. (Nur Suresi, 34. Ayet) … Ta ki ölen açık delil (beyyine) üzerine ölsün, yaşayan da açık delil (beyyine) üzerine yaşasın. (Enfal Suresi, 42. Ayet) Kuran’a göre insan, “beyyine” (açık delil) üzere olmalıdır. Yani geleneklerden hareketle, “Böyle gördük, biz de böyle
(daha&helliip;)
Bu soruyu sormadan edemiyor insan. Belki de her birimiz kendimizi ve bizim gibi inanıp düşünenleri en iyi Müslüman örneği olarak görüyoruz. Ancak bizim ya da bir başkasının kendini ne gördüğünün değil, İslam adına Müslümanlık adına yapılan ve görülenlerin bir önemi olduğunu itiraf etmek durumundayız. Belki de ünlü düşünür Muhammed İkbal’in dediği gibi: “Eğer biz İslam’ın bir üstün değerler sistemi olduğunu
(daha&helliip;)
Kuran, İslam dininin geçerli olan tek kaynağıdır. Peygamberimiz de sadece Kuran’a uymuş ve onu tebliğ ederek uygulamıştır. Şayet bir kişi dininin gereklerini emir ve yasaklarını öğrenmek ve uygulamak ayrıca Yaratan’ının yüceliğini gereği gibi kavramak istiyorsa anladığı dilde Kuran okumalı ve Allah’ın mesajına şahit olmalıdır. Kuran okunmak için gönderilmiştir. Manasının anlaşılması esastır. Sürekli olarak okunması insanın manevi ve dünyevi hayatını düzene
(daha&helliip;)
“Şeytan onlara söz verir ve onları ümitlendirir. Halbuki şeytanın onlara söz vermesi aldatmacadan başka bir şey değildir.” (Nisa Suresi, 120. Ayet) Kuran’a göre insan sürekli aldatılıyor. İnsan gerçeğinin değişmezlerinden biri de ‘‘sürekli aldanış’’tır. Sürekli aldanış varsa sürekli aldatış ve aldatan da olacaktır. Aldatıcıların bazılarının altını çizmiştir Kuran: Madde zevk ve ihtişamı (dünya), hayal ve kuruntu, insanın egosu, dine sokulmuş yanlışlar ve saplantılar,
(daha&helliip;)
Oku. İlk emir. Allah, insanlığı yeniden şekillendirmeye oku emriyle başlıyor. Neden okumak? Neden namaz değil? Neden oruç değil? Neden kızlarınızı diri diri gömmeyin değil? Allah bizden neyi okumamızı istiyor? Oku yani ikra. Aslında bu kelimeye basitçe oku demek haksızlık olur. Anlayarak, hissederek okumaktır ikra. Peki biz neyi okuyacağız? Kuran’ı mı? Elbette, ama daha ilk inen ayet bu. Sadece bu 5
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- …
- 136
-